Cadı👿

549 43 3
                                    

Sen, gerçekten güçlü bir cadıydın. Şu ana kadar kimse seni devirememişti ve senden korkuyorlardı. Karşına çıkan olmuyordu genelde.

Evet, güçlü olmak güzeldi. Senden korkulması da hoşuna gidiyordu ama hoşuna gitmeyen bundan dolayı oluşan yalnızlıktı. Yalnızdın ve bundan bıkmıştın. Hayatında birileri daha doğrusu biri olsun istiyordun.

Bu yüzden son bir yıldır dünyayı geziyordun. Seni sima olarak tanımayan insanlar ve doğaüstü varlıklar arasında dolaşıp kendine yakışır birilerini arıyordun ama ne yazık ki egon ve istediğini elde edemediğinde başvurduğun büyün sana yardımcı olmuyordu.

Bu sefer yolun Mystic Falls'a düşmüştü. Buranın doğaüstü varlıklarla dolu olduğunu biliyordun. En az New Orleans kadar diye düşündün. Orada kökenlerle bir sürtüşme yaşamıştın ve sırf Klaus'a olan inadından şehri biraz karıştırmıştın. Kol sana birazcık vurulmuştu ama onu kendine layık göremiyordun. Umarım Klaus peşimde değildir dedin kendi kendine ve Mystic Falls sokaklarında gezmeye devam ettin. O sırada birinin arkandan geldiğini hissedince istemsiz olarak onu büktün. Acıyla inleyen kişiye baktığında yakışıklı bir adam görmeyi beklemiyordun. Hemen büyünü bozdun.

"Demek kasabamıza yeni bir cadı gelmiş."

Cadı olduğunu deşifre ettin. Harika diye düşündün. Karşındaki düpedüz bir vampirdi, hemen anladın. Güzel, vampirleri seksi bulurdun.

"Ah, evet. Pek iyi bir karşılaşma yaşayamadığımız için üzgünüm. Bir dahakine bu kadar sinsi yaklaşma.
Ben, S/A."

Karşındaki mavi gözlü kaşlarını çattı ve aklına bir şey gelmiş gibi bir adım sana geldi. Parmağıyla seni göstererek,

"Sen şu dünyayı birbirine katan cadı mısın yoksa? En son Klaus ile çarpışmışsın diye duydum."

Güzel, adını da söyledin. Şimdi senden uzaklaşmaması için hiçbir sebep yoktu.

"Hımm sanırım tam olarak o cadıyım ama merak etme burayı yok etmek gibi bir planım yok. Kötü biri değilim sadece damarıma basıldığında karşılık vermeden duramıyorum ve ne oluyor, biliyor musun? Tek parmağımı şıklatmam bile karşımdaki yerle bir ediyor."

Ilk kez tanıştığın birine bu kadar bilgi vermezdin normalde ama bir anda çenen açılmıştı sanki onun yüzünden. Kaçıp gitmesini istemiyordun, asla. Gerekirse büyüyle onu olduğu yere sabitleyecektin, gitmemesini sağlayacaktın. Ondan iyi enerjiler alıyordun ve bu ilk kez oluyordu.

Damon, sana yamuk bir gülüş sundu ve hiç çekinmeden kolunu omzuna attı. Kasların kaskatı olmuştu ve kalp atışların hızlanmıştı. Sakın büyü yapma, kontrolü elden bırakma diye kendini telkin ediyordun.

"Bence sen ve ben birbirimize benziyoruz, güzelim. Benim de sinir problemlerim vardır arada istemediğim şeyler yaptığım oluyor ama sonuç olarak ben buyum, sen de öyle. Kimse bu yüzden seni yargılamamalı, degil mi? Yani demek istediğim benimle bir şeyler içmek ister misin? Bildiğim harika bir yer var. Bir de Elijah'ı nasıl baş aşağı tavandan sarkıttığını dinlemek istiyorum. Keşke orada olsaydım, kahretsin."

Aynı senin gibi hızlı hızlı konuştuğunda gülümsedin ve hatta sonda kahkaha attın çünkü gerçekten takım elbiseli elit bir adamı o hâlde görmek paha biçilemezdi. Onun tek suçu Klaus'un ağabeyi olmaktı. Özür dilerim Elijah, diye geçirdin içinden.

"Peki, o zaman adını daha öğrenemediğim yakışıklı."

"Doğru, ben Damon. Damon Salvatore."

Bu ismi daha önce duyduğuna emindin. Ah, tabi deşici Stefan Salvatore idi. Damon da onun akrabası olmalıydı.

"Seninle bir şeyler içmek ve kökenlerle olan maceramı anlatmayı çok isterim, Damon."

"Pişman olmayacaksınız, leydim."

Yalandan önünde eğilir gibi yaptığında onu çok tatlı bulmuştun. Koluna girmeni işaret ettiğinde itiraz etmedin ve ona uydun. Size çok uzakta olmayan küçük bara girdiniz. Bazı gözleri üzerinizde hissedebiliyordun. Belli ki seni tanıyanlar vardı. Ne yapalım, fazla popülerdin!!!

Damon 'ın ısmarladığı viskileri yudumlarken ona anılarını anlatıyordun. O da arada kendikileri anlatırken sürekli kahkaha atıp duruyordunuz ve bu da dikkatlerin sürekli üzerinizde olmasına neden oluyordu.

"...Ve gerçekten bunu yapmak istemiyordum ama Elijah'nın o hâlini görmeliydin. Anlatabiliyor muyum?"

"Kesinlikle hayır, hayal edemiyor-"

Konuşmalarınızı bölen Damon 'ın telefonuydu. Arayanın Stefan olduğunu görünce konuştun.

"Bir ara beni Stefan ile de tanıştır, deşici kariyerini duydum. Fazla havalı bir aileye sahipsin."

Damon abartılı bir şekilde göz devirdi.

"Stefan korkağın tekidir, deşiciliği bırakalı çok oldu."

"Öyle mi, üzüldüm şimdi!"

Damon telefonu açtı ve konuşmanın bir yerinde sana bakıp durdu. Ne olmuştu ki?

"Bir şey oldu sanırım."

"Felaket tellalı kardeşimin aldığı haberlere göre canım kökenlerimiz buraya geliyorlarmış, senin için."

Meraklı yüzün, önce şaşkın daha sonra da zevk alırmış gibi bir hâle büründü.

"Ah, öyle mi? Yazık oldu, çünkü gerçekten bu şehri batırmak istemiyordum."

Söylediklerin ve kendinden emin tavrınla Damon 'ı fazlasıyla etkilemiştin.

"Sanırım seninle karşılaştığım için fazla şanslı bir adamım. Seninle dünyayı sallayabiliriz diye düşünüyorum. Eğer sen de istersen..."

"Ben zaten dünyayı sallıyorum, tatlım ama yanımda sen olacaksan bu iş daha zevkli olacakmış gibi duruyor."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
IAN SOMERHALDER İLE HAYAL ETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin