Rose **
-Neden buradasın ? dedi Rose. Yanıma gelip oturdu. Benimle pek konuşmuyordu. Beni burada istemiyordu. Biliyordum çünkü bunu Lisa'ya söylerken duymuştum.
-Bilmem. Şehir uzaktan güzel duruyor. Yeni keşfettim burayı dedim deponun çatısı şehre bakıyordu. Çatıya Jiyong'un odasından çıkmıştım. Gece karanlığında uzağımızdaki şehir ışıl ışıl duruyordu.
-Buradan kimseye bahsedemezsin. Burası benim yerim. Bir daha da çıkma dediğinde kafa salladım. Uzun bir sessizlik oldu.
-Bir sorun mu var ? Bana sinirli gibisin
-Salak olduğun için dediğinde ona baktım. Omuz silkti.
-Ne ? Bu doğru. Neden buradasın ? Kim bu hayatı seçerdi ? Sen ise aramıza güle oynaya girdin. Bunu eğlenceli sanıyorsun. Cool göründüğümüzü falan düşünüyorsun. Yani ? İçini bilemezsin. Ailemle o kadar az görüşüyorum ki . En son geçen yıl gördüm. Her buluşma bir risktir. Onları tehlikeye atmış oluruz dediğinde arama yaslandım.
-Benim öyle bir sorunum yok dediğinde bana baktı.
-Kang diyorsun. Onu arıyorsun. Neden ? Değecek mi buna ? Bu oyuna bir kez girdiğinde çıkamazsın. Ölemezsin bile. Ölmek için girersin bir yere. Canın yandıkça aslında ölmek istemediğini anlarsın. Çırpınırsın yaşamak için. Öldürsün dedi. Biliyordum ama bu oyuna girmiştim bile ve onu da sürüklemeden çıkmayacaktım.
-Sende aynısını bana yapıyorsun. Rahat olduğumu,kendimi bilerek tehlikeye attığımı düşünüyorsun. Heyecan aradığımı düşünüyorsun
-Öyle değil mi ? Hırsızlık yapıp insanlardan çalıyorsun dediğinde doğruldum ve tekrar oturdum. İşte göründüğü gibi değildi.
-Hırsızlık yaptım. Doğru. Sadece kardeşim vardı yanımda. Korumam gereken tek bir kişi. Bu yüzden onu korumalıydım
-Bir işte de çalışabilirdin. Adranalin istiyorsun. Yakalanma korkusu istiyorsun. Aynı Lisa gibi dediğinde kaşlarımı çattım.
-Hayır. O yüzden yapamadım. İş aradım. Bulamadım. Bana kimse iş vermedi. Sonra hırsızlığa başladım. O ha-hastaydı. Kanser. İlaçlar pahalıydı, tedavi etmiyorlardı çünkü paramız yoktu. Bende hırsızlığa başlayıp para biriktirmeye başladım. Başka bir seçeneğim yoktu. Bir yerde çalışmaktan daha fazla para geçiyordu elime. Çok daha fazla
-Be-ben bunu bilmiyordum. Ona.. ona ne oldu ? Hastane de mi ? dediğinde acıyla güldüm.
-Bundan 3 ay önce. Hırsızlığı bırakmıştım ve bir kafede işe girdim. çünkü burada siz bizim evdeyken bir iddia döndü. Oradan aldığım para tedaviye başlamama yeterdi. Bu yüzden artık çalmak yok dedim. Mesaide olduğum için eve geç gittim. İçeri girdiğimde.. Kapı açıktı. Ji Hyuk. Sadece ertesi gün hastaneye yatacaktı. Bu yüzden ikimizde mutluyduk. Kapıyı açık görünce içeri daldım. O-onun boğazını kesmişler. Daha o kadar yeniydi ki. Son nefesini verdiğinde oradaydım. Bir dahaki ne benim için geleceklerini yazmışlar. Polise gittim. Ne yaptılar biliyor musun ? Koca bir hiç. Kimse bunu yapanı tutuklamadı. Bende bu yüzden geldim. O adamı öldüreceğim
-Bu berbat bir şey. Be-ben özür dilerim. Yemin ederim bilmiyordum dediğinde düşen göz yaşlarımı sildim.
-Bilmemen normal. Anlatmadım
-Peki onlar olduğuna emin misin ?
-Evet onlar çünkü benim hep o pazarda iş yaptığımı biliyorlardı. Bir kaç kez tehdit ettiler ama en kalabalık yer yoktu. Yakalanma riskimin en düşük olduğu yer orasıydı. Devam ettim o yüzden
-Ben çok üzgünüm
-Üzülme. Ben yeterince üzülüyorum zaten dedim ağladığımı daha fazla görmesin diye kapşonumu kapama geçirdim.
-Bunu kimseye anlatma Rose. Kimseye
--JİYONG
Tanrım anlattıkları gerçekten doğru muydu ? O çocuk daha 10 yaşındaydı. Hırsızlardan hep nefret etmiştim. İnsanların emeklerini çaldıkları için ama Ji Eun. O gerçekten bunu mecburiyetten yapıyordu. Ailesi için,kardeşi için yapıyordu. Onları almak için çatıya çıkıyordum ama Rose'un dedikleriyle biraz dinleme kararı almıştım ki Ji Eun'un anlattıkları ayaklarımı yer çivilemişti. Demek ki bu yüzden Kang'ı öldürmek istiyordu. İntikam için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇETE
ChickLitÇok yanlış kişiye bulaşmıştım. Yanlış yerde yanlış kişiye yanlış yapmıştım. Hemde büyük bir yanlış. Tabi o kişinin çetenin lideri olduğunu bilseydim arkama bakmadan kaçardım. Yine de bunu lehime çevirebilirim,onu kullanabilirim diye düşündüm. Onun...