Bölüm 10

63.6K 2.9K 715
                                        

"Kerem, bu kadın yüzünden mi dönmüyorsun bana?" diye tam anlamıyla cırlayan bir kadın sesiyle uyandım.

"Selin sus diyorum. Çık git artık! Görmek istemiyorum seni." dedi Kerem'in boğuk sesi.

"Şuna bak bir de yapışmış koala gibi. Nerede hasta-doktor ilişkisi? Bu ne rezalet, şikâyet edeceğim bu kadını!"

Kulağa tanıdık gelen tiz sesin haykırışlarıyla açılan gözlerimi, bir an için nerede olduğunu kavramaya çalışan aklımla baş başa bırakmaya çalıştım.

Kerem, yatağın kenarına sıkışmış bedenimi düşmemesi için koluyla sıkıca sararken; ben de aynı şekilde ona tutunmuştum. Durumu kavrayınca hızla kalkıp toparlanmaya çalıştım.

"Doktor değil misin sen? Ne işin var sevgilimin koynunda?" dedi Selin Hanımlar. Derin bir iç çekerek saçlarımı düzelttim. Bu kadına açıklama yapma zorunluğu hissetmiyordum.

"Sana diyorum hey!" dedi öfkeyle omzumu iterken. Ona ters bir bakış atıp hiçbir şey söylemeden odadan çıktım. Gerçekten, özellikle şu sıralar, bu kadına ayırabileceğim bir saniyem bile yoktu.

Hastaneden çıkıp eve geçerken kendimi çok bitkin hissediyordum. Apartmanın önüne geldiğimde gördüğüm tanıdık yüz, içimin biraz olsun rahatlamasını sağlarken koşarak kollarımı ona doladım.

"Ali'm." dedim karmakarışık duygularımla.

"Hop, kızım dur düşüreceksin beni!" dedi gülümserken.

"Neden geldin?"

"O nasıl soru? Gideyim istersen?" dedi Ali kollarını indirirken. Ama beni bırakmasına izin vermeyip onu kendime çekerek ona daha sıkı sarıldım.

"Sakın." dedim bir telaşla. Bu aralar görmek istediğim tek yüz onunkiydi. Sardığım kollarımı nazikçe indirip yüzümü elleri arasına almaya çalıştığında başımı önüme eğdim.

"Bakayım o güzel yüzüne." dedi yüzümü avuçlayarak.

"İyi değilim Ali."

"Öyleyse izin ver iyi edeyim seni."

Başımı kaldırmadığımda, saçlarımı okşayıp beni göğsüne bastırdı. Her şeyi bildiğinden adım kadar emindim. Yoksa çoktan sorguya başlamış olurdu. Üstelik başka türlü hiçbir kuvvet onu Kıbrıs sınırlarından çıkaramazdı..

Nihayet eve geçtiğimizde, uzun uzun konuştuk. Gecenin sonunda tüm yaşadıklarımı anlatmıştım ona. Sabırla beni dinledikten sonra; babamla konuştuklarını anlattı. Çok kötü durumda olduklarını ve buraya gelmeyi düşündüklerini söylediğinde yüreğim telaşa kapılmıştı. Onlarla karşılaşmaya hazır mıydım? Onları affetmeye hazır mıydım?

Dertleşmemiz bittiğinde odama geçtim. Başımı yastığa koyduğumda gözlerimi sımsıkı kapatıp Ali'nin duymaması için elimden geldiğince sessiz olmaya çalışarak ağladım.

Geçmişi hatırlamak için üstün bir çaba sarf ediyordum. İlk altı yılım nasıl geçmişti benim? Kim bilir ne çok şey yaşamıştım? Peki neden hatırlamıyordum yaşadıklarımı? Altı yaş çok da küçük bir yaş sayılmazdı ve böylesi travmatik bir durumu anımsamalıydım..

"Kendine bunu yapma n'olursun.." dedi Ali.. Kapının önünde çaresizce bana baktığını gördüğümde, yerimde doğruldum. Gelip yanıma oturduğunda, başımı omzuna yaslayıp kendimi tutmayı bıraktım.

"Masal'ım, seni hiç bu kadar kötü görmemiştim." dedi dinmeyen çaresizliğiyle.

"Çünkü hiç bu kadar kötü hissetmemiştim." diyebildim güçlükle. Ali şakağıma küçük bir öpücük kondurdu.

DOĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin