Ayakkabılarımı giyip evden çıktım ve hızla parka doğru ilerledim. Bugün maç vardı. Bizim okul bu maça haftalarca hiç durmadan çalışmıştı ve Cafer hoca bu maçı kazanabileceğimizi söylüyordu. Içimden kazanmamız için dua ederken çoktan parka geldiğimi gördüm. Normalda sadece Akın, Ebrar, Çınar, Rüzgar ve ben okula birlikte giderken bu sefer tüm lahmacun gang buraya toplanmıştı. Rüzgar görüş açıma girdiğinde gülümsedim.
Özledim be keratayı!
"Günaydın"
Dedim gülümseyerek ve adımlarımı hızlandırıp kollarımı Rüzgar'ın beline doladım. O da vakit kaybetmeden bana sarılmıştı. Saçlarımı koklayıp öpünce gözlerimi huzurla kapattım. Benim tüm huzurum oydu.
"Yengov tahminen ne zaman bırakırsın Rüzgaraşkımı? Yaklaşık 5 dakikadır bekliyoruzda"
Dedi Bora saatine bakarak. Rüzgar gülüp kollarını indirdi ve benden ayrılmak için hamle yaptı. Kollarımı daha çok sıkıp omuzlarımı çocuk gibi yukarı kaldırdım.
"Ama gitmeliyiz artık. Okula geç kalıyoruz güzelim"
Kaşlarımı çatıp yine omuz silktim. Çok güzel kokuyordu. Artık havalar hafiften soğuduğu için üstüne giydiği siyah hırkasını kesinlikle ama kesinlikle çalmalıydım. Hem tam o kokuyordu.
"Neyse siz burada oynaşın, biz gidiyoruz. Ha, bu arada takımdada Rüzgar'ın yerine Vasfiye teyzeyi oynatırız"
Dedi tavırlı bir şekilde Akın. Hepsi gülerek ilerlediğinde Rüzgar konuştu.
"Niye beni bırakmıyorsun?"
Göz devirip çenemi göğsüne yaslayarak ona baktım.
"Çünkü seni çok özledim mal"
Bunu beklemiyor gibi gözlerini büyüttü.
"Gerçi seni hep özlüyorum. Genellikle özlüyorum zaten, canım sıkılınca falan"
Dedim masumca. Elini utanarak ensesine koydu. Bu hareketi oldukça minnoştu ve onun yanaklarını ısırma isteğimi arttırıyordu.
"Şey... Ben de seni, ben de seni şey yaptım."
Gülerek sordum.
"Naptın beni?"
"Şey işte ya. Özledim"
"Yiaaaa"
Diyip kollarımı boynuna doladım. Gülerek ondan ayrıldığımda saçlarını karıştırmak için elimi yukarı kaldırdım. O da bana yardımcı olmak için eğildiğinde yüzünü yüzüme yakınlaştırdı.
Bir şey diyeceğim, oksijen gitgide azalıyor farkettiniz mi?
Aceleyle geri çekilip konuştum.
"Saçların çok yumuşak, hangi şampuanı kullanıyorsun?"
Rüzgar gülerken ben saçmaladığımı farkedip utançla gözlerimi kapadım.
"Saçlarıma dokunmadan yumuşak olduğunuda anlamak, baya ilginç"
Dedi gülerek. Utanarak adımlarımı hızlandırıp bizimkilerin peşinden gittim. Ardamdan o da geldiğinde bizimkilerin yetişmiştik.
"Biz niye onların yaptığını yapalım ki?"
Dedi Kaan.
"Ne yani, hiçbir şey yapmayacak mıyız?"
Dedi Akın. Olayı anlamak için kaşlarımı çattım.
"Problem ne?"
Dedi benden önce davranarak Rüzgar.
"Olay şu, bizde bu maçta hile yapalım. Sizin tek yapacağınız şey sert oynamak. Gerisini biz Akın'la halledeceğiz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkım
Teen Fiction"Söz veriyorum. Kaybettiğin çocukluğunu sana geri getireceğim" ............... Çocukluk Aşkınla birlikte çocukluğunu kaybetmiş bir kız... Alya... Öldü sandığı aşkı birden geldiğinde sanki hiç gitmemiş gibi devam ettiler. Sanki hiç ayrılmamış gibi...