Bölüm 48

30.5K 1.7K 90
                                        

Yorgun gözlerim açılmak istemiyordu. Keremin çıplak göğsüne çarpan nefesim beni sebepsizce utandırmıştı. Saçlarımın üstüne konan öpücükle ona biraz daha sokuldum.

"Uykucu bir karım var." dedi yalancı bir sitemle.

Biraz doğrulup yüzümü ona döndüğümde gözlerim vücudundaki yara izlerine takıldı. Önce sağ omzundaki mermi izini öptüm usulca.. Sonra parmaklarım sol göğsünün altındaki izi okşadı iyileştirmek istercesine.. Oraya da bir öpücük bırakıp sol kolunun üzerindeki kesik izlerine getirdim dudaklarımı.

"Dudaklarımdan da vurulmuştum." dedi muzipçe.

"Arsız ve uslanmaz bir kocam var." dedim dudaklarını elimle kapatarak. Elimi tutup avuç içimi yanağına bastırdı ve gözlerini huzurla kapattı.

"Yanımdasın." dedi bir mucizeye inanmak ister gibi.

"Yanındayım." dedim onu inandırmak adına dudaklarına bir buse bırakırken. Kerem bu masum öpücüğü yanlış anlayarak dudaklarımdan ayrılmayı reddettiği sırada telefonu çalınca bir küfür savurdu. Arayan her kimse, Allah sonunu hayır etsindi.

"Bugün beni arayarak gösterdiğin medeni cesaretin sebebini söylemek için üç saniyen var Teğmen." dedi ve karşıdan her ne duyduysa alnıma bir öpücük kondurup başımı nazikçe yastığa bıraktıktan sonra üzerine bir şeyler geçirip yataktan kalktı.

"Ne zaman?" dedi kaşlarını çatarak.

Bir şey anlamayacağımı fark ederek nevresimi vücuduma dolayıp kendimi banyoya attım. Hızlı bir duş aldıktan sonra yeniden içeriye gittiğimde Kerem hâlâ telefonla konuşuyordu. Meraklanmıştım ama soru soramazdım. Zaten sorsam da cevap alamazdım..

Valizimi açıp üzerime bir şeyler geçirirken Kerem'in balkona çıktığını gördüm. Bir parça öfkeli görünüyordu.. Yeniden yatağa uzandığımda guruldayan karnım bana sinyal veriyordu. Odaya bir göz gezdirip dolabı açtığımda gördüğüm çikolata kaplı fıstıklarla gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi olmuştu.

"Erkan, çok sevdiğini söyledi." dedi Kerem bir anda. Hep bunu yapıyordu. Sessizce gelip aklımı başımdan alıyordu..

"Korktun mu?" dedi masumiyetle..

"Sen yanımdayken mi? Asla.." dedim ona sarılarak. Onun var olduğu hiçbir yerde korkmazdım ki ben.

"Güzelim.." dedi sıkıntıyla iç çekerek. Gitmemiz gerektiğini anlamamak için aptal olmalıydım..

"Sorun değil." dedim ve gülümsedim.

"Üzgünüm."

"Üzülecek bir şey yok sevgilim. Sen görevine gideceksin ben de evimizde seni bekleyeceğim. Artık ayrılmak yok, unuttun mu? Yeter ki sağ salim dön bana." dedim yanaklarını öperken.

"Sen eşsiz bir kadınsın."

"Son günlerde beni çok şımartıyorsun, sonra başa çıkamazsın bak uyarmadı deme."

Kerem gülümseyerek yanaklarıma birer öpücük kondurup banyoya geçti. Onun için valizden bir şeyler çıkarıp yatağın üzerine bıraktıktan sonra dağılan kıyafetlerimizi toparladım ama bir türlü papyonu bulamıyordum.

"Masal sen yerde ne yapıyorsun?" diye sordu Kerem.

"Papyonu arıyorum." dedim sinirle. Neredeydi bu Allah aşkına?

"Dün söküp atarken pek umurunda değildi." dediğinde yerden kalkıp biraz önce düzelttiğim valizleri yeniden düzeltmeye başladım. Hayır ben papyon falan da hatırlamıyordum ki ne zaman söküp atmıştım? Kerem ıslak göğsünü sırtıma yaslayıp boynumu öptü.

DOĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin