Gülce TURAN
Cemre de kaldığımız akşam sorunsuz bir şekilde geçmişti.
Bolca eğlendikten sonra geç saatte uykumuz gelmişti ve yatmıştık. Sabah ise Egemen ve Pamir abinin baskınıyla güne uyanmıştık.
Her ne kadar kahvaltıya götürmeye geldik deseler de bunun bahane olduğunu biliyorduk. Bence çok bile dayanmıştılar.
Keyifle kahvaltımızı yaptıktan sonra Cemre'nin işi olduğu için Burak abi onu gideceği yere götürmek için bizden ayrıldı.
Eve geçtiğimizde ise ben yorgunum diye bahane edip odama kaçmıştım. Biraz düşünmeye ve kızların aşk hakkında anlattıklarını anlamam lazımdı.
Ama ne yazık ki ne o gün ne de aradan geçen iki günün pek bir yararı olmamıştı. Kızların dediklerine bir anlam yükleyemememin yanında bir de o anlatılanların bazılarını Egemen'i gördüğümde hissetmem vardı.
Kafam iyice allak bullak olmuştu ve ben ne yapacağımı hiç ama hiç bilmiyorum. Seval'e kafamdakileri sormak istesem de çekindiğim için bir türlü konuşamıyorum.
Ya beni yanlış anlarsa, abisi hakkında düşündüklerim için bana kızarsa.
Sıkıntıyla yerimden kalktım ve odamda turladım. Oda üzerime gelmeye başlayınca çıktım ve sessiz adımlarla mutfağa indim. Kendime kahve yaparken tedirgince etrafıma bakındım ama kimse yoktu.
Sabah Seval okula gitmişti ve Pamir abi de işim var diyerek evden çıkmıştı. Onun işini gayet iyi bildiğim için bu hallerine güldüm.
Nevin teyze ve Songül de Ozan abiyi alıp ev için alışverişe gitmiştiler. Egemen ile yalnız kalacağımızı anladığım an kendimi odama kapatmıştım.
Neden olduğunu bilmiyorum ama onunla karşılaşmaya korkuyorum. Bana bakan kahveleri içimdeki farklı hisleri barındırıyor. Seval'in, Pamir abi ile öpüştüğünü öğrendiğimden beri Egemen beni öperse nasıl olur diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Sonra da böyle düşündüğüm için kendime sinirleniyorum. Su ısıtıcının ötmesiyle yerimden sıçradım.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp kaynayan suyu hazırladığım kupaya doldurdum. Aklıma gelen fikir ile gülümseyerek dolaptan bir kupa daha aldım ve içine sadece kahve koydum. Suyunu da ekledikten sonra karıştırdım ve bardakları elime aldım.
Egemen'in sade kahve içtiğine ne zaman dikkat ettiğimi bilmesem de etmiştim. Aslında fark etmeden onun hakkında bir çok şeyi fark etmiştim.
Sinirlendiğinde burnunun kemiğini sıktığını, endişelendiğinde ya da telaşlandığında ellerini saçlarında gezdirdiğini, gerçekten gülümsediğinde sol yanağında derin bir çukurun oluştuğunu fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun
General Fiction"Neden böyle yapıyorsun Egemen?" Derken sesim ağlamaklı çıkmıştı. Gözlerim dolu dolu olsa da inatla kendimi tutuyorum. Ağlamayacağım! Egemen bana döndüğünde, kahve gözlerinde gördüğüm kararlılık canımı acıttı. "Anlamıyorsun değil mi Gülce?" "Anlamı...