Bölüm 35

33.3K 1.8K 186
                                        

Çenemde hissettiğim parmaklarla, açmaya korktuğum gözlerimi araladım. Kerem önüme geçmiş tuhaf bir şekilde bakıyordu bana.

"O akşam seni o otelde gördüğümde-"

"Hayır Masal.. Hayır bu olmadı." dedi, cümlemi tamamlamama izin vermeden.

"Nasıl oldu? Yani nasıl? Zorla mı öptü seni?" diye ekledi sonra umut dolu gözlerini, çok sevdiği çimenlerime dikerken.

"Hayır Kerem." dedim devam etmesine izin vermeden yüzümdeki elini kavrayarak.

"Ne demek hayır? Sen de mi istedin?"

"Hayır.. Hayır tabi ki ama bir anda oldu. Ben o akşam çok kötüydüm ve Yiğit beni teselli niyetindeydi."

"Onun tesellisini de niyetini de s*kerim!"

"Kerem.." dedim, ürkek ellerimle yüzünü okşayarak.

"Yalnızca bilmen gerektiğini düşündüm. Çünkü sen böyle bir şey yaşamış olsaydın ben bunu bilmek isterdim. Benden gizleme isterdim. Yiğit yaptığı saçmalığın farkındaydı ve benden bunun için özür diledi ama onu buna iten biraz da ben oldum. Ben sebep oldum." diye ekledim beklemeden.

"Masal sen kurduğun cümlelerin farkında mısın? Bana resmen Yiğit'in seni öptüğünü ve bundan rahatsızlık duymadığını söylüyorsun!"

"Böyle bir şey söylemiyorum! Ben sadece-"

"Sen sadece yaşadığınız bu saçmalığı benim gözümde meşrulaştırmaya, o iti bana karşı korumaya çalışıyorsun. Neden?"

"Çünkü ona değer veriyorum!"

Hiddetli çıkışımla, Kerem hiçbir şey söylemeden ayağa kalkıp yatağına oturdu. Sert çıktığımı düşünerek adım atan bendim bu kez. Yaklaşıp önünde durdum ama yüzüme bakmıyordu. Gözleri duvara sabitlenmişti. Hiçbir şey söylemedi. Gözlerini bile kırpmadan ileriye bakmaya devam etti.

"Kerem?" dedim hüzünle alnımı alnına yaslayıp. Sonra yanağına bir öpücük kondurdum. Kıpırdamıyordu. Tek söz etmiyordu. Birden bire ellerimi tutup yüzünden ayırdı ve yatağına uzanıp bana sırtını döndü. Ne yapacağımı bilemez bir halde, orada öylece kalakaldım.

Kendimi biraz olsun toparladığımda, yatağa oturup ayakkabılarımı çıkardıktan sonra yanına uzandım. Kolumu beline doladım ve başımı sırtına yasladım. Yine hiçbir şey söylemedi. Hareket dahi etmedi.

"Kerem.." dedim bir kez daha.

"Bana biraz izin ver." dedi belli belirsiz çıkan, tekdüze sesiyle.. Doladığım kollarımı usulca çözüp kalktım yanından. Ayakkabılarımı giyip çantamı aldım ve hiçbir şey söylemeden çıktım odasından.

İkimizin de hataları olmuştu. Hangimizin ki daha büyük yarışına girmeyecektim elbette ama benim affettiğim onlarca şeyin yanında hiçbir şeydi bu. Kerem'in ihtiyacı olan düşünmekti, biliyordum.. Aşılan onca zorluğun ardından, düzlükten önceki son yokuşta takılıp kalmamıza izin vermezdi.

Eve geldiğimde kapıyı açacakken Nesrin'le Ali'nin tartıştığını duydum. Konuşmaları anlaşılmasa da, bağırışlarını duymamak imkânsızdı. Bir süre bahçede oturup yatışmalarını bekledikten sonra, tedbiri elden bırakmayarak anahtarla girmek yerine zili çaldım.

"Hoş geldin Masal, ben de çıkıyordum." dedi Ali.

"Nereye bu saatte?" dedim şaşkınca.

"Bırak gitsin! Çok bile kaldı!" dedi Nesrin hiddetle.

"Nesrin!

"Ne var? Ne? Git, gelme bu gece eve. Al bak bunlar da kafenin anahtarları, sandalyeleri birleştirir krallar gibi uyursun!" dedi Nesrin anahtarları Ali'nin eline tutuşturarak.

DOĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin