18.bölüm

17.3K 900 180
                                    

       Arkadaşlar okunma sayısı oldukça güzel iken oylama sayısı ne yazık ki çok düşük ve bu bana sanki bir şeyleri güzel yapamıyormuşum hissi veriyor. Haliyle de çok üzülüyorum. Böyle devam ederse yazamayacağım sanırım. Emeğimin karşılığını istemem yanlış mı?

Lütfen bizi seviyorsanız bize destek olmaktan vazgeçmeyin.

Sizden çok şey istemiyorum emeğimin karşılığı olarak sessiz kalmayıp sadece oylamanızı istiyorum.

Oylar istediğim gibi olmadığı sürece üzgünüm ama paylaşım yapmayacağım artık. Yazıyorum ve bir sürü bölüm var taslakta ama ne yazık ki hak ettiği oylama yok bu beni çok üzüyor...

Sizlerden destek bekliyor, daha fazla uzatmadan keyifli okumalar diliyorum.

Lütfen oylamayı ve bizi eleştirmeyi unutmayın, sizi seviyoruzzzz!!!

Güzel anlarımızın katili bizizdir aslında. Hep 'ya öyleyse, ya böyleyse' ile biz mahvederiz her şeyi. Anın büyüsüne bırakmaktan korkarız kendimizi. Bırakırsak sanki düşeriz. Aslında bu tam olarak şuna benzer; 'ne kadar çok gülersen çok ağlarsın' inanışına. Bence ne kadar çok gülmek için çabalarsan o kadar çok gülersin. Ağlamak için sebep çok, gülmek içinse gönül yok...

         Güne telefonumun titreyerek çalmasıyla uyanmıştım. Gözümü açmakta öyle zorlanıyordum ki ama kimin aradığını da merak ediyordum doğrusu. Sabahın köründe ısrarla arayan kimdi acaba? Ekrana baktığımda Çınar'ın arıyor olduğunu görmemle saate bakmıştım bir anda. Saat daha 08:00'di. Bir şey mi oldu endişesiyle hemen açmıştım telefonu.

"Günaydın güzelim. Hala uyuyor muydun?"diyen neşeli ve zinde sesine hayran kalmıştım. Ben daha kendime gelememiştim ama adam baya canlı konuşuyordu.

"Günaydın. Bir şey mi oldu?"diyen uyku mahmuru sesim yüzünden boğazımı temizlemek zorunda kalmıştım. Karşımdan gülme sesi duyar gibi olsamda umursamamıştım.

"Bugün seninle kahvaltı yapmak istiyorum ve biraz açıkçası beni gezdirmeni istiyorum. Pek buraları bilmiyorum. Araştırdım aslında dün gece biraz gezilecek yerleri ama yine de senin bildiğin yerlere gitmek daha çok isterim."demişti.

"Çınar bunun için mi sabahın köründe beni aradın? Öğleden sonra da bir şeyler yapabiliriz değil mi?"diye sızlanmaya başlamıştım ki beni hemen susturmuştu.

"Yasemin bugün senin buraya gelişinin 6.günü ve sen yarın döneceksin. Pek tabi bende seninle. O yüzden bugünü tüm gün olarak seninle gezmeyi planlamıştım ben. Yani sende istersen tabi?"dediğinde ben yarın dönecek olduğumu tamamen unutmuştum. Başımı kaşıyarak ne söylemem gerektiğini düşünmüştüm.

"Bilemiyorum Çınar teyzemle konuşmadan sana bir şey diyemem. Sonuçta onlarla kalıyorum. Tüm gün diyorsun neticede."diyerek bir yandan tüm gün onunla olmaktan kurtulmak için bahane üretiyordum ki teyzemin kapıdan bakarak konuşmasıyla maalesef bahanem suya düşmüştü.

"Çınar seninle buluşmak istiyor değil mi? Hemde tüm gün. Benim açımdan bir mahsuru yok. Zaten enişten de evde olmayacak kayınvalidemi Artvin'e götürüyor. Hem evde olsa bile senin üniversiteden bir arkadaşınla karşılaştığını dün söylemiştim. Yine onunla gezip hasret gidereceklermiş de diyebilirim. Hiç sıkıntı değil ama Çınar'ı tanımak isterim. Eğer isterse kahvaltıya bize gelebilir."diyen teyzeme ağzım bir karış açık bakakalmıştım. Ne ara geldiğini bile bilmiyordum ama en önemlisi de söylediklerinin hepsini Çınar'ın duymuş olmasıydı.

Teyze niye böyle yapıyorsun? Offfff.

"Çok memnun olurum. Geliyorum."diyen neşeli sesini duyduğumda yüzünün gülümsüyor olduğunu ve o gülümserken gözlerinin kısılıyor olduğunu hayal edip gülümsemiştim.

BENİ AŞKA İNANDIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin