Maviş gözlü aşkımız Ian ile vakit geçirmek istiyorsanız sizi kitabıma bekliyorum.
Bu arada Ian'ı Damon olarak da göreceksiniz çoğu kez.
İçeride çok güzel Damon Salvatore<3 serilerimiz var, okumadan geçmeyin :)
Önemli!
Benden habersiz kopyalanması v...
S/A Lockwood, Tyler Locwood'un ikizi... Tyler senin kardeşin, koruyucun, her şeyindi. Kurt adam özelliğiniz olduğunu ondan öğrenmiştin. Çünkü sende onun gibi asilik yoktu, daha sakindin ve hâlâ tam olarak kurt adam degildin. Kimseyi öldürmemiştin. Ayrıca bunu istemiyordun da yani katil olmayı kim isterdi ki?
Tyler ve Klaus'un Caroline yüzünden olan çekişmelerinden dolayı anneni kaybetmiştin. Klaus tarafından boğulmuştu. O günden beri içindeki asiliğin baş göstermeye başlamıştı. Herkesi tersliyordun. Tyler 'ın Caroline olan birlikteliği gözüne batıyordu. Artık eskisi gibi yakın olmadığınızı düşünüyordun. Bu seni daha da çok üzüyordu.
Arabana atlamıştın, bu şehirden uzaklaşmak istiyordun. Gecenin bi vakti yolda yatan birini görünce arabayı istemeden durdurdun. Kapıyı açıp dışarı çıktığında arabaya yaslandın.
"Damon ve aynı ucuz şakalar!"
Damon, hâlâ daha yolun ortasında yatmaya devam ediyordu. Elleri başının altındaydı ve rahatı yerinde gibi duruyordu. Damon ve sen, aynı şeyler uğruna yan yana olmuştunuz. Klaus a karşı, Elena 'yı korurken, Katherine vb. derken hep yan yanaydınız. Çok katkın olmuş muydu? Pek değil ama sonuç olarak aralarında çocukluk arkadaşlarının da olduğu birçok olayda beraberdiniz. Kimseyi yalnız bırakmamıştın, onu da ama o Elena'yı sevmişti. Katherine yüzünden kafayı yemişken yanında onu sakinleştiren sendin ama kalbini çalan Elena'ydı. Onu seven sendin ama onun sevdiği bir başkasıydı. Hayat buydu işte. Her zaman istediğimiz olmuyordu.
"Neden yolun ortasındasın şimdi? Yine fantezi yapacağın mı tuttu?"
"Nereye gidiyorsun?"
Hâlâ daha gökyüzünü izliyordu, sesi gergindi. Genelde gergin olmazdı. Kollarını göğsünde birleştirdin.
"Şehir dışına çıkıyorum."
"Neden?"
"Bu sorular da ne böyle? Sana hesap vermek zorunda olduğumu sanmıyorum."
Ilk defa kafasını çevirdi ve sana baktı. Gözleri kızarmış mıydı? Yerden kalktı ve yavaş yavaş sana doğru ilerledi.
"Neden gidiyorsun, S/A?"
Pes edip gözlerini kapattın ve sinirle nefes alıp verdin.
"Neden mi? Ikizim, tek ailem çocukluk arkadaşımla birlikte dünyadan soyutlanmış bir şekildeler. Beni görmüyorlar bile."
Yavaş yavaş sana gelişini sürdürüyordu ve gelip tam önünde durdu. Üzerinde ağır bir alkol kokusu vardı, baya içmişti.
"Burada kalmam için bir sebebim kalmadı."
Fazla yakınındaydı, ellerini arabaya yaslayınca sıkışıp kalmıştın. Hatta arabaya uzanır haldeydin. Dengen bozulmasın diye omuzlarından tuttun.
"Senin neyin var, Damon?"
Yutkundu, gözleri bir an olsun dudaklarından ayrılmıyordu. Bunu sana yapması haksızlıktı çünkü pişman olacağın şeyler yapmak üzereydin.
"Gitme."
Gözlerine baktın ciddi mi diye. Evet, bu zamana kadar hiç bu kadar ciddi ve aciz durmamıştı. Soru sorma sırası sendeydi. Omuzlarındaki ellerin sıkılaştı.
"Neden gitmemi istemiyorsun?"
"Çünkü sana ihtiyacım var."
Söyledikleriyle onu ittirdin, etkilenmedi. Yine aynı pozisyondaydınız, tek fark sen sinirliydin.
"Benim sana ihtiyacım varken neredeydin, Salvatore? Ben söyleyeyim, Elena 'nın kardeşini bırakıp sana gelmesini bekliyordun. Ben de salak gibi senin bana gelmeni..."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Damon, şaşırmıştı.Bunu beklemediği aşikardı. Üzerindeki baskısını azalttı ve doğrulmanı sağladı. Bu iyiydi çünkü belin kırılacaktı yani.
"Beni sevdiğini bilmiyordum, iyi arkadaşlarız diye düşünmüştüm. Özür dilerim, S/A. Sana karşılık vermeyi çok isterdim."
Gözlerin zaten doluyken şimdi yaşlar dökülüyordu. Arabana dönecekken seni kolundan tutup durdurdu.
"Biliyorum bencilce ama aramız eskisi gibi olamaz mı? Seni kaybetmeyi hiç istemiyorum."
Sinirle güldün, karşılık alamamak seni üzmüştü fazlasıyla ama yine de gidip boynuna atladın. Son kez ona sarıldın, son kez kokusunu içine çektin. Aynısının onun da sana yaptığını hissettin. Ayrıldığınızda dudaklarına küçük bir öpücük bıraktın.
"Hoşça kal, Damon."
Elleriniz ayrıldığı anda göğsüne bir hançer saplanmıştı sanki. Hızlıca arabana bindin, burada kalamazdın olmazdı. Arabayı çalışırtırmıştın ama o hâlâ aynı yerdeydi, sana bakıyordu. Arabanın önünden çekilmeliydi. Bir kez kornaya bastın.
"Damon, çekil önümden!"
"Olmaz, hiçbir yere gitmene izin vermiyorum. Mystic Falls 'dan ayrılamazsın."
"Seni ezmemi istemiyorsan sus ve çık şuradan."
Kafasını iki yana salladı. Arabada bulduğun levyeyi ona salladın. Yakınından bile geçmemişti. Sinirle soludun ve gaza bastın. Deliliğin üzerindeydi. Damon'ın üzerine sürdün. Yaklaştın ve son anda direksiyonu kıvırdın. Bu hareketinle araban köprüden aşağı uçmaktan son anda kurtuldu. Hafif Damona çarpmıştın ama bir şey olmadığına emindin.
Kasabadan çıktığın anda kalbine bir sancı saplandı. Öyle ki nefes alman zorlaşırken direksiyon hakimiyetini kaybettin ve araban ormanın içine girip koca çınara çarptı. Aldığın hasar fazlaydı.
Neden kasaba çıkışı kalbine bir ağrı saplanmıştı? Ve neden aynı ağrı köprünün ortasında dikilen Damon'da da baş göstermişti?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu bir seri olabilir ne dersiniz? Tylerı pek sevmem ama onu da değerlendirelim dedim.