51.bölüm

8.3K 459 556
                                    


Sürpriiiiiizzzzzz 🥳🎉🎉🎉🎊😉😉😉


Video: Mustafa Ceceli/ Gül Rengi..



Mutlu bakmak için mutlu görmek gerekti. Mutluluğa doğru kanat çırpan her kuşun kanadı özgür uçardı. Uçsuz bucaksız bir gökyüzünde, huzura davetiye çıkartırdı. Mutlu olmak için sevmek yetmez, sevilmek yeterdi. Her sevilen mutluluğun kapısını elbet aralardı...











"Tamam anlatacağım ama sadece bizler arasında kalacak."diyerek konuya giriş yapmış bizi daha da meraklandırmıştı.

Hayat tam konuya girecekken içeri giren Barış yüzünden sus pus olmuştu. Barış'ın yüzünde gördüklerimle, Çınar'ın anlattıkları arasında bir muhakeme yaptığımda onun gerçekten moralinin fazla bozuk olduğunu anlamıştım. Bir kaç gün önce Özge'nin peşinden Antalya'ya gitmiş, onu bırakmak istemediğini dile getirmiş olmasına rağmen, bir kez daha terkedilmenin soğuk yüzüyle karşılaşmıştı. Acısının bundan olduğundan emindim.

"Sizin şu eşleriniz fazla sabırsız. Nerede kaldığınızı sorup duruyorlar."dediğinde gülümsemeye çalışan yüzünün arkasında büyük bir acı barındırıyordu.

Hayat'ın üzgün bakışları Barış'ı bulduğunda yumuşar gibi olmuştu. Daha sonra gözlerini kaçırmış, elindeki su dolu bardaklar bulunan tepsiyle içeri geçmişti. Ardından Deren gitmiş, Pelin ve ben merakta kalmıştık.

Hayat hiçbir şeyi anlatamadığı için iyice merak etmiştik. Pelin'le ikimiz birbirimize kaş göz yaparken, Barış bir bardak su içip tekrar bizimkilerin yanına dönmüştü. Çayları alıp ardımda kalan Pelin'e seslenmiştim.

"Ne gibi bir sorunu var? Vallahi çatlayacağım artık!"diyerek sitem ederken, Çınar ile burun buruna gelmiş, neredeyse çayları dökecektim.

"Aşkım napıyorsun?"diyerek çayları kontrol ettiğimde bir iki tanenin dışında dökülen olmadığını fark etmiştim.

Güzel gözleriyle beni baştan aşağı süzmüş, kalbimi hoplatan gülümsemesiyle içimi sızlatmıştı. Hep böyle oluyordu. Yakışıklı, güzel yüzünü gördüğümde istemsizce gülmek geliyordu içimden. Güzel yüz hatları, siyah biçimli kaşları, hafif uzun çenesi, güzel gözleri, her zaman renkli dudakları, özenle dizilmiş beyaz dişleri.. Daha bir çok yerine hayran olduğum adamdı.

"Seni merak ettim."diyen güzel sesine tekrar hayran kalmıştım.

Ben utanarak gülümserken, o benim bu halime gülümsüyordu. Birlikte içeri çocukların yanına geçmiş, TV önündeki sehpanın etrafına sıralanmış arkadaşlarımızın yanına geçmiştik. Cihan ve Deren evlerine geldiğimiz için oldukça memnun görünüyorlardı. Evliliğin herkese nasip olmasını en içten sözleriyle sarf ettiklerinde Çınar'ın bana 'bak bak gördün mü' bakışı sayesinde gülümsemekle yetinmiştim.

      Evlilik lafına alışmıştım alışmasına ama evliliğe alışabilir miydim gerçekten henüz bilemiyordum. Elbette hala korkularımın izleri yok olmamıştı. Bir parçasını koparsamda sanki, kalan kırıntıları hala devam ediyordu. Sadece onlarla yaşamaya alışmıştım. Artık evlilik lafı beni ürkütüp kaçırmıyordu. Çünkü Çınar'ın üzülmesini istemiyordum. Ondan ve hislerimden kaçmak bencillik olurdu. Bu sevdayı birlikte yaşarken, birlikte bir şeyleri aşmayı öğrenmeliydik.

"Ee Çınar, Yusuf sizlerde bir şey yok mu artık? Bir gelişme bekliyoruz gençler."diyen Cihan'ın sözleri karşısında hepimiz sus pus olmuştuk.

     Çınar'ın gözleri hemen gözlerimi bulmuş, gülümsemişti. Yusuf'ta Pelin'i kolları arasına almıştı.

"Bizim ufukta güzel günler yakın gibi."dediğinde herkes bir 'oo' çekmeye başlamıştı.

BENİ AŞKA İNANDIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin