Acılar bazen dile geldiğinde daha da yakardı. Üzülürdünüz ama asıl üzüldüğünüz geçtiğini düşündüğünüz şeylerin hala bir izinin kalmış olmasıydı. Ne zaman biterdi, ne zaman silinirdi bu izler bilinmezdi ama şüphesiz hayatınızı kökten etkilerdi.
Teyzemle bütün gece konuştuğumuz için bu sabah biraz geç uyanmıştım. Gözlerim acıyordu artık dengesiz uyumak yüzünden. Yavaşça yataktan kalkıp, telefonuma bakmıştım. Çınar'dan ne mesaj ne de arama yoktu. Neden birden böyle olduğunu o kadar merak ediyordum ki. Dün gece o soruyu sorduktan, abisinin öldüğünü öğrendiğimden sonra çok tuhaf davranmıştı. Derinlerinde çok acı çektiği şeyler vardı belli ki. Sadece abisini kaybetmiş olmanın acısı değildi bu, başka şeylerde vardı.
Ya bana sarılışı neydi öyle? İçimi sızlatmıştı resmen. Normalde erkekler duygularını başkalarının yanında belli etmezlerdi ama Çınar benim yanımda üzüntüsünü göstermekten kaçınmamıştı. Bu bana oldukça samimi gelmişti doğrusu. Elime telefonumu alarak onu aramıştım. Sesini duyup iyi olduğunu bilmek istiyordum.
"Çınar?"
"Efendim güzelim."diyen sesi dünkü gibi değildi ama canlı ve neşeli halleride yoktu. Ne yaşamış olabilirdi ki?
"Nasılsın, ne yapıyorsun? Seni merak ettim."
"İyiyim merak etme. Dünkü halim içinde özür dilerim. Seni endişelendirdiğim ve aklında soru işaretleri bıraktığım için ama anlatmak için daha hazır değilim. Bunu dün fark ettim. Sormadan yanımda olur musun? Zamanla anlatabileceğimi biliyorum."dediğinde annesinden onay bekleyen yaramaz çocuk gibi çıkmıştı sesi.
"Tabiki ne zaman istersen. Sorun etme bile."dediğimde derin bir nefes verdiğini duymuştum.
"Teşekkür ederim."demişti minnet dolu sesiyle.
"Kahvaltımı bitirdim şimdi, odama çıkacağım. Sen ne yapacaksın bugün?"diye sormuştu sanki aramızda o konuşma olmamış gibi. En azından eski neşeli sesine dönmesi hoşuma gitmişti.
"Ben yeni uyandım. Kahvaltı eder, bütün gün teyzemle olurum. Akşama gideceğiz zaten. Biraz onunla ve Mert'le vakit geçirmek istiyorum. Yanlış anlamazsın değil mi? Seni yalnız bırakıyor gibi oluyorum ama."
"Asla sorun etme. Dün bütün gün benimle gezdin zaten. Çok doğru düşünmüşsün."diyerek bir süre daha konuşup akşam kaçta gelip beni alacağını söyledikten sonra kapatmıştık. En azından biraz daha iyi oluşu güzeldi.
Rahat bir nefes alarak elimi yüzümü yıkayıp teyzemin yanına gitmiştim. Mert ile kahvaltı hazırlıyorlardı. Mert o küçücük boyuyla masayı hazırlıyordu. Gülümseyerek bir süre yaptığı hareketleri izlemiştim. Çok tatlı bir çocuktu doğrusu.
"Teyze neden beni uyandırmadın?"diyerek sitem ettiğimde, bana dönüp güzel bir gülümseme bahşetmişti.
"Aa kuzum ne diye uyandırayım seni zaten geç uyumuştuk."demişti masaya muhlamayı koyarken. Çok güzel yapıyordu bunu cidden.
"Yasemin biliyor musun ben anneme yardım ettim?"diyen tatlı Mert'e gülümsemiştim.
"Imm o yüzden her şey bu kadar nefis."diyerek makas almıştım yanağından.
Gülümseyip, bütün dişlerini gösterdiğinde daha tatlı olmuştu. Zaten o kadar sevimli bir çocuktu ki, kendine hayran bırakıyordu herkesi. Saçları aynı babasına benziyordu, koyu kahveydi ama gülüşü ve gözleri teyzeme benziyordu. Gözleri bal rengi, teni beyazdı. Minicik bedeni vardı ama şimdiden çok yakışıklı olacağı belliydi. Saçları dümdüz, ensesini geçecek kadar baya uzundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
RomanceDüğün gününde terk edilen bir kadındı o. Yasemin DEMİRCİ.. Hayalleri, duyguları, hissettikleri, hissedecekleri, kaderi ve belki de her şeyi değişecekti o gün. Değişti de... Yaşadığı en büyük acısını tek başına atlatmasına sebep olan sevdiği kadının...