62.BÖLÜM

12.2K 703 241
                                    

Rüzgar'dan

Ellerim cebimde evime doğru yürüyordum. Son yaşadıklarımız oldukça canımı sıktığı ve içimi daralttığı için sahile hava almaya çıkmıştım. Tek başıma yürümek her ne kadar hoşuma gitmese de Alya'ya haber vermek istememiştim. Melek'in ölümünden sonra fena halde dağılmıştı ve yanlız kalmak istemişti. İlk başlarda onu yanlız bırakmıyordum ama ısrar edince biraz kafasını dinlemesi için zaman vermiştim.

"Baksana bilader!"

Duyduğum sesle kaşlarımı çatıp arkamı dönmemle beraber yüzüme inen yumrukla sendeledim.

Ne oluyor lan?

Karşıma dizilen tahminimce 8-10 kişi elinde sopalarla bana bakıyordu. Ne olduğunu anlamadan kafamda hissettiğim ağır darbeyle yere düştüm.

Alya'dan

Camımın önündeki tekli koltukta oturmuş dışarıya bakarken diğer yandan düşünüyordum. Bundan sonra ne olacaktı? Melek'in annesi ne yapacaktı, kızının ölümünü nasıl kaldıracaktı? Acıların en büyüğü evlat acısıydı. Evladının ellerinden kayıp gitmesini hangi anne kaldırabilirdi ki? Başıma giren ağrıyla oflayarak elimi başıma götürüp ovuşturdum.

Camın mermerine koyduğum telefonumun çalmasıyla ağrı daha bir şiddetlenmiş, gözlerimi sıkıca yummama sebep olmuştu. Yavaşça gözlerimi aralayıp kimin aradığına baktım.

Baran arıyordu...

İçimdeki öfke tekrardan alev alırken bir hışımla telefonu açtım.

"Sen ne yüzle arıyorsun lan beni, şerefsiz köpek!"

"Aaa ama sevgilim, neden böyle yapıyorsun? Halbuki sana iyilik yapmak için aramıştım..."

Tiksinerek konuştum.

"Bana yapacağın en güzel iyilik gidip kendini öldürmen olurdu."

"Neyse prenses sadede geleyim. Bizim çocuklar sevgilini eve dönerken parkın orada sıkıştırmışlar. Biraz fazla hırpalamışlar sanırım, yüzü gözü kan içinde kalmış. İstersen gidip bir ölüp ölmediğine bak. Başıma bir cinayet daha almak istemiyorum."

Dediği şeyler kalbime oturmuş, nefes almamı engelliyordu.

"Saçma salak konuşma! Öyle bir şey olmamıştır."

Daha fazla konuşmayıp telefonu suratına kapattım ve Rüzgar'ı aradım.

Aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz...

Korku bedenimi sararken bir hışımla evden çıkıp parka doğru koştum.

Allah'ım ne olur bir şey olmamış olsun, yalvarırım...

Parkın girişinde yerde boylu boyunca yatan sevdiğimi görmek nefesimin kesilmesine neden oldu.

"Rüzgar?"

Dudaklarımın arasından çıkan fısıltı beni kendime getirmiş, koşarak yanına çökmemi sağlamıştı. Kandan görünmeyen yüzünü ellerimin arasına aldım.

"Rüzgar, ne oldu sana böyle? Niye yatıyorsun burada, kalsana."

Çaresizce onu uyandırmaya çalışıyordum. Zihnimi dolan anılarla ağlamam şiddetlendi. 8 yıl önce bunu yaşamış ve onu kaybetmiştim. Şimdi böyle olmasına izin veremezdim.

Topla kendini, Alya.

Zihnimde dolaşan ses beni rahatsız ederken onu duymamaya çalıştım.

Çocukluk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin