50.bölüm

8.5K 454 568
                                    



Video: Tuğba Özay/ İyi ki Geldin..






Bazen tüm korkularının üzerine kendinden kurduğu çelik bir kalkanla gitmeli insan. Belki o korktukları korktuğum sandığı şeyler en güzel yaşayacaklarının fragmanıydı. Yaşayacaklarının kefaretinden korkan yürek her zaman eksik kalırdı. Bir bedel uğruna bir güzel anı harcamak akla sığmazdı. Sonra bir keşkeye sığan kocaman yapsaydımlar olurdu dilde. Keşke demeden önce korkularına korkusuzca gitmeliydi insan. Korkusuna savaş açmalı, bu savaşı kazanmalıydı...










         Çınar'ın bana ihtiyacının olduğunu hissetmiştim. Hayat'ın orada kalmasından ötürü kendinin otele gittiğini söylese de emindim ki bugün olanlar yüzünden ailesiyle sorunlar yaşamış olmalıydı. Benim yüzümden belki de onlarla kötü konuşmuş olabilirdi. Çınar'ın beni korumak adına herkesi karşısına alabileceğini biliyordum.

      Pelin'e gidip orada kalacağımı söylediğimde bizimkiler bir hayli şaşırsada ses etmemişlerdi. Gitmeden evvel Pelin'i tembihlemiş, uzun bir zamandır görüşmediğimiz içinde bayağı bir fırça yemiştim. Herkesi ihmal eder olduğumun farkındaydım ama sorunlar bir türlü peşimi bırakmaz olmuştu. Sanki hayatın benimle bir kuyruk acısı vardı da ben bilmiyordum.

     Çınar'la kalacak olmanın heyecanı bir yandan, sıcak bir yaz akşamının sersemliği bir yandan durmadan terliyordum. Yol boyunca alnımda biriken terleri kaç kez silmiştim hatırlamıyordum. Kalbim durmadan birazdan grilerini görecek olmamın heyecanıyla atıyordu. Bütün bir gece onun nefesiyle uyuyacak olmamın heyecanıyla karnıma kramplar giriyordu.

     Belki de bu yaptığım bir hataydı. Belki de yaptığım bize yakışmazdı ama ilk defa tabularımı yıkacaktım. Bir seferlik bizim aşkımız masum bir uykuyu hak ediyordu. Aramızda nasıl bir çekimin olduğunu biliyordum elbet. Yine de bu konuda da Çınar'a sonsuz güveniyordum. Çünkü benim Çınar'ım üzüleceğim hiçbir şeyi yapmazdı. Bana dokunmaya kıyamayacağını o güzel gözlerinde defalarca görmüştüm.

    Otele vardığımda saniyelerden çok dakikaların hızla koşturduğunu düşünmeye başlamıştım. Evden otele kadar geçen zaman sanki beş dakikadan daha az gibi gelmişti. Arabadan iner inmez üstümü başımı toparlayıp, saçlarıma aynadan bakıp düzeltmiştim. Gözlerimdeki ifade mutluluğun ta kendisini gösteriyordu. Doğru yerde olduğumu iliklerime kadar hissediyordum.

      Oda numarasına kadar her şeyi bildiğim için bir görevliden yardım almama gerek yoktu. Resepsiyonda duran görevlinin uzun bakışları eşliğinde asansöre binmiş ve sevdiğimin odasına çıkmıştım. Yolda hızla geçen zaman sanki asansördeyken durmuş gibiydi. Elimle kendime yelpaze yapıp, sakin olmaya çalışmıştım.

     Sonuçta birazdan sevdiğim adamla uyuyacaktım canım, ne vardı bunda? Sanki her zaman yaptığım şeydi. Heyecandan ölmek üzereydim. Kimi kandırıyordum acaba?

     Derin nefesler alarak odasının kapısına kadar gelmiş, sakinleştikten sonra çalmıştım. Biraz bekledikten sonra bir ses duyar gibi olmuştum. Kapının yanına yaklaşan adımlardan anladığım kadarıyla Çınar kapıyı açmak üzereydi. Aptal sırıtışıma engel olamadan, sevdiğimin kapıyı açmasını sabırsızlıkla bekliyordum. Beni beklemediği için yüzünün alacağı şekli oldukça merak ediyordum.

Kapıyı açar açmaz gri gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Yavaş yavaş yüzünde can bulan gülümsemesiyle baştan aşağıya bana bakmıştı. Açık gömleğinin göğsünü gösteren kısmına takılı kalmıştı gözlerim. Otel odasında bu halde kapıyı açışından ötürü sanırım onu kıskanmıştım.

BENİ AŞKA İNANDIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin