Bölüm için geç kaldım baya kusuruma bakmayın canlar, anca vakit bulabildim, sizleri bol ağlamalı bir bölümle baş başa bırakıyorum 🤭😢
Lütfen bol oy, bol yorum, bol fikirler istiyorum sizlerden, sizleri seviyorummmmmm ❤️😍
Video; Tuncel Kurtiz/Oysa Herkes Öldürür Sevdiğini
Gerçekten de öyle değil mi?
Bir rüzgar eserdi de, fırtınadan nasibini alırdı insan. Yalnızlığın kor gecelerinde ateş olup, eritirdi yüreğini. Talan olur, dinince dönen enkazda bir can arardın. Sağ çıkmayan kalbinle yine de güneşi beklerdin işte bir umut. Belki gösterir kendini, ısıtır, iyileştirirdi kaynaması gereken yerleri. Belki daha çok yakardı kim bilir...
-Çınar'ın Ağzından (geçmiş zaman)-
Abimin haberini alır almaz İstanbul'dan, Mardin'e nasıl gitmiştim bilmiyordum. Onun ne durumda olduğunu bilmeden kafamda kurduğum düşünceler beni boğuyordu. Canımın diğer yarısı acılar içinde kıvranacak kadar hastaydı ve benim elimden bir şey gelmiyordu. Annem son raddede olduğunu söylediğinde yıkılmıştım. Benden erkenden gideceğini kabul edememiştim.Nasıl kabul edebilirdim ki böyle bir şeyi?
Onları da alıp İstanbul'a gelecek ve ona hocalarımında bakmasını isteyecektim, aklımda yol boyu sadece bu vardı. Kendimi deli gibi sıkmaktan başka bir şey yapamıyordum. Gittiğimde neyle karşılaşacağımı bilmediğim için İstanbul'da okumaya karar verdiğime lanetler ediyordum. Onu yalnız bıraktığım için kendi adamlığımdan, kardeşliğimden utanıyor, kendimi suçluyordum. Sanki ben onun yanında olsam o hiç hasta olmayacakmış gibi geliyor, böyle yaparak kendime bir suçlu arıyordum. Kimseyi suçlayamazdım başka, biliyordum.
Eve vardığımda karşımda beni neyin beklediğini bilmeyerek, evimizin taş duvarlarına bir süre bakmıştım. Çocukluğumun geçtiği bu evde ben abimi belki de kaybetmek üzereydim. Onunla oynadığımız bahçeye yavaşça girdiğimde tüm anıların beynime doluşunu, bizim çocukluğumuzun gürültülü koşuşturmasının hayalinin canlanmasını film şeridi gibi izliyor, tepki veremiyordum. Gözlerimi sımsıkı yumuyor ve yaşların usulca akmasına izin veriyordum.
Küçük Çınar'ın abisine seslendiği çeşmenin yanında durmuş, onları ağlayarak izliyordum.
"Abi."diyerek 'i' harfini bir hayli uzatan küçük Çınar, abisinden yine bir şeyler istemenin derdindeydi.
"Söyle aslanım."diyen abim o an bile sevgiyle bakıp, beni gözleriyle sarıp sarmalıyordu.
"Babam bana çok kızacak, sen bana yardımcı olursun değil mi?"diyen küçük Çınar endişeyle gri gözlerini kocaman açıp, kedi gibi abisinden yardım dileniyordu.
"Sen merak etme aslanım. Babamın ektiği tüm mahsülleri benim bozduğumu söyleyeceğim."diyerek şefkatle bakan abim oldukça samimiydi.
"İyi ama sen yapmadın ki, ben yaptım."
"Ama babam bunu bilmiyor değil mi? Sen beni dinle ben yaptım diyeceğim."diyerek küçük Çınar'a, yani bana sarıldığını hatırlayarak acı bir şekilde gülümsemiştim.
Bu yaptığının sonucunda babamdan okkalı bir dayak yemişti benim yüzümden, buna rağmen yine de gıkını çıkarıp ne beni ele vermişti, ne de yaptığından ödün vermişti. Ona yaralı halindeyken pişman bir şekilde babama her şeyi anlatacağımı söylediğimde bana söyledikleri dün gibi aklımdaydı.
"Senin canının yanacağını bile bile doğruyu söylemek bana yakışmaz aslanım, senin canın yanarken benim rahat olmamı bekleme. Bu yüzden doğru olan buydu. Sen her zaman en iyi şeylere layıksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
RomanceDüğün gününde terk edilen bir kadındı o. Yasemin DEMİRCİ.. Hayalleri, duyguları, hissettikleri, hissedecekleri, kaderi ve belki de her şeyi değişecekti o gün. Değişti de... Yaşadığı en büyük acısını tek başına atlatmasına sebep olan sevdiği kadının...