Bölüm 50

32.4K 1.8K 380
                                    

Evliliğimizin üçüncü ayına girmek üzereydik. Peri'yi yuvadan almıştık ve artık düzenli bir hayatımız vardı. İnanmayacaksınız ama Beyazıt Bey'in ısrarları üzerine kafedeki tüm haklarımı Ali'ye devredip Özardıç Hastanesi'nde işe başlamış ve Kerem'i çıldırtmıştım. Yine de mesleğime geri döndüğüm için benim adıma sevinmişti canım kocam.

Ali'm ve Nesrin nihayet kendi evlerine çıkmış ve evlenme kararı almışlardı. Bu arada Levent için Neriman'ı istemeye, tam üç kez gittik.. Başlarda Neriman'ın babası biraz sıkıntı yaşatsa da üçüncü de kabul etmişti şükür.

Yiğit'e gelince.. Kerem'in göreve gittiği bazı zamanlarda kapımıza gelse de sanırım artık bizden bir şey olmayacağını kabullenmişti. Bu gelişlerini Kerem'den gizlemek ne kadar doğruydu bilmiyordum ama söylersem ciddi bir sorun çıkabilirdi. Ve her şey bu kadar güzel giderken bu, isteyeceğim son şey bile olamazdı.

"Masal, Peri'nin tokaları neredeydi?" dedi Kerem.

"Kızımın saçlarından uzak dur Kerem." dedim ciddiyetle. Basit bir saç toplamayı bile beceremeyen bir bordo bereliyle evliydim. Onların, her şeyi mükemmel yapması gerekmez miydi?

"Sen bana beceremediğimi mi söylemek istiyorsun? Güzelim ben ne eğitimlerden geçtim senin haberin var mı? İki tel saçı mı toplayamayacağım?" dedi beni kınarcasına.

"Mümkünse sen sadece o eğitimlerden geç ve bildiğin işi yap sevgilim. Senin topladığın saçları açmak için bir saat uğraştım geçen gün. Zavallı kızım seni üzmemek için sesini bile çıkarmadı." dediğimde Kerem hayal kırıklığıyla Peri'ye döndü.

"Bu doğru mu Peri?"

"Saçlarım biraz karışmış baba."

"Neden söylemedin babaya prensesim. Tarardım ben."

"Ama sen tararken daha çok karışıyor. Hem bugün açık bırakmak istiyorum ben saçlarımı."

"Hayır efendim o saçlar toplanacak." dedi Kerem.

"Ya niyeymiş? Kreşteki bütün kızların saçları açık."

"İyi ya işte, sen farklı ol."

"Ama baba o zaman Alp saçlarımı sevemiyor." Ah Peri.. Yasaklı cümleler bunlar. Konuşmuştuk..

"Biliyorum güzel kızım, o yüzden her gün topluyorum ya zaten? Hem belki de o karıştırıyor saçlarını? Hemen babayı suçlamayın!"

"Hiçte bile Alp'in elleri yumuşacık." dedi Peri hızla karşı çıkarak.

"Peri!" dedi Kerem öfkeyle. Sinir kat sayısı artarken olayın daha da alevlenmemesi için araya girmem gerekiyordu. Bu konuşma biraz daha uzadığı takdirde Peri'nin kreş değiştirmesi an meselesi olurdu.

"Hadi bakalım, sabah sabah bu kadar şamata yeter. Biz işimize, Peri de okuluna geç kalmasın." dedim kızımın elinden tutarak.

"O saçlar toplanmadan hiçbir yere gidemez." dedi Kerem ciddi ciddi.

"Başladın yine emirler yağdırmaya. Oylamaya sunuyorum."

"Ben bu oylama işini sevmiyorum. Siz kadın dayanışması yapıyorsunuz. Hiçbir zaman benim isteklerim gerçekleşmiyor."

"Kerem çocuk musun Allah aşkına?" dedim şaşkınlıkla.

"Evet baba, çocuk musun sen?" diye onayladı beni Peri.

Kerem 'ya sabır' deyip odadan çıkarken biz de kazanmış olmanın verdiği sevinçle birbirimize sarıldık.

Nihayet evden çıktığımızda onlar baba kız önden gitmişti. Ben de Peri'nin çantasını son kez kontrol edip kapıyı kilitledim. O sırada dönen başımla bir yere tutunma ihtiyacı duydum. Midem bir anda ağzıma gelirken öğürme isteğimi geri çevirmek için elimi, hızla ağzıma kapattım.

DOĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin