B.14

311 24 12
                                    


Neden o otoparkta bana yaklaştığında kalbim hızlandı bilmiyorum. Eve girdiğimizde saat 7 olduğu için kahvaltı hazırlamayı teklif etti. Kızlar okula gidecekti bu yüzden bir şeyler yesinler dedi. Ona yardım ettim. 

-Jiyong sen onları kaldır hadi dedi ve kendi kahveleri doldurmaya döndüğünde elimle megafonu aldım. 

-Kalkıp aşağı inmeniz için beş dakika var diye bağırdım. Bana korkutucu bir şekilde baktığında yukarıdan sesler geliyordu. 

-Bak uyandılar. Ne bekliyorsun ? Hepsinin yanına gidip hadi çocuklar kahvaltı vakti dememi ? dedim ve surat asarak masaya oturdum. Bizimkilerle dün gece konuştuğumda çoktan bir otele yerleşmişlerdi. Kızların dördü masaya oturduğunda Jin Woo tepede bize bakıyordu. 

-Bana yardım edecek misiniz ? hani ayağım kırık ya ? dediğinde Ji Eun ayağa kalktı. 

-O oradan iner. Otur yerine dediğimde bir bana bir Jin Woo'ya baktı. Sadece ilgi bekliyordu biraz ama Ji Eun'dan da beklemesin. Korkuluklara yaslanıp aşağı doğru kaydığında Ji Eun kaşlarını çatıp oturdu. 

-Tam dayaklıksın dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Tam bir anne gibiydi. Herkes yarı uykulu yemeğini yiyordu. 

-Unnie şey dicem. Bugün derse devam edelim mi ? Tırmanmaya dediğinde Ji Eun ile göz göze geldik. 

-Şey Lisa aslında-

-Bende bir kere katılabilir miyim ? dediğinde sessizce konuşan Jen'e döndük hepimiz. Hevesli gözüküyordu. 

-Tabi katıl. Tamam kim isterse katılsın olur mu ? dediğimde Ji Eun'un yaralı ellerine baktım. Neye baktığımı fark edince ellerini sakladı. 

-Bugün olmaz dediğimde herkes bana döndü.. 

-Bugün okul çıkışı işiniz var. İlk önce Lee Hee'nin mekanına gidin. Bu ay parayı yatırmadı. Onu alın. Sonra da size vereceği adrese gidin. Bir çanta olacak. Onu bana getirin

-Tamam oppa dedi Rose. Elimdeki çubukları bırakıp kahvemi aldım ve bir yudum içtim. Ji Eu gerçekten güzel kahve yapıyordu. 


Kapı tıklandığında kafamı yataktan kaldırdım.

-Gel dedim sesim uykudan uyandığımı belli ediyordu. Kapı yavaşça açıldı ve Ji Eun kafasını içeri soktu.

-Gelebilir miyim ? 

-Sorun ne ? dedim gözlerimi ovalarken. Bir adım attı ve odaya girdi. 

-Jiyong şe-şey aşağıdan bir ses geliyordu. Ben bilemedim ne yapacağımı ? Sana sorayım dedim 

-Git de paketle kimse dediğimde kapıya döndü ve sonra bana geri döndü. 

-Ya birden fazlalarsa. Beni gebertir- 

-Şaka yapıyordum zaten Ji Eun dedim ve yataktan kalktım. Yastığımın altındaki silahı aldım. 

-Şaka mıydı bu şimdi ? dedi surat asarak. Onun önüne geçtiğimde dediği şeye gülümsedim. Peşime takıldı. Alt kata inip kapıdan çıktım. 

-Ne tarafta ? 

-Arka tarafta dediğinde kafa salladım. 

-Gelmene gerek yok dedim sessizce tekrardan. Büyük gözleriyle arkaya doğru bakıyordu. Tatlı. 

-Olmaz. Tek kalamam burada dedi fısıldayarak. Kafamı iki yana sallayıp duvarın köşesinden baktım. Parmak uçlarına çıkmış omzumun üzerinden bakmaya çalıştığında kahkaha atmamak için dilimi ısırdım. Yürümeye başladığımda ses yapmamak için parmak uçlarıyla arkamdan geliyordu. Deponun köşesine geldiğimde kontrol etmek için durdum. Aniden durduğum için bana çarptı. Sinirle ona döndüm. 

-Ne bizi öldürtmek mi istiyorsun ? diye fısıldasam da sesim sinirli çıkmıştı

-Nereden bilebilirim duracağını ? Aniden durma sende diye fısıldadı. Deponun köşesini gösterim. 

-Hani kontrol etmek için durursun ya akıllım 

-Olabilir aniden durduğ- susması için elimi ağzına bastırdığımda korkuyla açılmış gözleriyle bana baktı. Ses duyuyordum. Bir hışırtı vardı. Silahımı doğrultup deponun arkasından çıktım. 

-Sen benimle dalga mı geçiyorsun ? Ji Eun gel. Gel de suçlumuza bak dedim sinirle. Ji Eun gelmek istemediğini belirterek elini iki yana kaldırdı. Silahımı belime sıkıştırdığımda şaşkınca bakıp kafasını depodan çıkardı ve yanıma doğru geldi. 

-Yah bu sesi o mu yapmış ? dedi ve gri pofuduk kediye doğru ilerledi. 

-Evet bu yüzden gecenin köründe beni kaldırdın

-Ama çok gürültü yapmıştı Jiyong. Ben ne yapabilirim ? dediğinde kediyi kucağına aldı. 

-Bak bak şunun tatlılığına bak. Maviş gözlerine bak dedi kediyi bana yaklaştırırken. Onu orada bırakıp ön tarafa ilerlemeye başladığımda peşimden koştu

-Yah bizi bekle diye seslendi. Aniden ona döndüm. 

-Sizi mi ? O şey depoya giremez dediğimde surat astı. HADİ AMA !

-Ama hava çok soğuk ve baksana daha çok küçüüüük 

-Olmaz 

-Ama burada ölür. Sadece bir güncük. Olur mu ? Biraz ısınsın çıkarırız 

-Hayır

-Lüttttfeeen diye konuştu uzatarak. Önce kediye sonra da onun üzgün suratına baktım. 

-Sadece bir gün. Daha fazla değil 

-Bir gün dediğinde nedense daha fazla sürecek gibi hissediyordum. 

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin