Kerem gideli iki hafta olmuştu. O günün akşamında dışarı çıkıp eğlenecek bir halim kalmadığı için evden dışarı çıkmamıştım. Bu bir bakıma iyi olmuştu, çünkü Ali'yle konuşup onu kalmaya ikna etme fırsatı yakalamıştım..
Kerem'siz geçen her gün, Levent'e onun hakkında bir bilgisi olup olmadığını soruyordum. Her defasında bir kez aradığını ve iyi olduğunu söylediğini belirtip beni geçiştiriyordu. Bu bilgiler dışında ne bir haber alabilmiş ne de sesini duyabilmiştim. Sanki yine yıllar girmişti aramıza.
Nöbet çıkışı eve doğru yürürken takip ediliyormuşum gibi bir hisse kapılınca, defalarca arkama dönüp bakmış ama kimseyi görememiştim. Yine de Ali'yi aradım. Korkmamamı ve telefonu kapatmadan ona konum atmamı söyledi.
Hızlanmaya başladığımda arkamdaki adamın da hızlandığını gördüm. Kahretsin, neden bu saçma sokağa sapmıştım ki? Sürekli arkama bakarak yürürken, birden birine çarpınca korkuyla çığlık attım.
"Masal?"
"Ke.. Kerem?" dedim bal gözlerine bakarken.
Gözlerim korkuyla dolmuştu. Aynı anda sokakta yankılanan adımla kafamı sağa çevirdiğimde Ali'yi gördüm. Koşarak gelip bana sarıldığında gözlerimi kapatıp kollarımı ona doladım. Yüzümü elleri arasına alıp endişeyle beni kendinden biraz uzaklaştırarak vücudumda göz gezdirdi.
"Sen iyi misin? Bir şey yaptı mı sana?" dedi endişeyle.
Her şeyden bihaber olan Kerem, bu soruyu yanlış yorumlamıştı.. Ali'nin omzundan tutup öfkeyle kendine çevirdi.
"Ne diyorsun sen, ne yapmış olabilirim ki ben Masal'a?" dedi hiddetle. Ali'nin bakışları Kerem'le benim aramda mekik dokurken açıklama yapmam gerektiğini fark ettim.
"Biri.. Biri beni takip ediyordu, Ali ondan bahsediyor." dedim kelimeler arasında duraksayarak.
"Ne? Kim, niye takip etsin ki seni?" dedi Kerem.
"Bilmiyorum."
"Nasıl biriydi, yüzünü gördün mü?"
"Hayır. Emin olmak için hızlandığımda o da hızlandı. Ben yavaşladım o da yavaşladı."
"Bu sokakta ne işin var Masal? Caddeler çuvala mı girdi?" dedi Ali öfkeyle.
"Ne bileyim Ali, korkudan ne yaptığımı mı biliyorum ben?" dedim her an ağlayacak gibi olan ses tonumla. Ali beni kolunun altına alıp başımı göğsüne yaslayınca Kerem derin bir nefes aldı.
"Ben gidip polislerle bir görüşeyim, bu sokağı gören kameralara bir bakayım. Sen yüzünü görmediğine emin misin?"
"Hayır görmedim. Aslında belki de takip etmiyordu, ben öyle sandım." dedim Ali'nin kolları altından çıkarak.
"Ben yine de kayıtlara bir bakayım." dedi Kerem alnıma uzun bir öpücük bırakıp. Yanımızdan ayrılacakken birden bileğini kavradım.
"Kerem?" dedim sorarcasına.
"Evet?"
"Bu akşam.. Bize yemeğe gelir misiniz? Yani sen ve Levent." dedim ani çıkışla. Bu plansız davete hazırlıksız yakalananın yalnızca kendisi olmadığından bihaber bir şekilde 'olur' dedi belli belirsiz.
O arkasına dönüp giderken, Ali de tek kaşını kaldırarak 'nereden çıktı bu' bakışı attı bana. Omzumu silkip onu markete doğru çekiştirmeye başladım. Hiç de engin olmayan yemek yapma yeteneğimi yok sayarak sepete bir şeyler doldurdum. Annemi arayıp, onun talimatlarıyla bir şeyler yapabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU
Storie d'amore"Komik misin?" "Eksiğim." "Masal!" "Kerem?" "Oyun mu oynuyorsun sözlerimle?" "Tutamadıklarınla mı?" "Şunu keser misin?" "Neyi?" "Cümlelerimi ayrıştırıp laf sokmayı." "Üniforman üzerinde değil." "Yani?" "Yani emir komuta bende." ÖNEMLİ: Başlamadan ön...