"Neden böyle yapıyorsun Egemen?" Derken sesim ağlamaklı çıkmıştı.
Gözlerim dolu dolu olsa da inatla kendimi tutuyorum. Ağlamayacağım!
Egemen bana döndüğünde, kahve gözlerinde gördüğüm kararlılık canımı acıttı.
"Anlamıyorsun değil mi Gülce?"
"Anlamı...
Beni baştan aşağı süzerken gözlerindeki beğeni ve tutkuyu görmek anında kanımın hareketlenmesine sebep oldu.
Bende onu süzdüğümde içim bir hoş olurken aynı zamanda sinirlenmeye başladım. Giyindiği mini elbise ve uzun çizmeleriyle çok seksi gözüküyordu.
"Bebeğim." Gülce'ye seslendiğimde kendine gelmek istercesine başını sallayıp bana baktı.
"Şey ben bir şey diyecektim ama müsait değilmişsin." Deyip kapıya döndü.
Hızla hareket edip arkasından sarıldım ve sırtını çıplak göğsüme yasladım. Gülce titrek bir nefes alıp durdu.
"Nereye kaçıyorsun bebeğim?" Kulağına fısıldadıktan sonra boynuna yakıcı bir öpücük kondurdum.
Güzelim kollarımda titrediğinde gülerek onu kendime çevirdim. Gülce'nin bakışları buğulanmış, normalde mavi olan gözleri puslu bir griye dönmüştü.
Bebeğim benden etkileniyordu hem de benim ondan etkilendiğim kadar çok.
"B-ben gideyim sende giyin." Derken başını önüne eğmişti.
Çenesinden tuttum ve bana bakmasını sağlayana kadar kafasını kaldırdım.
"Güzelim neden bu kadar utanıyorsun? Oysa ki ben bir şeyleri aştığımızı düşünüyordum."
"Egemen ya demesene şöyle. Yani azıcık yaramazlık yaptık diye utanmayacak mıyım?" Derken bile kıpkırmızı olmuştu.
Onun bu tatlı haline daha fazla dayanamadım ve kahkaha attım.
"Yavrum hem bu kadar masum hem de bu kadar ateşli olmayı nasıl başarıyorsun?" Gülce şaşkınlıkla bana baktı.
"Ben mi ateşliyim?"
"Evet bebeğim. Sen tam bir ateş parçasısın ve beni cayır cayır yakıyorsun. İşin garibi bu ya ben de yanmaya gönüllüyüm." Gülce inanamıyormuş gibi baksa da gülümsedi.
"O zaman bir ömür bana yanacaksınız Egemen bey." Derken utangaçlığı bir kenara bıraktı.
Küçük elini kaldırıp göğsüme yasladığında derin bir nefes aldım. Sıcacık tenini tenimde hissetmek tüm duygularımı harekete geçirdi.
