Ve işte sabırsızla beklediğiniz Dilhun ile karşınızdayım.
Başlama Tarihinizi bırakmayı unutmayın lütfen.
İyi okumalar...
Gülce TURAN
Odamın kapısının gürültü ile açılmasıyla yerimden sıçradım. Zaten kuş uykusu uyuduğumdan, böyle aniden ve korkuyla kalkınca bir an sersemledim.
Karşımda bir oyana bir buyana sallanan babamı gördüğümde hemen kendimi toparladım. Yüreğim korku ile atarken gözlerine bakmaktan kaçındım.
Babam dolanan diliyle;
"Çabuk salona gel." Dediğinde sadece başımı salladım.
Aramızdaki mesafeye rağmen içkinin kokusu burnumun direğini sızlatmıştı. Sallana sallana odamdan çıktığında rahat bir nefes aldım.
Babamı kızdırmamak için hızla yerimden kalktım. Yatağımın ucunda duran uzun, kalın hırkamı giyindim. Terliklerimi de ayağıma geçirdikten sonra salona geçtim.
Kesin yine yemek yapmamı isteyecek, ya da kustu ve ortalığı temizlememi istiyor.
Salona girdiğimde babamın yalnız olmadığını gördüğümde durakladım. Yanında birkaç kez gördüğüm bir arkadaşı vardı.
"Bize kahve yap." Diyen babam ile hızla mutfağa yöneldim.
Eski kapıyı açarken çıkardığı gıcırtı evdeki tek sesti. Bedenim nedensizce kasılırken oyalanmadan ocağın başına geçtim. Dolaptan kahve fincanlarını çıkardıktan sonra yapmaya başladım.
Kafamı cama çevirdiğimde havanın hala karanlık olduğunu gördüm. Saate bakmak için bakışlarımı duvara yönlendirdim. Henüz üç buçuktu. Anlaşılan babam bu akşam erken dönmeye karar vermişti.
Normalde sabah ezanına yakın gelir ve eğer aç değilse direk sızardı. Bu sayede bende akşam üzerine kadar rahat ederdim.
Kahve pişince ocaktan aldım ve fincanlara doldurdum. Fincanların tepsiye yerleştirdikten sonra yanına su da koydum ve salona yöneldim.
Babam ile arkadaşı camın önündeki koltuğa oturmuştular. Usulca gidip aralarındaki sehpaya kahveyi bıraktım ve hızla geri çekildim.
Babamın arkadaşının bakışları, ben salona girdiğimden beri üzerimdeydi. Rahatsız olduğum için hırkama iyice sarıldım. Sessizce arkamı döndüm, tam odama gidecekken babam;
"Gülce otur." Dedi.
Her ne kadar kaçıp odama saklanmak istesem de mecburen dediğini yaptım. İkisinin karşısında olan ikili koltuğa oturduğumda kalçama batan yayı ile biraz yana kaydım. Evimiz gibi eşyalarımızda oldukça eskiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun
General Fiction"Neden böyle yapıyorsun Egemen?" Derken sesim ağlamaklı çıkmıştı. Gözlerim dolu dolu olsa da inatla kendimi tutuyorum. Ağlamayacağım! Egemen bana döndüğünde, kahve gözlerinde gördüğüm kararlılık canımı acıttı. "Anlamıyorsun değil mi Gülce?" "Anlamı...