B.46

214 19 15
                                    

Dudağına bir öpücük bıraktım. Bir tane daha, bir tane daha. Tanrım Seunghyun beni aşağıda bekliyordu ama gitmek istemiyordum. Bir tane daha öptüm. 

-Uykum var diye sızlandığında gülümsedim. 

-Tamam gidiyorum dedim gülmemi bastırarak. Gözlerini hafifçe açıp kollarını boynuma doladı. 

-Madem uyandım buna değsin 

-Hı ? dedim o ise dudaklarımızı birleştirdi. Öpüşü derinleştiğinde belini kavradım. Nefes nefese kaldığımızda benden ayrıldı ve kafasını yastığa koydu. 

-Jiyong neden giyiniksin ? Bir yere mi gidiyorsun ?

-Geleceğim. Seunghyun bekliyor 

-Geç kalma dediğinde gülümseyip kafa salladım ve odadan çıktım. Artık hemen dönmem için bahanem vardı. Hemde gayet güzel bir bahane.

********

-Jiyong dedim onu dürterken. Gece geç gelmişti ama yapabileceğim bir şey yoktu. Kafasını iki yana salladığında bir daha dürttüm. 

-Jiyong uyanmalısın hemen dedim ve yataktan kalkıp pencereden baktım. Gidiyordu işte. Kapşonunu geçirmiş olsa da biliyordum kim olduğunu. 

-Ne oluyor ? 

-Kalk. Lisa. Gidiyor dediğimde yataktan fırladı ve yanıma geldi. Lisa depodan yeni çıkmış ve sağına soluna bakıp yürüyordu. 

-Saat 3 dedim bana baktı ve silahını çıkardı. 

-Burada kal

-Saçmalama seninle geliyorum

-Hayır benimle gelmiyorsun. Burada kal

-Hayır. Seni uyandıran benim. Seninle geliyorum

-Ji Eun ısrar etme

-Gelmezsem çığlık atar ve ortalığı birbirine katarım. Seninle geliyorum dedim sinirle. Jiyong'un sağı solu belli olmazdı. Sinirlenip Lisa'ya bir şey demesinden hatta yapmasından korkuyordum.

-Tam baş belasısın dedi ve odadan çıktığında peşine takıldım. Silahından bir ses geldi. Depodan çıktık. 

-Tanrım silahını almak zorunda mıydın ?  

-Ne olacağı belli olmaz 

-Onun düşmanla falan buluşacağını mı düşünüyorsun gerçekten ? dedim şaşkınlıkla. Kafasını iki yana salladı. 

-Bak lise böyle bir şey yapmaz ama eğer bizi sattıysa-

 -Saçmalama dedim sinir. Yapmazdı. Yapmazdı dimi ? Hayır imkan yoktu.

 -Saçmalamıyorum. Gecenin 3ünde neden depodan gizli gizli çıksın ? Sadece her şeye hazırlıklı olmalıyız dediğinde ona hak verdim. Mantıklıydı. Deponun az ilerisinde küçük yapının arkasına dolandı. Jiyong yaklaştıkça sanki yakalanmamak için nefes bile almıyor gibiydi. Elimle burnumu kapattım. NE ? Tek nefes sesi benden geliyordu. 

-Geldim işte. Beni darlamayı kes. Gecenin bu saatinde kafayı mı yedin ? Ya yakalansaydık  dedi Lisa sinirle. Gözlerim açıldı. Gerçekten biriyle buluşmuştu. Jiyong silahını iyice kavradı ve duvarın oradan çıktı. Silahı doğrulttuğunda bende peşinden gittim. 

-Kook ? dedim şaşkınlıkla. İkisi de bize dönmüştü. TANRIM CİDDEN Mİ ? 

-Nuna, Hyung dedi oda şaşkındı. Jiyong silahını indirmedi. 

-Ellerini kaldır

-Hyung benim Jungk-

-Sana ellerini kaldır dedim. Lisa sende dediğinde Lisa dediğini yaptı, Kook'ta onu takip etti. Göz devirdim. 

-Tanrı aşkına indir şu silahını. Burada ne oluyor ? dediğimde Jiyong silahını indirmemişti. Silahını tutup elinden çektim. 

-Bu niye bu kadar ağır ? dedim ağırlığı gerçekten fazlaydı. Jiyong nasıl bunu taşıyabiliyordu ? 

-Çünkü gerçek bir silah dediğinde yine göz devirdim. Ukala.  Silahı elimden aldı ama bu sefer beline koydu.

-Oppa açıklayabilirim dedi Lisa. İkimizde ona döndük. 

-Açıkla bir zahmet

-Benim suçum dedi Kook. Bu sefer ikimizde ona döndük. Ne halt dönüyordu be ? 

-Sen karışma kurabiye. Bu bizim aramızda. Bu YG ile alakalı

-O zaman bende karışmamalıyım belki 

-Unnie hayır öyle demedim

-Yüreğim ağzıma geldi Lalisa. Neden gecenin bu saatinde buluşuyorsunuz ? 

-Çıkıyor musunuz siz ? Dedi Jiyong. Dediği şey ile ona döndüm. Nasıl be ? 

-Hayır. Oppa hayır. Çıkmıyoruz dedi Lisa. Bu sefer ona döndüm. Sonra Kook'un dedikleri geldi aklıma. Bir kız var ama çok belalı. 

-Tanrım dediğimde Kook ile göz göze geldik. Sadece suratıma baktı. O Lisa'ydı. 

-Sadece... sadece dedi Lisa ama Jiyong'a bakıyordu. Jiyong'un koluna vurdum. 

-Senden çekiniyorlar

-Hayır benden falan çekinmiyorlar. Benim yanımda gayet rahatlar

-Aslında oppa senden çekiniyorum dediğinde kollarımı birleştirip Jiyong'a baktım. Ellerini havaya kaldırdı. 

-Tamam sadece anlat. Doğru bir şekilde. Bir şey yapmayacağım

-Söz ve-

-Yapmayacağım Lisa dediğinde Lisa kararsız kalsa da kafa salladı.

-Olaydan sonra beni merak etmiş. O yüzden geldim dedi Lisa. Hepimiz Kook'a döndük. Elleri hala havadaydı. 

-Kook ellerin indir. Kimse sana bir şey yapmayacak 

-Söz veremem dediğinde yine Jiyong'a vurdum. Kook ellerini yavaşça indirdi. Peki Lisa onu seviyor muydu ? Şuana kadar olan konuşmadan anladığım kadarıyla hayır. 

-Yani onu seviyor musun ? O yüzden mi onun için endişelendin ? dedim sakince. 

-Eve-hayır dedi Jiyong ile göz göze geldiğinde. Yine ve yine sinirle Jiyong'a döndüm. 

-Lütfen insanları öldürecekmiş gibi bakma. Jiyong lütfen arkanı dönsene sen dediğimde sinirle arkasını döndü. 

-Ya ne olacaksa olsun. Onu seviyorum. O yüzden endişelendim çünkü gerçekten kötü bir haldeydi. Bu yüzden buraya çağırdım. 2 saattir burada onu bekliyorum

-İyi de Kook neden bu saatte ? Bir şey oldu sandım. Ne kadar korktum ? 

-Üzgünüm nuna. Gerçekten göreceğini  düşünmemiştim

-He yani bizi ayakta uyutabileceğinizi düşündünüz dedi Jiyong tekrardan bize dönerken. Ellerimi saçlarıma geçirdim. Asıl sinir krizine sokacak olan oydu. 

-Oppa hayır. Gerçekten ısrar ettiği için geldim. O da gidecekti hemen dedi Lisa. Elimle yüzümü kapattım. 

-Neyle geldin ? dediğimde Kook bakışlarını bana çevirdi. 

-Yürüyerek dedi sessizce. Ofladım. 

-Hadi eve gidelim

-Ne ? Kook eve falan gelmiyor 

-Jiyong onu bu saatte nasıl yürüyerek yollayabileceksin ? 

-Nasıl geldiyse öyle 

-Hadi ama o kadar yol gelmiş zaten. Kanepede yatar

-Bir de benim odamda yatsın beyefendi. 

-Jiyong.

-İyi tamam. Sabah kızlar okula giderke- hayır kızlar olmaz. 

-Evet sabah kızlarla gider. Hadi uykum var dedim ve Jiyong'un koluna girdim. Onu sürüklerken çocuklar sessizce bizi takip ediyordu. 

-Siz ikiniz. Önümüzden yürüyün dediğinde ikisi de hızla önümüze geçti. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve parmak uçlarıma çıkıp yanağına bir öpücük bıraktım. 

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin