Yoğun bakım kapısının önünde kök salıp meyve vermeme ramak kala Kerem'i odaya aldılar. Ruh hastası annesi bize bir hafta boyunca eziyet ederek her gün sadece birimizin yanına girmesine izin vermişti. Farah sağ olsun nöbete kaldığı zamanlarda yine beni gizlice yanına almıştı da, sinirlerim biraz olsun yatışmıştı.
Duyduklarımı kimseye anlatamamıştım. İlk olarak Farah'la konuşmayı planlıyordum, zira Yasemin Hanım'ın karşısına geçip hesap sormak gibi bir hata yaparsam sinirlerime daha fazla hâkim olamayabilirdim. Kerem'in de biraz toparlanmaya ihtiyacı vardı.
"Bugün senin sıran." dedi Levent gülümseyerek.
"Sen gir bugün, benim önemli bir işim var." dediğimde kaşları çatıldı.
"Ne çeviriyorsun sen?" dedi şüpheyle.
"Anlatırım sonra, hadi gir içeri. Zaten süremiz kısıtlı.."
Farah içeriden çıkıp gülümseyerek yanımızdan geçerken, Levent de içeriye girdi. Koşarak Farah'ın peşinden gittim. Tedavi odasına girdiğinde arkasından girip kapıyı kapattım.
"Masal Hanım, ne yapıyorsunuz?" dedi şaşkınlıkla.
"Konuşmamız gerek Farah."
"Ne konuda? Kerem Bey gayet iyi, biliyorsunuz."
"Ağabeyine 'bey' diye hitap etmek seni üzmüyor mu?" dedim kollarımı göğsümde kavuştururken.
Şaşkınlığı hüzne dönüşürken, gözünden bir damla yaş süzüldü. Titreyen ellerini sabitlemek için birbirine bastırdı. Korkuyordu.. Neden korkuyordu?
"Ne dediğinizi anlayamadım?" diye bir yalan savurdu beceriksizce.
"Çok iyi anladığını ikimiz de biliyoruz. Şimdi bana bazı cevaplar vermeni istiyorum."
"Ben.. Gitmeliyim, hastalara bakmam gerek." dediğinde, yüzüme bakmadan yanımdan geçmeye çalışırken bileğini kavradım. Üzüldüğünü görebiliyordum. Korkusunun sebebi de muhtemelen ruh hastası annesiydi. Ama benim, birtakım cevaplara ihtiyacım vardı. Kerem için..
"Aramızda kalacak, söz veriyorum." dedim onu rahatlatmaya çalışarak.
"Hiçbir şeyin aramızda kalacağı yok!" diye bağırdı birden bire.
"Söz veriyorum dedim Farah. Annen asla bilmeyecek." dedim ama alayla gülerek bileğini elimden kurtardı.
"O her şeyi bilir! Burada olması an meselesidir inan bana. Seni gerçekten gizlice mi alıyorum sanıyorsun abimin yanına? Hepsinden haberdar, bu hastanede ondan habersiz kuş uçmaz!"
Ağzımı açacakken kapı hiddetle aralandı ve Yasemin Hanım oldukça büyük bir öfke dalgasıyla içeri girdi. İşte şimdi Farah'ın gözlerinde büyük bir kararsızlık ve korku vardı.
"Neler oluyor burada?"
"Siz söyleyin Yasemin Hanım, neler oluyor?" dedim gözlerimi korkusuzca yüzüne dikerek.
"Hemşire Hanım bizi yalnız bırakın." dedi Yasemin Hanım, gözlerini benim üzerimden çekmeden.
"Anne-"
"Farah dışarı dedim! Seninle sonra görüşeceğiz!"
Harika, yine kızı zorda bırakmıştım. Oysa tek amacım gerçeği öğrenmekti, onun da acı çektiğini görebiliyordum. Kerem'e nasıl özlemle baktığına defalarca şahit olmuştum. Bir kez olsun sarılamadığı, abi diyemediği, hep uzak kalmak zorunda olduğu bir abisi vardı.. Gözyaşlarını elinin tersiyle silerken nefret dolu gözlerle annesine bakıp odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU
Romance"Komik misin?" "Eksiğim." "Masal!" "Kerem?" "Oyun mu oynuyorsun sözlerimle?" "Tutamadıklarınla mı?" "Şunu keser misin?" "Neyi?" "Cümlelerimi ayrıştırıp laf sokmayı." "Üniforman üzerinde değil." "Yani?" "Yani emir komuta bende." ÖNEMLİ: Başlamadan ön...