38.bölüm

9.5K 515 548
                                    

Bölüm yazıp, paylaşmakta gecikmemin sebebini sizler artık biliyorsunuz. Sınır koymama rağmen pek önemsenmedim ne yazık ki 😓

Bu yüzden benimle ve hikayemle olan arkadaşlarım için, yazmaya olan inancım ve sevgim için bundan sonra oyların azlığını göz ardı edeceğim. Üzülüyorum ama kendime ediyorum bunu biliyorum. Çünkü ne kadar emek versem de bu değişmeyecek sanırım. Olsun canınız sağolsun. En azından okuduğunuzu biliyorum.

Neyse canlarım yine çok konuşarak sizleri bölümden mahrum bıraktım 🙈

Sürpriz gelişmeli bir bölümdü, aaa dediğinizi şimdiden duyar gibiyim 😍

Keyifli okumalar 😍❤️

Video; Çelik/ Hercai..

Gel yarim ol..

Sevdalım ol..

Dertlerimin dermanı ol..

Hercai...


        Bir kuşun gölgesi gibi, yıllarca içinde tuttuklarını özgürce salıvermek gerek bazen. Tüm masumluğuna inat, deli gibi bağlandığın şeylere tutunup, elini değdirsen yanacak cinsten olan, yakan, kavuran yalnızlığa bir son vermek gerek. Hüzünlü anların esiri değil, baharı yaşatan anların efendisi olmalı yürek. Sevdi mi az ya da çok diye ölçmeden, sınırsızca, umarsızca sevmeli. Tıpkı bir kuşun gökyüzünde ilk kanat çırpışı gibi. Önce ürkek, sonra uçmayı başardığı için kendinden emin bir şekilde. Öyle sevmeli, öyle sevilmeli...


        Baharın yerini yaza bırakmasıyla oluşan havanın muhteşem kokusu tüm etrafı sardığında, yazın tüm güzelliği gözler önündeydi. Her mevsimi ayrı ayrı sever, ayrı ayrı tarifi imkansız bir duyguyla anlatabilirdim. Benim için her mevsim, farklı bir hikayeyi temsil ederdi.

      Güneş tam tepede yakıcı sıcaklığıyla etrafı sarıp sarmalamışken, ağaçlarda oluşan çiçeklerin mis kokusu burnumla sevişiyor, beni huzurun kollarına hapis ediyordu. Böyle zamanlarda içim huzurla dolup taşardı ama bu aralar hiç bir şey huzurlu hissetmeme neden olmuyordu. Sadri beyden uzun zamandır haber beklememe rağmen bir haber yoktu.

       Çınar'dan da gelmesine dair bir haber olmadığı için kendimi yapayalnız hissediyordum. Farkında olmadan o benim eksik kalan yanım olmuştu. Ve o yanımda yokken ben yine eksik kalmıştım.

      Annemle birlikte bu sıcakta evimizin oradaki markete yürüyerek gitmiş, arabayla gitmediğimiz için içten içe hayıflanıyorduk. Elimizde aldıklarımızla birlikte sohbet ede ede eve varmıştık. Markete kendinin gideceğini söyler söylemez ona yardım etmek istemiş, birazda güzel havanın tadını çıkarmak istemiştim. Güneşin yakıcı sıcaklığını bilsem ne annemin, ne de kendimin bunalmasına izin verirdim, biliyordum ama çoktan o hataya düşmüştüm.

      Anahtarı kapının deliğine takıp, döndürür döndürmez poşetleri mutfağa atıp, kendimi koltuğa atmıştım.

"Ne o çok mu yoruldunuz sayın metin yazarı? Bu işler öyle reklam yazmaya benzemiyor değil mi?"diyen anneme gözlerimi devirmiştim.

     Her tipik anne gibi kızına laf sokmadan duramıyordu. Onlara göre biz bir market bile yapamıyorsak eğer, yarın bir gün evlenince ne yapardık?

"Ben en iyisi bir duş alayım."diyerek konuyu değiştirmeye çalışıp, koltuktan keyifsizce kalkmış ve odama çıkmıştım.

     Üzerimdeki askılı tişörtümü sıyırıp çıkarmış ve yatağımın üzerine atmıştım. Aynadan kendimi gördüğüm için, uzun zamandır ilk defa vücudumu inceleyerek bakmış ve verdiğim kiloların yerini yeni alan kilolarımın değiştirdiğini görmüştüm. İstemsizce gözlerim kolyeme çıkmış ve ona odaklanmama neden olmuştu.

BENİ AŞKA İNANDIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin