69. BÖLÜM

12.4K 773 197
                                    

Rüzgar'dan...

"Karında 3 kurşun var. Hastaneye gelirken 1 dakikalığına kalbi durdu. Nabız çok yavaş. Acilen ABrh+ kana ihtiyaç var, ameliyata alınması gerekiyor hızlı olun!"

Doktorun söylediklerini algılayamıyordum. Sanki beyin fonksiyonlarım durmuştu. Hastaneye girmemizin ardından ayaklarım benden bilinçsizce sedyenin ardından gidiyordu. Gözlerim bir an olsun Alya'nın üstünden ayrılmazken arkamdan gelen gürültü artmıştı.

"Ne oldu lan kardeşime!?"

Aras abinin öfkeyle karışık acı çeken sesini duymama rağmen kafamı oraya çeviremedim bile. Kendimi bitik hissediyordum. Daha savaşa giremeden yenilen savaşçılar gibiydim.

Sedyeyi ameliyathaneye götüren hemşire bilgileri tekrar aktarırken Aras abi hızla oraya ilerledi.

"Ameliyata ben de gireceğim."

"Senin bu ameliyata girmene izin vermiyorum, Aras."

"Hocam kardeşim,"

"Hayır, şuan kendinde değilsin. Tek bir hatan hepimizi mahveder."

Aras abi sessiz kaldığında Miray abla öne çıktı bu sefer.

"Hocam, izin verirsenin ameliyata girmek istiyorum. Sabahın köründe nöbete kalan sizden başka doktor yok. Yardıma ihtiyacınız olacak."

Sedyeyi ameliyathaneye götüren doktor Miray ablanın kararlı ve soğukkanlı duruşuyla onu onaylamış, ameliyata girmesine izin vermişti.

Konuşulan konular, ağlama sesleri, hemşirelerin koşuşmaları sanki ağır çekimdeydi. Ortamdaki kimseyi göremiyordum. Sadece ben ve sedyede kıpırdamadan yatan sevdiğim vardık.

Ameliyathaneye girip kapı kapandıktan sonra zaman tekrar akmaya başladı.

Duvarın dibine çöktüm, kalbimdeki tarifsiz acı yürümemi bile engelliyordu.

Bir insanı çok sevdiğinizi ne zaman anlıyorsunuz, biliyor musunuz?

Ona bir şey olduğunda... Hastanede kolidorunda çaresizce oturup iyileşmesini beklerken anlıyorsunuz ne kadar sevdiğinizi. Doktorun vereceği habere bağlıydı hayatınız. Eğer bu haber güzelse, hayatınıza devam ediyordunuz. Eğer bu haber kötüyse de hayatınıza devam ediyordunuz.

Ama yaşayan bir ölü olarak...

Aklıma 8 yıl önce yaşadığımız olay gelmişti. Olay ve yer aynıydı ancak yerlerimiz farklıydı. 8 yıl önce ben o ameliyathanedeydim, şimdi ise o. Alya'nın oradan sapasağlam çıkması için o arabanın bana tekrar çarpmasına bile razıydım. Yeter ki o iyi olsun, bana yine gülen gözlerinle baksın istiyordum.

"Abi, kolun neden kanıyor?"

Asel'in yere çöküp kolumu tutmasıyla kolumun kanadığını farkettim ama umursamadım. Alya orda ölümle savaşırken benim hissettiğim sızı onun yanında bir hiçti.

"Gel, bir baksınlar."

Ağlamaktan kıpkırmızı olan gözlerinle bana baktığında başımı olumsuzca iki yana salladım.

"Annem, ne olur gitme kuzum! Dayanamam annem ne olur!"

Ezgi teyzemin feryadının ardından bayılmasıyla herkes oraya koştu. Birkaç hemşire yardımıyla bir odaya taşındığında annemler yanına gitmişti.

Ben ise ruhsuzca izliyordum olayları. Ne tek kelime konuşabilmiş, ne ağlayıp içimi dökebilmiştim.

Tekrar etrafta gezdirdim gözlerimi. Kızlar bir köşeye oturmuş ağlıyor, babamlar Demir amcamın yanında ona destek oluyor, erkekler ise koltuklarda oturmuş sadece bekliyordu.

Çocukluk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin