61. BÖLÜM

12.1K 724 59
                                    

Hiçbir şey...

Sanki hiçbir şeyin ortasındaymışım gibi.

Nefes alıyorum, yaşadığımın farkındayım ama ruhum ölmüş gibi.

Tüm sesler sustu, sadece Melek'in iç yakan cümleleri yankılanıyor kulağımda. Çaresiz, acı dolu cümleler... Tam kalbime oturmuş, kalkmak bilmiyor.

"Kızım herkese kırgın gitti. En çokta bana. Onu koruyamadım, yanındayım annem diyemedim... Nasıl anneyim ben? Evladımı koruyamayacaksam neden anneyim ben!"

Melek'in annesi mezarın başına oturmuş feryat ederken gözlerimden akan yaşlar hızlandı. Az önce toprağa vermiştik Melek'i. Herkes gitmiş, sadece annesi ve babası kalmıştı mezarının başında. Uzaktan onları izliyorduk.

"Özür dilerim Meleğim... İyi bir baba olamadım, sevgimi sana belli edemedim. Ama yemin ederim seni canımdan çok seviyorum. Senin saçının teline zarar gelse tüm dünyayı yakacak olan ben, seni mezara kendi ellerimle koydum. Çok büyük bir acı bıraktın be kızım bize. Odana gireceğiz bomboş. Evde bir ses, bir nefes hep eksik olacak. O kadar pişmanım ki... Beni bu vicdan azabıyla nasıl bıraktın, Meleğim?"

Babası bir çocuk gibi ağlıyordu. Onları öyle gördükçe benim kalbim sızlıyordu sanki. Birkaç dakika sonra mezarlıktan çıktılar. Sanki hiç bırakmayacakmış gibi baktı annesi mezara.

Hayatım boyunca hiç unutamayacağım bir bakış daha eklenmişti hafızama...

Yavaş adımlarla mezara doğru ilerledik. Mezar taşında gezdirdim gözlerimi. Dudaklarımı ıslatıp konuşmaya hazırlandım.

"Melek..."

İsmini söyleyince bile içim sızlıyordu.

"Niye, niye yaptın bunu kendine? Farkındayım, bu dünya yaşanmak için berbat bir yer. Ama..."

Gözümden akan yaşları silip derin nefes aldım.

"Halledebilirdik be Melek. Annen ve baban mahvoldu gördün, değil mi? Onlar seni çok seviyor Melek. Onlara çok büyük bir yük bıraktın. Umarım gittiğin yerde güvenli ve huzurlusundur..."

Melek'e son kez bakıp bizimkilere doğru ilerledim. Kimseden ses seda çıkmadan mezarlıktan çıktık. Günlerdir içimde tuttuğum öfke kırıntıları kalbime batarken sinirle başımdaki eşarbı çektim.

Nereye gittiğimi bilmeden hızla ilerlerken Rüzgar'ın sesini duydum.

"Alya, nereye?"

Gözlerimden yaşlar hızla dökülürken sinirden dişlerimi sıkıyordum. Artık içimdeki acı yerine nefrete bırakmıştı.

"Ben artık içimdeki nefrete sahip çıkamıyorum. Onu dizginleyemiyorum... İçimde tuttukça bana zarar veriyor. Ve bende bana zarar vermesi yerine hak edene vermesine izin vereceğim."

Yürümeye devam ederken Rüzgar kolumu tutup beni durdurdu.

"Tek başına ne yapabilirsin ki!"

"Ne mi yapabilirim?"

Dedim alayla.

"Ne yapabilirim biliyor musun? Bir şekilde onu bulursam, öldürebilirim. Silahı kafasına dayayıp hiç acımadan tetiği çekebilirim. Ya da bir bıçakla kalbini yerinden sökebilirim. Bunların hepsini yapabilirim ve yapacağım... Beni biraz olsun tanıyorsan ona zarar vermeye çalışacağımı bilirsin."

İçimdeki sinir bir çığ gibi büyürken yerimde duramıyordum. Elimi saçlarıma geçirip çekerken soğukkanlılıkla konuştum.

"Şu hayatta ilk defa birinin ölmesini istiyorum. Geberene kadar acı çekmesini, ölmek için yalvarmasını istiyorum. Melek'in yaşadığı ne varsa, milyonlarca katını yaşasın istiyorum!"

Çocukluk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin