"İyi misin?" dedi Yiğit otelin önünde durduğumuzda.
"Bir anlaşma yapalım mı Yiğit?"
"Ne konuda?"
"Bana acır gibi bakmayacağın konusunda."
"Sana acır gibi bakmıyorum. Aksine gördüğüm en güçlü kadınsın sen Masal. Yani en azından bayılana kadar öyleydin." dedi muzipçe gülümseyerek.
Arabadan inip otele girdiğimde resepsiyona gelir gelmez ne yaptığımı sorguladım. Her şeyim evdeydi. Cüzdanım dahil.. Ben içeriye girdiğim hızla dışarıya çıkarken Yiğit arabayı valeye teslim ediyordu.
"Yiğit, senden bir şey isteyebilir miyim?"
"Tabi, içeride konuşalım burası çok soğuk ve montumu bir güzele kaptırdım." dedi ve kulağıma eğilip haylaz bir çocuk edasıyla fısıldayarak devam etti.
"Aramızda kalsın, bir de kendi montuymuş gibi sıkı sıkı sarılıyor."
Gülümsemem büyürken omzuna ufak ve alaylı bir yumruk geçirdim. Montu verecek değildim. Üşüyordum yahu!
"Koskoca Yiğit Demircioğlu kendine bir mont aldıramıyor mu? Bak, alamıyor mu bile demiyorum farkındaysan. Aldıramıyor mu?"
"Bak sen laf cambazına? Hadi geçelim içeri, gerçekten üşüdüm." dedi otele doğru bir adım atarken.
"Yok, ben geçemem."
"Niyeymiş?"
"Ya sen bizim eve gidip cüzdanımı ve telefonumu alabilir misin? Başka hiçbir şey istemeyeceğim söz." dedim biraz çekinerek.
"Sorun para mı yani Masal?"
"Hayır, kimliğim de yanımda değil."
"Buluruz bir yolunu gel hadi." dedi elini omzuma koyarak.
"Bunu neden yapıyorsun?" dedim gözlerinin içine bakarak.
"Sen donmam için çabalıyorsun, anladım! Üşüdüm diyorum. Soğuk diyorum. İçeri diyorum." dedi soruma bir yanıt vermeden.
Ağır adımlarla içeriye yürürken resepsiyondakilerin kimliksiz birini kabul etmemesi üzerine Yiğit'in adamlarından biri bizim eve gidip çantamı aldı.
Kayıt işlerini hallettikten sonra yan yana olan odalarımıza yerleştik. Kendime bir duş armağan etmek bu gece verdiğim en doğru karardı sanırım.
Sıkılan ruhumu dinlendirmek adına balkona çıktığımda elimi demirlere yaslayarak başımı geriye attım ve gökyüzünü gözlerime çektim.
"Her şey geçecek Masal. Her şey düzelecek ve sen çok mutlu olacaksın. Ait olduğun yeri de ait olduğun kimliğini de bulacaksın." diye mırıldandım kendi kendime.
"Birlikte bulalım ister misin?" dedi bir ses. Başımı çevirdiğimde yan balkondaki yeşil gözlerle buluştum. Elinde gitarıyla bana doğru bakıyordu.
"Gitar mı çalacaksın?" dedim şaşkınca.
"Ben çalacağım, sen de söyleyeceksin. Anlaştık mı?" dedi kırk yıllık dostmuşuz ve sesimin güzelliğinden eminmiş gibi.
"İnsanlar rahatsız olmaz mı?" dedim aşağıdaki balkonlara bir göz atarak. Yarım bir gülüşle bana bakıp sandalyesine kuruldu ve gitarını dizine yasladı.
"Eşlik edecek misin etmeyecek misin?" dedi ısrarla.
"Etmeli miyim?" dedim gülümseyerek.
O da gülüp şarkıya başladığında sessizce dinlemekle yetindim. Sanki söyledikçe içimde bir şeyler yerli yerine oturuyordu. Yiğit'in şarkıyı söylerken gözlerini kapattığını gördüğümde bir kez daha gülümsedim. Sesi öyle güzeldi ki beni içinde bulunduğum karanlıklardan kurtarıyordu sanki..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU
Romance"Komik misin?" "Eksiğim." "Masal!" "Kerem?" "Oyun mu oynuyorsun sözlerimle?" "Tutamadıklarınla mı?" "Şunu keser misin?" "Neyi?" "Cümlelerimi ayrıştırıp laf sokmayı." "Üniforman üzerinde değil." "Yani?" "Yani emir komuta bende." ÖNEMLİ: Başlamadan ön...