Bölüm 46

29.8K 1.7K 298
                                    

"Uyanıyor sanki he mi?" diye yankılandı Bahri'nin sesi kulaklarımda.

"Oğlum kim bu kadın, ne diye revire getirdin?" dedi Erkan.

"Dedim ya Asteğmenim, kışlanın önünde bayıldı. Kargo için gelmiş."

"Ne kargosu?"

Gözlerimi açabildiğimde hafifçe doğrulmaya çalıştım. Başım deli gibi ağrıyor, karnım açlıktan, utanç verici derecede gurulduyordu. Bir dakika ne? Ben bu anı nereden hatırlıyordum?

Hızla sedyeden kalkmaya çalışırken Erkan o gün olduğu gibi omuzlarımdan tuttu beni. Şaşkındım. Bir yabancı gibi bakıyordu yüzüme. Neden?

"Durun durun, ayağa kalkmayın. Bahri, sen yüzbaşıma haber ver." dedi Erkan.

"Erkan?" dedim sorarcasına. Neler oluyordu böyle?

"Ben.. Size adımı söylemedim.." dedi şüpheyle ve hızla silahını kavrayıp bana doğrulttu.

"Kimsin sen?" diye sorduğunda refleksle ellerimi kaldırıp bir iki adım geri gittim ve sırtımı duvara yasladım. Aynı anda Kerem içeri girdi. Garip bir şaka mıydı bu? Ben Kıbrıs'a ne zaman dönmüştüm?

"Kerem?" dedim bu kez de. Sevdiğim adamın kaşları çatılırken bana bakışı kalbimi kırmıştı.. Sanki.. Sanki bir yabancıya bakıyor gibiydi..

"Erkan kim bu kadın?" dedi öfkeyle. Ne!

"Kerem, benim Masal." dedim elimi ona uzatarak. Ama ani bir hamleyle uzaklaşıp o da silahını doğrulttu bana.

"İçeri nasıl girdin? Sen bu ismi nerden biliyorsun?" dedi sert bakışlarını bir an olsun benden çekmeden.

"Bu bir şaka mı? Biz buraya nasıl geldik? Yarın evleneceğiz, Sinop'taydık.. Nikâh günü-"

"Kes sesini! Kimsin sen? Kime çalışıyorsun?" dedi Kerem konuşmama fırsat vermeden.

Delirmek üzereydim. Yüzüme doğrultulan silahları hiçe sayarak ona yaklaştım. Çatılmış kaşlarının altındaki bal gözler gözlerime değdi, bir an için yumuşar gibi olduğunda hiddetle bağırdı.

"Yaklaşma! Olduğun yerde kal!"

Korkuyla irkildiğimde gözlerimden birer damla yaş süzüldü. Neler olduğunu bilmiyordum ama onun beni hatırlamaması canımı yakıyordu.. Her şey.. Yaşadığım onca şey neydi? Bir hayal mi?

Kapı açılıp Ceren içeri girdiğinde bir umut yeniden hareketlendim. Onu gördüğümde sevineceğim hiç aklıma gelmezdi..

"Ceren?" dedim bir heyecanla.

"Yüzbaşım, kim bu kadın?" dedi o da aynı tedirginlikle.

"Allah aşkına sen de mi Ceren? Neler oluyor, nasıl bir şeyin içindeyim ben böyle?" dedim korkuyla.

Masanın üzerindeki telefon çaldığında Erkan silahını indirmeden yavaşça geri geri giderek açtı. Kaşları çatılırken sadece 'getir' dedi ve kapattı telefonu.

Kerem bana yaklaşıp silahını şakağıma yasladıktan sonra sedyeye doğru itti beni.

"Otur!" dedi bir kez daha bağırarak.

Aklımı yitirmek üzereydim. Gözlerinde hep gördüğüm sevgi ve şefkatten eser yoktu. Korkarak eline uzandığımda, elini çekmedi.

"Kerem n'olur hatırla beni sevgilim." dedim son bir umutla.

"Kerem ne diyor bu kadın? Ne sevgilisi?" dedi Ceren öfkeyle. Ona ne oluyorduysa?

"Ne bileyim hayatım, anlamadım ki kimin nesi? Deli midir nedir?" dedi Kerem ona dönüp. Hayatım mı?

DOĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin