Çalan kapının ardında kim olduğunu bilmediğim bir adam benim için başlı başına bir korku sebebiyken, telefonumun titreyişlerinin duyulmaması için içten içe dualar ediyordum. Daha önce hiç görmediğim bu yüz, nedense bana yabancı gelmiyordu ama kapıyı açmam söz konusu bile olamazdı.
Kapının deliğinden bakmayı bırakıp arka odaya geçerken parmak uçlarımda yürüyordum. Telefonu alıp aramayı yanıtladım ve fısıltıyla konuşmaya başladım.
"Ali?"
"Masal? Sesin mi kısıldı senin?"
"Hayır, kapıda bir yabancı var. Evde değilmişim gibi davranıyorum." dedim duymasını umarak. Ben bile kendimi zor duyuyordum çünkü..
"Ne? Kapıda ne var? Seni anlamıyorum." dedi benim aksime, son derece yüksek bir sesle.
"Yabancı. Ya-ban-cı." dedim biraz daha yüksek bir tonla.
"Masal neler oluyor, anlamadım?" dedi Ali yine. Oflayarak telefonu kapatıp ona bir mesaj yazdım.
Hemen polisi aramamı isteyince bir an tereddüt etsem de, başka çarem yoktu. Adam ısrarla kapıyı çalıyordu. Sanki evde olduğumdan emin gibiydi..
Polisin numarasını tuşlamışken, telefonum yeniden çaldığında, bu kez arayan Bahri'ydi. Onun da Ali gibi beni duymayacağını düşünerek aramasını yanıtsız bıraktım ve ona durumu anlatan kısa bir mesaj yazıp polisi aradım.
Yaklaşık on dakika sonra polislerin gelişini gözlemek için dikildiğim pencereden; Bahri ve Levent Bey'in evime doğru yürüdüğünü gördüm. Sanırım Bahri mesajı aldığında hastanedeydi. Bunun başkaca bir açıklaması olamazdı, değil mi?
Onların apartmana girişlerini gördükten sonra kapı bir kez daha çalınca koşarak gidip kapıyı açtım. Ama karşımda sadece Bahri vardı.
"Masal bacım, nasılsın?" dedi gülümseyerek.
"İ- iyiyim de.. Adam nerede? Levent Bey nerede?"
"Sen onu düşünme hele, adam gitti. Haydi hazırlan, komutanım seni çok merak etti."
"Adam nasıl gitti Bahri? Sabahtan beri kapımdaydı. Polisleri aradım, birazdan burada olurlar. Kerem nasıl öğrendi?"
"Yahu sen de ne çok soru soruyorsun. Biz hallettik polisleri sen hazırlan hele."
"Nasıl sormayayım? Adamın biri sabahtan beri kapımda. Ben seni arıyorum sen Levent Bey'le geliyorsun, kapıyı bir açıyorum ikisi de yok olmuş."
"Bacım Allah'ın aşkına haydi hazırlan da çıkalım."
Anlaşılan Bahri'nin ağzından laf alamayacaktım. Onu içeri davet ettikten sonra odama geçip hızla giyindim. Hastaneye kadar tek kelime konuşmadık ve bu daha fazla canımı sıkmaya başlamıştı.
Son birkaç gündür kök saldığım hastaneye vardığımızda ilk önce Levent Bey'in odasına gittik ama oda boştu. Kerem'in odasına doğru yürümeye başladığımda, Bahri de oflaya oflaya beni takip ediyordu.
Kapının önüne geldiğimde içeride kısık sesle tartışan adamları duyabiliyordum. Konuşmaya yeltenen Bahri'yi susturarak içerideki konuşmaya kulak misafiri olmaya çalıştım. Etik değildi biliyordum ama biraz önce adımın geçtiğinden son derece emindim.
"Onun olup olmadığını bilemeyiz çocuklar. Bir ailesi var diyorsunuz isimlerini biliyor musunuz?" dedi bir adam.
"Evet ama gözleri değişir mi bir insanın müdürüm? Ben tanımaz mıyım Masal'ı? Başta yalnızca şüpheydi ama zamanla şekillenmeye başladı her şey. Şimdilik sadece soyadının Altınay olduğunu biliyorum. Henüz kapsamlı bir araştırma yapamadım. Buradan bir şey çıkar mı?" dedi Kerem.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU
Romansa"Komik misin?" "Eksiğim." "Masal!" "Kerem?" "Oyun mu oynuyorsun sözlerimle?" "Tutamadıklarınla mı?" "Şunu keser misin?" "Neyi?" "Cümlelerimi ayrıştırıp laf sokmayı." "Üniforman üzerinde değil." "Yani?" "Yani emir komuta bende." ÖNEMLİ: Başlamadan ön...