Eve geleli bir haftadan fazla olmuştu sanırım. Bilmiyorum. Ne zamanı, ne günleri tutamıyordum hafızamda.. Bıraksalar ömrümce uyurdum bu yatakta. Keşke bıraksalardı..
Kerem'in yüzüne bakamıyordum. Kendi yüzüme bile bakamıyordum. Ufak tefek birkaç ihtiyacım dışında çıkmıyordum yataktan. Yemek yemek, konuşmak, gülümsemek yeteneklerim arasından silinmiş gibiydi. Bu ben değildim. Bu bensizliğimdi.
"Masal.. Konuş artık bizimle n'olur güzelim.." dedi Kerem yanıma oturup saçlarımı okşarken.
"Peri'yi getirsek düzelir belki Kerem. Bir deneseydik." dedi Ali.
"Peri onu bu halde görsün istemiyorum Ali."
"Ne yapacağız peki? Hiçbirimizle konuşmuyor, hareket etmiyor, gösterdiği tek yaşam belirtisi ağlamak. Hiçbir şey olmasa bile açlıktan ölecek. Bana kalırsa uyumuyor bile, uyuduğunu düşündüğümüz her an aslında açlıktan bayılıyor." dedi Ali stresle.
Öyle miydi? Olabilirdi.. Önemli de değildi zaten. Artık korumam gereken bir can yoktu içimde. Dönüşmeyi asla istemediğim o kişi olmuştum ben.
"Tamam ama ya onu gördüğünde daha kötü olursa?" dedi Kerem kafası karışmış gibi.
"Bundan daha kötüsü olmaz, inan bana." dedi Ali elini Kerem'in omzuna atıp sıkarak.
Gözlerimi kapatıp bir kez daha anlamsız suları akıttım yüreğimden yastığıma. Benim için uğraşsınlar istemiyordum artık. Neden çabalıyorlardı?
"Anne?" dedi tiz bir ses.. Ve onun sesiyle; açılmayı bir borç bildi sanki gözlerim.
Hüzünlü maviler, sulanmaktan mı yoksa içimdeki karanlıktan mı solmaya yüz tuttuğu bilinmeyen çimenlerime çarptığında, kalbimin dudağı yukarı kıvrılır gibi olmuştu. Neydi adı? Tebessüm mü?
"Seni çok özledim." dedi Peri buruk bir gülüşle. Ağlayacak mıydı? Lütfen ağlamasındı..
"Ben de yanında yatabilir miyim?" dedi bu kez de. 'Olmaz' desem o da gider miydi? O da giderse benden geriye ne kalırdı?
Üzerimdeki örtüyü kaldırıp içine girmesini bekledim. Yanıma yattığında güzel, sarı saçları yastığıma bir güneş gibi doğdu. Bir elini başının altına koyup diğerini benim yanağıma yasladı.
Kerem de Peri'nin yanına yatıp dirseğini yatağa yaslayarak bizi izlemeye başladı. Bir süre böyle kaldıktan sonra Peri elini çekti. Bu hareketiyle buz tutmuştu sanki boşluğa düşen yanağım. Ta ki o el, usulca kalbimin üzerine konup her zerremi ısıtana dek..
"Ben hâlâ buradayım, değil mi anne?" diye sordu umutla gözlerime bakarak.
"Bir gün yine bir kardeşim olursa, söz veriyorum burayı onunla paylaşacağım. Ama n'olur o gittiği için beni de gönderme buradan." dedi acı içinde.
Gözlerim şaşkınlık ve acıyla ardına kadar açılmıştı. Tükenmeye başladığını düşündüğüm gözyaşlarım beni şaşırtarak yeniden akmaya başladı. Kerem, Peri'nin minik elini tutup öptü.
"Peri, hadi meleğim anneyi daha fazla yormayalım." dedi yumuşacık bir sesle.
Elimi kaldırıp Kerem'in elinin üzerine koyduğumda öylece kaldı. Günlerdir ilk kez birbirine değen gözlerimiz heyecanlanmıştı sanki. Kalbimin yeniden çarptığını hissettiğim bir andı bu an. Onlara mutluluğu bahşetmek için ağzımdan birkaç kelime dökülmesi yetecekti ve ben, onlara bu mutluluğu yaşatmak istiyordum.
"Gitmesin." diyebildim sadece. Kerem mutlulukla başını sallarken gözlerini bir an gözlerimden ayırıp birleşen ellerimize baktıktan sonra yeniden gözlerime dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU
Romance"Komik misin?" "Eksiğim." "Masal!" "Kerem?" "Oyun mu oynuyorsun sözlerimle?" "Tutamadıklarınla mı?" "Şunu keser misin?" "Neyi?" "Cümlelerimi ayrıştırıp laf sokmayı." "Üniforman üzerinde değil." "Yani?" "Yani emir komuta bende." ÖNEMLİ: Başlamadan ön...