Medya: Çınar'ın sinirli halleri..
Video: Gökhan Türkmen/ Susma..
'Susma!
Söyle nasıl yapar bunu insan?
Susma!
Nasıldır anlat hadi büyük insan?
Söyle!
Bir aşk mı çare olurdu, kendin mi?
Böyle!
Büyük aşklar böyle mi biterdi?'Ertelediğimiz hayatımız, birgün bize uğradığında, bizden bir şeyler götürmeye başlardı. Götürdükleri, kalanlarımıza dert olurdu. Ertlenmemesi gereken o kadar sözcük varken, susmak manasız kalırdı. Sözcükleri yutan kelimeler, avaz avaz haykırmalıydı gerçeği. Ertelenen hayat, elde olan kocaman bir hiçlik barındırır, hayal kırıklıklarıyla tüm yaşamını süslerdi...
Kum torbasına geçirdiği kaçıncı yumruğuydu bilmiyordu. Hayalinde o adamı canlandırıyor olsa da, Ozan'ın durumu gittikçe vahim bir hal alıyordu. Seçil'i bir an olsun aklından çıkaramıyor, en son konuştukları mevzular aklında dolanıp duruyordu. Seçil ona karşı hala soğuk tarafını koruyordu. Ozan çıldırmak üzereydi artık. Ne yapsa kar olmuyor, aralarındaki şu soğukluk bir türlü geçmek bilmiyordu.
Yüzünü güldürmek istediği kadına ulaşamamak, onu güldüren adam olamamak ona acıdan başka bir şey vermiyordu. Günlük yaşantısını bile oldukça etkilemişti. Gecenin bir vaktinde kum torbasıyla savaşıyor olması da bunun en büyük kanıtıydı. Uyku düzeni diye bir şeyi kalmamış, dikkatli bir adam olmasına rağmen dikkati dağılmaya, gün içinde yanlış hareketler yapmaya başlamıştı.
Serkan amirinin onu kenarı çekip, sorgulaması üzerine dikkatinin dağınık olduğunu fark etmişti. Aksi halde kendinin farkında bile değildi. Seçil'in nasıl olduğunu, ne durumda olduğunu bilmek istiyordu. Her fırsatta onu aramak, sormak, onunla sürekli olarak görüşmek istiyordu. Ama yapamamak, yapamayacak olmak onu deliye döndürüyordu. Öfkesi tüm şehire sıçrayacak boyuttaydı.
Bir eliyle kum torbasını tutup, bir eliyle alnındaki terleri silmişti. Gecenin kör karanlığında gözlerini gezdirip, sessizce kendine bir söz vermişti. Ne olursa olsun, o kalbe kendisi girecek, Seçil'i kendine aşık edecekti. Aksi halde kendine hiçbir şeyin iyi gelmeyeceğini biliyordu.
Duşunu aldıktan sonra, arkadaşlarından Asım'ın araştırmasını istediği üzere Seçil'in neler yaptığıyla ilgili bir dolu yazılar olan kağıda göz gezdirmeye başlamıştı. Bir çok geceyi uykusuz geçirdiği gibi bu gece de uyku yok gibiydi. Artık planlarını devreye sokacak, Seçil'in peşinden gittiği yere kadar koşacaktı. Onun olmalıydı, onunla olmalıydı. Ötesi yoktu gözünde.
Sabahın ilk ışığı odasını aydınlığa tutarken, gözlerini kırpıştıran Seçil'in, uyanma isteği henüz yok gibiydi. Her sabah rutin olarak yaptığı koşusunu yapması gerektiğini kendide bilse de, bu sefer pek istekli görünmüyordu. Bugün yapmasa mıydı acaba diye düşünürken, telefonuna gelen mesaj sesiyle, gözleri çoktan açılmış, merakla mesajını kontrol etmişti.
-Günaydın en güzel suçlum. Bugün nasılsın?-yazan Ozan, sonuna gülen yüz emojisi koymadan etmemişti.
Seçil, yazılan mesaja gülümsemiş, bir süre ekrana boş boş bakarak, en korktuğu günü hatırlamıştı. Kafasını iki yana sallayarak yatağında doğrulmuştu.
"Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?"diyerek kendi kendine söylenmiş olsa da, ilk defa rahatsız olmadığını hissetmişti.
Hemen hemen her gün bu tip mesajlarla karşılaştığı için alışmış bile sayılırdı. Kimine cevap verirken, kimine bilerek cevap vermiyordu, şu an olduğu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
RomanceDüğün gününde terk edilen bir kadındı o. Yasemin DEMİRCİ.. Hayalleri, duyguları, hissettikleri, hissedecekleri, kaderi ve belki de her şeyi değişecekti o gün. Değişti de... Yaşadığı en büyük acısını tek başına atlatmasına sebep olan sevdiği kadının...