Bölüm 25

34.7K 1.9K 400
                                        

"Yiğit benim için çok değerli." dedim birden. Bunu neden yapmıştım bilmiyorum. Sanırım biraz olsun mutlu etmek istemiştim onu.

"Eşim yakıştırdığı bir çift görünce böyle düşünmeden konuşuveriyor işte. Bu arada beyler bizi tanıştırmadı ama ben Sedef." dedi kadın. Samimiyetle gülümseyen gözlerine bakıp uzattığı elini sıktım.

"Ben de Masal, memnun oldum." dedim.

Ardından keyifli bir sohbet eşliğinde yemeklerimizi yedik. Konu işe gelince sıkılmaya başlamıştım. Tuvalete kaçmak için 'izninizle' diyerek ayaklandım.

Bir garsonun yönlendirmesiyle gideceğim yeri bulduğumda, aynanın karşısına geçip biraz oyalandım. Uzun zamandır bir yerlere gitmemiştim ve bu yüzden olsa gerek biraz gerilmiştim. Yüzüme biraz su çarpıp kendime geldikten sonra lavabodan çıkmamla birine çarpmam bir oldu.

"Af edersiniz, ben görmedim." dedim bakışlarımı yukarı çevirip çarptığım kişiyi görmeye çalışarak.

Ve sonra durdu zaman. Gözlerim, karşısında gördüğü bal rengi gözleri reddediyordu.. Çantamı elimden düşürdüğümde, telaşla yere çömeldim.

"Gerçek değil, gerçek değil Masal hemen masana dön." dedim kendi kendime.

Hızla çantamı kapıp, bilmediğim bir alana yöneldim. Yine birini ona benzetmiştim ve bu artık akıl almaz bir hâl almaya başlamıştı. Arkama bile bakmadan koridorda yürümeye başladım.

"Masal."  dedi adam.

Telefonumu çıkarıp rehberde Yiğit'i bulmaya çalışırken on bir ay sonra adımı onun sesinden duymanın şokunu yaşıyordum. Onu gördüğüm oluyordu ama bu, uzaktan gördüğüm herhangi birini ona benzetmekten öteye gitmemişti asla. Bu kadar yakınımda görmek.. Üstelik sesini duymak..

Arkamı dönüp bana yaklaşan bal gözlere bakarken telefonu bıraktım. Elimi ürkekçe karşımdaki hayalete uzatacakken anlık bir cesaretsizlikle geri adımladım ve elbisemi yok sayarak dizlerimi karnıma çekip ellerimle kulaklarımı kapattım.

"Deliriyorum. Deliriyorum." dedim hızlanan nefesimi dizginlemeye çalışarak.

Bana iyice yaklaşan Kerem'in hayalinden korkmaya başladığım sırada bir görevli gördüm ve şaşkın bakışlarını yok sayarak, hızla doğrulup kendimden beklemediğim bir şekilde yakasına yapıştım.

"Çıkar beni buradan." dedim yalvarırcasına.

"Beyefendi sizi rahatsız mı ediyor?" dedi ciddi bir sesle. Ve şimdi şaşırma sırası bendeydi.

"Se- Sen.. Sen onu görüyor musun?" dedim kekeleyerek. Delirmişim gibi bakan gözlere hak vermemek elde değildi. Kesinlikle delirmiştim.

"Masal.. Benim.." dedi aynı ses. Hayır, gerçek değildi. Zihnim benimle bir oyun oynuyordu.

"Yiğit'e çağır. Masa yirmi sekiz. Yiğit Demircioğlu." dedim görevliyi, bir an evvel gitmesi için iterek. Sonra ardımdaki adama bir kez daha baktım. Özlediğim bal rengi gözler yine bana bakıyordu. Her şeyiyle canlı kanlı karşımdaymış gibi.. Sanki uzansam dokunabilecekmişim gibi..

"Hayır Masal. Gördüğün hayallerden biri yalnızca. Birazdan uyanacaksın. Ne dedi Yiğit? Ne demişti hatırla! Kapat gözlerini ve say." diye söylendikten sonra bana uzanan ellere inat geri geri gittim ve gözlerimi kapattım.

"Bir.. İki.. Üç.. Kes ağlamayı Masal! Gözlerini açacaksın ve masana döneceksin. Yiğit şimdi gelecek ve alacak seni. Kes ağlamayı ve say." dedim bağırarak. Saymak hep bu kadar zor muydu?

"Dört, beş, altı, yedi.." dedim ve gözlerimi aralayıp karşımdaki adama baktım. Kahretsin neden hâlâ buradaydı? Neden açıyordum gözlerimi!

DOĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin