Ne Kerem'den ne de Levent'ten bir ses çıkmayınca; hata ettiğimi düşünmeye başlamıştım. Toparlamak için bir şeyler söyleyecekken, bir anda kapı açıldı ve odaya tanıdık yüzler girdi.
Kağan, Bahri ve Erkan.. Biraz önce söylediğim şeyi unutup, gülümseyerek Bahri'ye yaklaştım ve sarıldım. O da bir an için kollarını bana dolayıp hızla geri indirdi.
"Komutanım. Masal Bacım öyle şey edince.." dedi sonra telaşla. Arkamı dönüp kaşlarını çatmış olan Kerem'e baktım. Bu adamın başı ağrımıyor muydu acaba böyle çatık kaşla dolaşmaktan?
"Geçmiş olsun komutanım." dedi Erkan. Kağan da geçmiş olsun dileklerini sunarken, Peri uyanmıştı.
"Oo, günaydın Peri Kızı." dedi Kağan. Peri minik elleriyle gözlerini ovaladıktan sonra gülümseyerek Kağan'a döndü.
"Günaydın Kağan."
"Peri!" dedi Kerem. Gür sesi ve asla başka türlü göremeyeceğimi düşünmeye başladığım çatılmış kaşları, odadaki herkesi muma çevirirken Peri'de bir etki yaratmamıştı.
"Babacığım, Kağan'ın geleceğini neden söylemedin bana? Bak bu elbiseme çikolata sürüldü. Pembeyi giyerdim." dedi masum masum.
Güleceğim sırada Erkan'la göz göze geldiğimizde dudaklarını oynatarak 'sakın' dedi bana. Elimle ağzımı kapatarak gülümsememi bastırmaya çalıştım.
"Kağan Amca diyeceksin kızım, Kağan Amca!"
"Ama baba, Kağan'ım 'bana amca deme' dedi."
Peri'nin sözleriyle Kerem'in öldürücü bakışlarının Kağan'a dönmesi bir saniyeden kısa sürmüştü. Ah Peri.. Tam annenin kızısın..
"Komutanım ben 'amca deme, abi de' dedim. Yani amca biraz yaşlı işi gibi, malum ben daha genceciğim. Çok gencim komutanım ben. Öyle değil miyim Erkan Asteğmenim bir şey söylesene?" dedi Kağan umut dolu bakışlarını Erkan'a dikerken. Haline acımıştım doğrusu.
"Hadi bakalım küçük hanım, gitme vakti." dedi Levent, Peri'yi kucaklayıp. Ona montunu giydirdikten sonra herkesle vedalaştırdı. Onlar çıkarken Kağan'la Erkan refakatçi koltuğuna yerleşince Bahri sandalyeye yöneldi. Ben de Kerem'in ayakucuna oturdum usulca. Onunla göz göze gelmemeye çalışıyordum. Biraz önce evlenelim demiştim adama.. Allah'ım inşallah unutmuştur. Rezillik bu yaptığım.
"Masal, sen iyi misin güzelim?" dedi elimi nazikçe sıkarak.
"İyiyim. İyiyim daldım bir an öyle.." dedim gülümsemeye çalışarak. Kerem de bana destek vermek istercesine elimi biraz daha sıkı kavradı.
"Biz çıkalım isterseniz komutanım." dedi Kağan. Kerem 'ya sabır' diyerek gözlerini kapattı.
"Oğlum yeminle kaşınıyorsun sen bugün." dedi Erkan, Kağan'ın omzunu sıkarken.
"Ziyaretin kısası makbul diye dedim komutanım." diye saçma bir açıklama yaptı Kağan. Sonra Bahri, ayağa kalkıp neşeyle konuşmaya başladı.
"Yüzbaşım dönünce şenlik vardır. 'Şınav pozisyonu al! Bir, iki, .., yüz.. Kaç oldu Kağan? Sıfır komutanım!' Çekirdek neyim almalı Asteğmenim. Bir de tazı gibi koşturursa değmeyin keyfime."
"Lan sussana gevşek!" dedi Kağan. Ayağa kalkacağı sırada Erkan onu omzundan tutup geri oturttu ve bu kez de o gülerek devam etti.
"Bence daha da fenası olur Bahri.. Mevzu Peri sonuçta.. Ters imha diyorum ve bahsi yedi dakikadan açıyorum." dedi keyiflice.
"Ne yaptın komutanım? Yedi dakika çoktur, en fazla beş." dedi Bahri sırıtırken. Kağan rahatsızca kıpırdandı, gözlerini Kerem'den ayırmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU
Romance"Komik misin?" "Eksiğim." "Masal!" "Kerem?" "Oyun mu oynuyorsun sözlerimle?" "Tutamadıklarınla mı?" "Şunu keser misin?" "Neyi?" "Cümlelerimi ayrıştırıp laf sokmayı." "Üniforman üzerinde değil." "Yani?" "Yani emir komuta bende." ÖNEMLİ: Başlamadan ön...