Bölüm 3

66K 3.7K 506
                                    

"Biraz.. Yürümek ister misiniz?" dedi Kerem, keki nöbetçi askere verdikten sonra eliyle ileriyi işaret ederek.

Onu başımla onayladığımda birlikte sohbet ederek yürümeye başladık. Nasıl olduysa, gecenin bir vakti; kendimizi bir kafede kahve içerken bulmuştuk.

Neden bilmiyorum ama bana sürekli ailemle ilgili sorular soruyordu. Beni tanımaya mı çalışıyordu, benden şüphe mi ediyordu, yoksa yalnızca mesleki bir deformasyonun eseri miydi bu sorgu?

"Babanız polis demek.."

"Evet."

"Anneniz?"

"Sorguya mı çekiliyorum komutanım?" dedim gülümseyerek.

"Hayır. Hayır tabi ki.. Sadece sizi tanımak istedim." dediğinde gülümsemem büyüdü.

"Biraz da ben sizi tanısam?"

"Adımdan fazlası yok ne yazık ki."

"Gizlilik esastır diyorsunuz yani."

"Gizleyecek bir hayatım ya da ailem yok. Varlığım, künyemde yazılanlardan ibarettir."

"Sizi bu konuda ikinci kez üzüyorum." dedim mahcubiyetle. Amacım ona ailesini anlattırmak değildi aslında ama konu bir şekilde oraya evrilmişti işte.

"Üzülmek.. Çok uzun zaman önce bağışıklık kazandığım bir his. Yani sorun yok. Beni üzmediniz." dedi gözlerini gözlerime sabitlerken.

"Buna sevindim." dedim ve gözlerindeki yaralı çocuğu izledim bir süre. Bana bir şey anlatmaya çalışıyordu sanki bakışları ya da gözlerimden bir şeyler anlamaya çalışıyordu.. Emin değildim.

"Masal Hanım, İstanbul'da bulundunuz mu hiç?"

"Doğum yerim İstanbul ama bir elin parmaklarını geçmez orada bulunuşum.. Okul gezileri olmuştu birkaç kez. Onun dışında Sinop ve Kıbrıs arasında mekik dokudum diyebilirim."

"Doğum yeriniz İstanbul mu?"

"Evet. Babam o yıllarda İstanbul'da görev yapıyormuş. Kerem Bey itiraf etmeliyim ki hayatımda daha ilginç bir tanışma konuşması yapmadım. Sorularınız.. Tuhaf.." dedim şüpheyle.

"Sizi endişelendirdiysem kusuruma bakmayın. Asker tarzı diyelim.. Merak ettiğim noktalar biraz farklı, farkındayım. Birer kahve daha içer miyiz?"

"Aslında artık kalksam iyi olur." dedim çantama uzanarak. Ama Kerem elini uzatıp kolumu kavrayarak beni durdurdu.

"Lütfen.." dedi telaşla. Kaşlarımı çattığımda elini çekip arkasına yaslandı.

"Yani biraz daha kalmanızı rica edebilir miyim? Lütfen.." diye eklediğinde gülümseyerek elimi çantamdan çektim.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Gecenin sonunda, beni eve bırakma teklifini de geri çevirmemiştim. Bizim evin önüne geldiğimizde, anahtarlarımı bulmak için çantamı kurcalarken; arabanın anahtarını görmemle, kafamda şimşeklerin çakması bir oldu.

Kerem, bu dalgınlığıma içtenlikle gülüp elimdeki anahtara uzanarak arabamı yarın sabah erkenden getireceğini söyleyince derin bir iç çektim. Bu, onu bir kez daha görebileceğim anlamına geliyordu.

Birbirimize iyi geceler dileyip tokalaşarak ayrıldıktan sonra eve girer girmez kendimi ilk kez bulutların üzerinde olduğundan şüphe ettiğim yatağıma attım. Bir kuş kadar hafif ve mutlu hissederek kapadım gözlerimi geceye..

"Masal, arabanın anahtarlarını gördün mü?" Sorusuyla uyandırılmasaydım; bugünü, hiç itirazsız, bulutların arasındaki bu yatakta geçireceğimden emindim..

DOĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin