İnsanlar sizi kullanamadıklarında ya da kandıramadıklarında eskisi gibi, değiştin derler. Değişen aslında tahammüldür. Değişen aslında düşüncelerdir. Tecrübelerin aslını yaşatmasıdır aslında. Olgunlaşan fikirlerinizle değişirsiniz ve bu sizi bir adım daha ileriye taşır...
Uçurumun kenarındaydım. Sağımda Çınar, solumda da Yağız duruyordu. Gözlerimi açıp kapamıştım. Bu hale nasıl geldiğimi, neden burda olduğumu merak etmiştim. Üstelik bu iki adamın neden yanımda olduğunuda? Yağız hala ne yüzle yanımda olabiliyordu benim? Neden konuşmadan duruyorlardı?
Çınar bana öyle bir bakışla bakıyordu ki içim gidiyordu sanki ama Yağız beni kolumdan tutmuş çekiyor, sesim çıkmıyordu. 'Çınar beni kurtar!!'diyemiyordum. Çıkmıyordu sesim bir türlü.
Çınar sadece gözlerimin içine bakıyordu. Benden başka bir şey görmediği çok belliydi. Kolumu kurtarmak için çok uğraşsamda olmuyor, beni uçuruma daha çok sürüklüyordu. Çınar'a yalvaran gözlerle bakıyordum.
Beni kurtar Çınar. Bunu ancak sen yapabilirsin. Beni kurtar!!!!
Boğazım patlayana kadar bağırıyordum ama beni duymuyordu. Ve Yağız'ın beni itmesiyle bedenim uçurumdan aşağıya boşlukla iniyordu. Uçmanın bu kadar keyif vereceğini tahmin etmemiştim ama korkuyla ve endişeyle acı çekeceğimi bilerek gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Bağırsamda sesim çıkmıyordu çünkü.
Sonra birinin kucağına düştüğümü fark ettiğimde şaşırmıştım.
Ölmemiş miydim ben?
Gözlerimi açar açmaz Çınar'ın kollarında olduğumu fark etmiştim. Çınar beni kurtarmıştı. Ölümün o soğuk yalnızlığına bırakmamış, beni kendi boşluğuma terk etmemişti.
Kan ter içinde uyandığımda ne olduğunu nerede olduğumu anlayamamıştım bir türlü. Gördüğüm rüya mıydı? O kadar gerçekti ki kendimi kaptırmıştım. Elimi kalbime götürüp derin derin nefes alıp sonra da alnımda oluşan terleri silmiştim.
Bu ne tuhaf bir rüyaydı böyle?
Elimi yüzümü yıkayıp valizimi boşaltmak için açmıştım. Yıkanacakları ayırmış, temiz olanları da dolaba yerleştirmeye başlamıştım. Telefonuma hiç bakmadığım aklıma gelince komidinime uzanmıştım. 3 cevapsız çağrı yazısı hala duruyordu. Onun dışında sadece 1 tane mesajım vardı.
-Günaydın güzelim. Nasılsın merak ettim?yazıyordu. Çınar'dandı elbette.
Yağız bey hala ne yüzle arardı beni ya? Gördüğüm rüyanın anlamını da anlamak zor değildi şimdi. Yağız'ın beni o uçurumdan atması bana yaşattıkları acılardı ve Çınar'ın beni tutması da bana yardım etmek istemesiydi. Her zaman dediği gibi beni iyileştirmek istiyordu.
Yapabilir miydi gerçekten? İyileştirebilir miydi kanayan yerlerimi?
Evet bana çoğu şeyde iyi hissettiriyor olabilirdi, hatta yanında iyi de oluyordum ama her zaman olacağının garantisi yoktu ki.
Ya ben ona alıştığımda o da giderse? Ya beni bırakırsa birgün?
Ben bu düşüncelerle aklımdaki sorularla onu da bu girdaba sürükleyemezdim, o benim sadece arkadaşım olarak kalmalıydı. Yine mantığım ve kalbim farklı konuşuyordu ama artık kalbimin sesini bastıran acım vardı. Bu yüzden mantığım ön plandaydı, ne olursa olsun.
Mesajına cevap vermemeyi düşünmüştüm birden. Mesaj yazmak istememiştim. Belki de gördüğüm rüya yüzünden, belki de ona ümit vermekten tekrar ve tekrar korktuğumdandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
RomanceDüğün gününde terk edilen bir kadındı o. Yasemin DEMİRCİ.. Hayalleri, duyguları, hissettikleri, hissedecekleri, kaderi ve belki de her şeyi değişecekti o gün. Değişti de... Yaşadığı en büyük acısını tek başına atlatmasına sebep olan sevdiği kadının...