"Seni tanıdığımız günün ertesi sabahı birlikte kahvaltı yapmıştık. Hatırlıyor musun?" dedi Levent. Onu başımla onayladığımda devam etti.
"O gün sana söylediklerimi hatırlıyor musun peki? 'Bu hayatımın ilk en büyük hatasıydı' demiştim hani.."
"Evet."
"Hayatımın ikinci en büyük hatası; Kerem'den seni unutup hayatına devam etmesini istemekti. Peri henüz bebekti. Biz bazı zamanlar, özellikle senin doğum günlerinde, mutlaka yurda uğrardık. Kerem seni bulamadıkça delirirken; onu sakinleştiren, sorunlarından bir süreliğine de olsa koparmayı başaran tek şey Peri olmuştu. Senin doğum gününde uğradığımız bir günde bulunmuştu, biz de oradaydık. Kerem ona tuhaf bir şekilde bağlandı. Sürekli görmeye gitti, birbirlerine öyle çok alıştılar ki Peri onu babası, Kerem'se kaybettiği Masal'ı bildi kızını. Adını bile o koydu."
Peri'nin hikayesi buydu demek..
"Peri büyüdükçe ayrı kalmak istememeye başladı. Bizimle yaşamayı istese de yapamadık, yanımıza alamadık onu. Görevlerimiz belliydi, biz doğuya aittik, mesleklerimize âşıktık. Her şeyden öte, bir aile olmak gerekiyordu evlatlık işlemleri için. Ben böyle bir durumu hiç düşünmedim. Kerem o zamanlarda Selin'le tanıştı. Onu sevdi mi bilemem. Bana sorarsan, içinde bulunduğu durum için bir kapı olarak gördü.. Selin onu aldattığında da her şey bitti. Elimiz boş, sıfır noktasına geri döndük."
"Yani onu kullandı." dedim şaşkınlıkla.
"Bu kötü bir tabir.. Selin olan biteni biliyordu. Kendisi kabul etti. Ama onun yaptığı hatadan sonra, Kerem Peri'yi almak için evlenme fikirden vazgeçmişti. Ta ki geçen yıla kadar.. İşte burada hayatımın en büyük üçüncü -umarım ki sonuncu- hatasını yaptım."
"Sanırım artık asıl anlatman gerekeni anlatacaksın?" dedim sabırsızca. Alayla güldü bu halime.
"Her şey bir anda öyle karıştı ki, Kerem ne yapacağını bilemedi. Görevi sınır ötesiydi, şehit olacağını düşünüyordu. Eğitimler başladığında kafasında planlar kuruyordu. Seni bulmuştu ama bu sefer de kendinden uzaklaştırmalıydı, bu onu ikilemlere düşürdü. Dengesiz halleri bundandı.. Sonunda en azından onun istediğin gibi bir adam olmadığını düşünürsen-"
"Daha kolay mı vazgeçerdim? Daha mı az acı çekerdim?" dedim öfkeyle. Bu ne saçma bir mantıktı?
"Öyle.. Biz de Ali mevzusunu kullandık."
"Sizi duydum.. Hastanede, odamda konuştuğunuz her şeyi.. Beni asla aranıza alamadınız Levent. Beni korumak adı altında hep dışladınız. Ne pahasına olursa olsun bilmeliydim yaşadığını. Alenen söyleyemesen de bana bir şekilde ima etmeliydin."
"Ben de öldüğünü sandım Masal. Yemin ederim. Kerem seni korumak, senden haber alabilmek için elinden geleni yapmış ve bunun için en azından bir kişiyle paylaşmak konusunda ikna etmiş komutanlarını."
"Ve seni seçmiş. Beni seçecek hali yoktu tabi. Sonuçta yıllardır yokum hayatınızda. Elbette bana değil, sana güvenecekti."
"Alınganlık yapma n'olur. Okların sana dönmesinden, daha fenası sana değmesinden korktu Kerem. Sen farkında değildin belki ama Kerem'in canını yaktığı tüm düşmanlarının gözü en başından beri senin üzerindeydi. Üzülmediğini fark ettikleri an, bir oyun olduğunu anlarlardı. Ben sana nereye kadar yetebilirdim? Kerem.. Kilometrelerce öteden seni nasıl, ne kadar koruyabilirdi?"
"Çözümünüz beni aşamayacağım bir acıyla baş başa bırakmak mı oldu yani? Gerçekten mi Levent? Size acımalı mıyım? Teşekkür mü etmeliyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU
Romantik"Komik misin?" "Eksiğim." "Masal!" "Kerem?" "Oyun mu oynuyorsun sözlerimle?" "Tutamadıklarınla mı?" "Şunu keser misin?" "Neyi?" "Cümlelerimi ayrıştırıp laf sokmayı." "Üniforman üzerinde değil." "Yani?" "Yani emir komuta bende." ÖNEMLİ: Başlamadan ön...