Bölümde aşırı derecede şiddet sahnesi vardır. Okumak istemeyenlerin Egemen'in ağzından yazılan kısmı atlamasını öneririm.
İyi okumalar...
Egemen KURT
Burak arabayı adamları getirdikleri deponun önüne park ettiğinde inmek için bekledim.
Derin birkaç nefes alıp aklımdaki her şeyi uzaklaştırdıktan sonra herkesin korktuğu adamın kimliğine bürünüp kapıyı açtım.
İndiğimde yüzüme vuran soğuğu umursamadan depoya yöneldim. Burak hemen yanımda sessizce benimle yürüyordu.
Deponun kapısı açıldığında içeri girdik. Kapalı kaldığından dolayı oluşan o pis koku midemi bulandırsa da umursamadım.
Aklıma gelenlerle sinirden dişlerimi birbirine kenetleyip yürümeye başladım. Depo tek katlıydı ve oldukça uzundu.
Tamamen boş olan mekanın duvar boyaları dökülmüş, çoğu yerinde nemden dolayı yosunlar oluşmuştu.
Deponun tam ortasına geldiğimde gördüğüm görüntüyle duraksadım.
Barış, Ender, Recep ve Hamza sandalyede elleri ve ayakları bağlı bir şekilde bekliyordular. Ağızlarındaki bant yüzünden tek kelime edemeseler de beni gördüklerinde gözlerinde oluşan korkuyu gördüm.
İçlerinden tek bir kişi korkmuyordu. Barış kıstığı gözleriyle ukala bir şekilde bana bakıyordu. Aklınca bakışlarıyla benimle alay ediyordu.
Hemen şimdi silahımı çıkarıp beynini dağıtmak istesem de kendimi frenledim. Onlar için çok daha güzel fikirlerim vardı.
"Dört tane orospu çocuğunun gücü tek bir masuma yetiyor. Bakalım sizi elimden kim alacak?" Sert sözlerim ile üçü birbiriyle bakıştı.
Bir tek Barış gözlerini benden ayırmıyordu. Bu durumda bile küstahça davranması iyice sinirlerimi bozdu.
"Gördüğüme göre içinizde en hevesli Barış. O zaman ilk onla başlayalım." Deyip adamıma işaret verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun
General Fiction"Neden böyle yapıyorsun Egemen?" Derken sesim ağlamaklı çıkmıştı. Gözlerim dolu dolu olsa da inatla kendimi tutuyorum. Ağlamayacağım! Egemen bana döndüğünde, kahve gözlerinde gördüğüm kararlılık canımı acıttı. "Anlamıyorsun değil mi Gülce?" "Anlamı...