Eve girer girmez müzik açıp kendimi yatağa bıraktım ve Kerem'le olan yakınlaşmamızı düşünerek dışarıyı izlemeye başladım. Birkaç müzikten sonra üşengeçliği bir kenara bırakıp pijamalarımı ve hırkamı üstüme geçirerek salona geçtim. Telefonumu her ihtimale karşı yakınıma koyduğumda, yanıp sönen ışığı anlamsızca heyecanlanmama sebep olmuştu. Mesajın Kerem'den değil de Ali'den geldiğini görünce nedense o heyecanı yitirivermiştim. Hayırsız arkadaş nedir, nasıl olur? Bakınız: Ali Bey.
Ali'm: Bu gece de yokum. Kapıları kilitlemeden uyuma. Öpüldün.
Huzursuzca telefonu fırlatıp dışarıyı izlemeye devam ettim. Bugün yaşananlardan sonra yalnız kalma fikri beni tedirgin etmişti. Kerem'i mi arasaydım?
Sokak lambasının altında doğrudan buraya bakan bir adam gördüğümde kalp atışlarım hızlanırken biraz önce fırlattığım telefonumu aramaya başladım. Bu kadarı da tesadüf olamazdı. Bu insanlar her kimse, benim peşimdeydi.
Önce Kerem'i aradım birkaç kez ama açmadı. Ardından Levent'i ve Ali'yi aradım ama onlar da açmadı. Son çare Yiğit'e ulaşmaya çalışsam da ondan da sonuç alamadım. Kahretsin! Polisi arasam ne diyecektim? Penceremin altında bir adam var desem bana inanıp gelirler miydi? Kerem'in adını verebilirdim aslında ama tam numarayı tuşlayacakken Kerem'in adını ekranda görmemle aramayı yanıtlamam bir oldu..
"Masal, ısrarla aramışsın güzelim, her şey yolunda mı?" dedi açar açmaz.
"Kerem.. Evimin önünde, sokak lambasının altında biri var. Beni takip eden adamlardan biri sanırım.."
"Sakin ol, sakin ol. Ali nerede?" dedi Kerem telaşsız sesiyle.
"Evde değil. Kerem-" dediğimde kapı kilidinden gelen sesle korkum katlanarak arttı. Elim ayağım titriyordu. Bir şey yapmalıydım.
"Masal? Masal cevap ver bana güzelim. Konuş benimle." dedi Kerem.
"Kapımda." dedim fısıltıyla.
"Odana gir. Kapını kilitle. Duydun mu beni? Yürü hadi." dediğinde sessiz olmaya çalışarak odama girip kapımı kilitledim. Hatta dolabın içine girip kendimce saklandım.
"Konuş benimle Masal." dedi Kerem.
"Korkuyorum." dedim fısıldamaya devam ederek.
"Kahretsin, neden bu kadar uzaktasın!" dedi sitemle. Ayak seslerini duymazdan gelerek titreyen ellerimle telefonu sıkı sıkıya tuttum.
"Mustafa! Bağla artık karargâhı!" diye bağırdığında gözlerimi sımsıkı kapattım. Burada değildi.. Görevdeydi. Burada değildi!
"Masal.. Şimdi konumunu bizimkilere bildireceğim. Korkma tamam mı? Birazdan orada olurlar."
"Görevdesin.." dedim mırıldanır gibi.
"Yetişeceğim sana, yetişeceğim merak etme. Bir şey duyuyor musun?"
"Ayak sesleri-" derken kapımın zorlandığını duydum. Kimdi bunlar, neden peşimdelerdi?
"Geldi. İçeri girmeye çalışıyor Kerem n'olur bir şey yap!" dedim çaresizlik içinde.
"Söz veriyorum sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Arkadaşlarım birazdan orda olacak, polise de haber verdim. Sessiz ol, sadece sessiz ol." dedi beni teskin etmek istercesine.
Ağzımı elimle kapatıp dizlerimi sanki daha da küçülebilmem mümkünmüş gibi kendime çektim. Ayak sesleri durmuştu. Nefesinin sesini duyabiliyordum.
Dolabın kapıları aralanırken adamın ateş saçan gözleriyle buluştu gözlerim. Elimdeki telefonu usulca cebime sokmaya çalışırken adam bileklerimi kavrayıp beni dolaptan çıkardı. Öyle iri yarıydı ki, tüm gücümle vursam da bir milim kıpırdamıyordu. Eline doladığı saçlarımın acısıyla bir çığlık attım. Kerem'in duyabileceğini umarak adamı konuşturmaya çalıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU
Romance"Komik misin?" "Eksiğim." "Masal!" "Kerem?" "Oyun mu oynuyorsun sözlerimle?" "Tutamadıklarınla mı?" "Şunu keser misin?" "Neyi?" "Cümlelerimi ayrıştırıp laf sokmayı." "Üniforman üzerinde değil." "Yani?" "Yani emir komuta bende." ÖNEMLİ: Başlamadan ön...