Bölümde +18 sahne vardır. Başladığı ve bittiği yeri belirttim.
İyi okumalar...
Egemen KURT
Ciğerlerimi rahatlatacak derin bir nefes çektikten sonra adımlarımı hızlandırdım.
İki aydır edindiğim her sabah koşma alışkanlığını aksatmadan devam ettiriyorum. Koşmak kafamı boşaltmama ve babama olan öfkemi atmama yardımcı oluyordu.
Babamların ortaya çıkmasının üzerinden koskoca iki ay geçmişti. Geçen zamanda iş dışında babamı hiç görmemiştim.
Elbette ki böbürlenmeyle bahsettiği dünyasında büyük bir toplantı yapmış ve ölmediğini herkese duyurmuştu.
Bu haberle hem yeraltı hem de magazin sayfaları hareketlenmişti. Babam basına ve yeraltı dünyasına tehlikede olduklarından dolayı böyle bir oyun oynadıklarını ve bizimde haberdar olduğumuzu anlatırken ondan bir kez daha nefret ettim.
Bir insan nasıl bu denli kötü olabilirdi? Kalbi nasıl bu kadar karanlığa hapsolabilirdi? Bir türlü anlayamasam da bir noktada gelmeleri işime gelmişti.
Pis işlerden iyicene elimi ayağımı çekerken babam büyük bir zevkle bıraktığım yeri dolduruyordu.
Tüm bu pisliğin içinde elbette ki güzel şeylerde oluyordu. Mesela dayısının prensesinin çoktan kırkı çıkmıştı.
Gülce'm biraz daha kendini toparlamış, Hayat ile beraber iyice kendine gelmeye başlamıştı.
En önemlisi de annem babam olacak adi heriften boşanmıştı. Celp ona gittiğinde evi basıp ortalığı ayağa kaldırsa da bana söz geçiremeyeceğini anlayıp geri dönmüştü.
Mahkemede de boşanmamak için dirense de annem yaptıklarını anlattığında hakim tek celsede boşamıştı. Annem ondan hiçbir şey istemediğini söyleyerek paylaştırılan tüm mal varlığını reddetmişti.
Annem ayrı bir ev tutmak için diretse de onu bırakmadım. Gülce'nin de onayını aldıktan sonra bizimle yaşaması için ikna ettim.
Annemin bize yerleşmesi güzelime de iyi gelmişti. Doya doya anne deyip, anne sevgisi görmek ona iyi geliyordu. Annem ise Gülce'yi, Seval'den ayırmıyor ve çok seviyordu.
Bacak kaslarımın sızladığını hissettiğimde rotamı eve çevirdim. Kolumdaki saate baktığımda yaklaşık iki saattir koştuğumu fark ettim.
Eve vardığımda sessizce içeri girdim. Bizimkiler uyuduğu için sessizce odamıza çıktım. Aralık kapıdan içeri girdiğimde gördüğüm manzara ile olduğum yerde durdum.
Gülce camın önünde durmuş, üzerinde benim gömleğim ile dikiliyordu. Anında tüm yorgunluğumu unuturken yutkunup;
"Güzelim." Diye seslendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun
General Fiction"Neden böyle yapıyorsun Egemen?" Derken sesim ağlamaklı çıkmıştı. Gözlerim dolu dolu olsa da inatla kendimi tutuyorum. Ağlamayacağım! Egemen bana döndüğünde, kahve gözlerinde gördüğüm kararlılık canımı acıttı. "Anlamıyorsun değil mi Gülce?" "Anlamı...