Bölüm 44

29.5K 1.8K 133
                                    

"Hadi! Hadi kalkın! Anne sürpriz! Seni dedemden istemeye gidiyoruz! Yaşasın!" diye heyecanla bağırdı Peri. Bir benim, bir de babasının üzerinde zıplayıp dururken gözlerimi güçlükle açtım. Kerem, Peri'yi yakalayıp yanağına bir öpücük kondurarak yere bıraktı.

"Koş yüzünü yıka, sonra da mutfağa." dedi bir de.

"Emredersin babacığım!" dedi Peri asker selamı vererek. Sonra da koşarak odadan çıktı.

"Kızımız asker olmuş." dedim ayılmaya çalışarak.

"Baba mesleği, tabi olur." dedi Kerem büyük bir gururla.

"Belki annesi gibi doktor olmak isteyecek, nereden biliyorsun?" dedim oturur pozisyona geçip kollarımı göğsümde bağlarken.

"Annesi bile doktor olmak istemezken kızımız nasıl istesin?" dedi haklı olarak.

Yıllarımı, gençliğimi verdiğim mesleğimi bir kenara savurmak kolay gelmişti oysa bana.. Bıraktığımda da rahatladığımı düşünmüştüm üstelik.. Özgürleştiğimi hissetmiştim..

"İstiyorumdur belki.." dedim başımı öne eğip, gözlerimi ellerime sabitleyerek. Bu kararsızlık beni mahvediyordu.

"Öyleyse geri dön." dedi Kerem omuz silkip. Rahat tavırlarla kalkıp üzerini değiştirirken ben de kalkıp yüzümü yıkadım ve Peri'nin yanına gittim.

"Anne, zeytine yetişemedim ama ekmeği çıkarabildim bak." dedi masayı işaret ederek.

"Aferin benim kızıma." dedim ve gülümseyip buzdolabını açacakken gözlerim masaya takıldı. Peri çatalları ve ekmeği koymuştu yalnızca. Tabak ve bardaklarda vardı ama bilin bakalım nasıldı?

Oyuncak..

"Peri'm bunlar senin oyuncakların değil mi?" dedim eğilip yüzünü okşarken.

"Evet anneciğim ama bir defalık kullanabiliriz bence, ne dersin? Şey benim boyum küçük ya, sahicilerine yetişemedim. Babam da sandalyeye çıkınca kızıyor bana." dedi tatlı tatlı. Ben gülüşüme engel olamazken, Kerem de mutfağa girdi.

"Ne bu neşe sabah sabah?" dedi alnıma bir öpücük kondururken.

"Bana yok mu baba?" dedi Peri yanağını gösterip.

"Bu güzel kahvaltıyı kim hazırladıysa en çok öpücük ona." dedi Kerem.

"Annemle ikimiz hazırladık, ikimizi de en çok öpsen olmaz mı?" dedi dudaklarını büzerek. Sonra bana dönüp göz kırpmaya çalıştığında masmavi gözlerinden öpmek istedim onu.. Kızımı..

Evet belki o bebekken, geceleri uyanıp üzerini örtememiştim. Karnı acıktığında emzirmemiştim belki.. Ya da ilk adımlarını bana doğru atmamıştı. Ama ben bir anneydim. Hem de kızının yolunu çok iyi bilen bir anne.

Bir insanın anne olması için bebeğini dokuz ay karnında taşıması gerekmezdi.. Peri bana 'anne' dediğinde anne olmuştum ben. Acaba ilk kez bana mı söylemişti? Umarım öyledir.. Çünkü ben ilk kez bir balığa söylemiştim bu kelimeyi.. Ve ne kadar mutlu görünse de paramparçaydı küçük Masal bunu yaparken.. Kızım parçalansın istemezdim asla. Buna izin vermezdim.

Kahvaltımızı ettikten sonra vakit kaybetmeden havaalanına doğru yola çıkmıştık. Ali ve Nesrin bizimle orada buluştu. Peri'nin neşesiyle yolculuğumuz öyle çabuk geçmişti ki ne olduğunu anlayamadan kendimizi bizim evde bulduk.

Kapıyı açan gözü yaşlı anneme sarılırken, yanımızda duran babam dayanamayıp beni kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Bu evden en son ne zaman ve nasıl ayrıldığımı hatırlamak, sanırım hiçbirimize iyi gelmemişti.

DOĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin