Neydi bu içimdeki his? Kapının önünde öylece durmuş bir şey söylemem için gözlerimin içine bakan bu kadına delicesine sarılmak istiyordum, neden? Daha önce hiç kimseye karşı hissetmediğim bir şeyler peyda oluyordu yüreğimde..
Neden geldin desem küsüp gider miydi? Neden korkuyordum bu ihtimalden? Zaten hiç hayatımda olmamıştı, şimdi gitse ne değişirdi?
Arkamdan belime dolanan kollarla düştüğüm boşluktan çekildim sanki.
"Abla hoş geldin.." dedi Kerem.
"Onu sen mi çağırdın?" dedim şok içinde.
"İçeride konuşalım mı güzelim? Hadi geçin." dedi Kerem. Elimi tutup beni nazikçe içeriye çekerken, Hazal'a da geçmesi için alan tanıdı. Ama o hiç de içeri girecek gibi durmuyordu.
"Ben gideyim, zaten iyi bir fikir değilmiş besbelli." dedi Hazal eğdiği başını kaldırmadan.
Kerem elimi manidar bir şekilde sıkınca bir şeyler söylemem gerektiğini anlamıştım ama ne diyecektim ki? Gitme, desem çok dramatik olurdu sanki.. Buyurun lütfen falan desem bu da çok resmî kaçardı şu durumda..
"Gel hadi, o kadar yol gelmişsin, yorgunsundur." deyiverdim birden.
Hazal da hemen ikna olmuş olacak ki parlayan gözlerle bana bakıp içeriye girdi. O sırada mutfaktan çıkan annem, bizi görünce gülümseyerek yanımıza geldi.
"Hoş geldiniz." dedi elini Hazal'a uzatıp.
"Hoş bulmuşum." dedi Hazal.
"Siz de Siirt'ten mi geldiniz?"
"Evet."
"Aman ne iyi ettiniz. Hastaneden mi tanışıyorsunuz Masal'la?"
"Anne hadi salona geçelim de orada tanıştırayım sizi olur mu? Babam da duysun istiyorum." dedim koluna girip onu içeri çekerken.
"Neyi duysun istiyorsun?" dedi annem anlam vermeye çalışarak. Hazal'ın beni kaçıran aileden olduğunu duyduklarında annem tarafından kızılca kıyamet kopabilirdi, bunun olmaması için babamsız bir ortamda söylememeliydim gerçeği..
Salona geçtiğimizde tüm gözler bize çevrilirken Hazal'ın huzursuzca arkamızda durduğunu fark ettim. Elimi uzatıp tutması için beklediğimde gözlerime umut dolu baktı ve hiç tereddütsüz tuttu elimi.
"Sizi tanıştırmak istediğim biri var." dedim onu yanıma çekerek. Kimsenin konuşmasına fırsat vermeden devam ettim.
"Hazal.." dedim ve duraksadım biraz. Bana saatler gibi gelen bir süre kadar gözlerinin içine baktım.
"Ablam.." dedim sonra gülümseyerek.
Hazal'ın gözlerinden süzülen bir damla yaşı görmezden gelerek babamla anneme döndüm. İlk tepkiyi onlardan bekliyordum ve annem beni hiç şaşırtmamıştı.
"Ne demek ablam? Bu kadın seni kaçıran insanlardan biri mi?" dedi hiddetle.
"Şeyda dur bir konuşalım önce. Gel kızım oturun şöyle, ayakta kalmayın." dedi babam. Akın ve Mustafa masaya geçip sandalyelere otururken biz de onların kalktığı yere oturduk.
Hazal, babamla annemin sorduğu soruları sabırla yanıtladıktan sonra nihayet annem de ikna olmuştu. Her şeyin bir gün böylece yoluna girebilecek olduğunu söyleseler asla inanmazdım herhalde..
Hemen hemen tüm sevdiklerim yanımdaydı. Tek hayal kırıklığım olan Yiğit hariç.. Bir de Bahri ve pek sevgili görümcem Farah eksikti ama olsun.
"Tarık Amca, izninizle biz artık kalkalım. Damadı kaçıralım son kez. Malum yarın evleniyor." dedi Akın. Ne demek kaçıralım? Nereye kaçıracaklardı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU
Romance"Komik misin?" "Eksiğim." "Masal!" "Kerem?" "Oyun mu oynuyorsun sözlerimle?" "Tutamadıklarınla mı?" "Şunu keser misin?" "Neyi?" "Cümlelerimi ayrıştırıp laf sokmayı." "Üniforman üzerinde değil." "Yani?" "Yani emir komuta bende." ÖNEMLİ: Başlamadan ön...