B.72

164 14 7
                                    

Kurşun koluna çarptığında acıyla çığlık attı ama toparlanıp koşarak bana doğru geldi. Ne yapacağımı şaşırdığım da Hyorin bir çığlık attı. Woo Tak bana çarptığında ikimizde yere yuvarlandık. Silah elimden düşmüştü. Üzerime çıktı ve boğazımı  sıkıca kavradı. 

-Seni sürtük. En başından gelmemeliydin dedi nefesimi bitiyordu. Ölecektim. Hyorin hemen başının üzerinde duruyordu ve bir taşı bağlı elleriyle kaldırıp Woo Tak'ın kafasına vurdu. Herif yana düştüğünde öksürerek yerden kalktım. Bunlar abi kardeş ne ile besleniyordu ?  Herifin kafasına taşla vurmuştuk ama bana mısın demiyordu. Yerden kalkmaya çalıştığında yerde silahı arıyordum. Önce Hyorin'e bir yumruk attı. Hyorin yere düştüğünde silahın altın harfle yazılan GD yazısını gördüm. Woo Tak bana doğru koşarken silahı elime aldım. Omuzlarımdan tuttuğunda göğsüne nişan alıp ateş ettim.  Bir ses yankılandı ormanda. Gözlerimi açtığımda tüm üstüm kan içindeydi ve yere düşen Woo Tak'a bakıyordum. Tanrım ben ne yapmıştım ? Olamaz, olamaz. Son nefesini verdiğini duymuştum. Hayır. Şimdi duramazsın Ji Eun. Hareket et. Yerde ağlayan Hyorin'e gittim. Onu kaldırdım ve yatak odasından aldığım pembe silahı ona verdim. 

-Oyuncak mı bu ? Dedi kekeleyerek. 

-Hayır salak o gerçek bir silah dedim sadece Jennie'nin tarzındaydı. Siahı elleri arasına tutuşturdum. 

-Bak kendine gel. Hiç bir şey için vakit yok anladın mı ? Az sonra adamları buraya gelir. Ne kadar Woo Tak ölmüş olsa da Jae Wook yaşıyor. Ben Haru'yu alacağım. Duydun mu ? Senden istediğim direk buradan çık. Önüne kim çıkarsa çıksın ateş et ve Hanbin'i bul. Korumalardan biri. Emin ol yakışıklı. Gördüğünde anlarsın. Hanbin'i bul ona deki birilerini arasın. O anlayacak

-Hanbin dedi bir noktaya bakıp. Ona tokat attım. Hızlı bir tokat geçirdiğimde transtan çıkıp gözlerime baktı. Kafa sallamaya başladı. 

-Bana bak. Hyorin. Bebeğim çıkıyoruz. Anladın mı ? Bu boktan evden çıkıyoruz. Tek yapman gereken bahçeden çıkmak ve Hanbin'i bulmak. Duydun mu ? dedim yüksek sesle

-Hanbini bul

-Aynen. Aynen koş dedim ve beni dinledi. Patikaya doğru koşmaya başladığında direk ormana daldım merdivenleri buldum. Tereddüt etmeden geçidi geçtim ve parmaklıkları açtım. Kafese doğru koşsam da ayağımdaki cam hiç yardımcı olmuyordu. Çarşafı indirdiğimde korku ile bana baktı. 

-Geldin. Tanrım. Ji Eun geldin dediğinde cevap vermedim. Kafesin kapısını açana kadar 3 anahtar denedim. Oturduğu yerden ayaklarını ve ellerini bana uzattı. İçeri geçtim ve bütün kilitleri denedim. 

-Her birine bir kilit. Ji Eun çok titriyorsun dediğinde ona baktım. Beni çıldırtmak mı istiyordu ? Kafayı mı yemem lazımdı illa ? 

-Az önce birini öldürdüm anladın mı ? Biraz anlayışlı olabilir misin ? diye bağırdım ve ayağındaki kilidi açtım.

-Üzgünüm. Be-ben düşünemedim. 

-Bütün yüzümün kanla kaplı olması da mı seni düşündürtmedi ? edim sinirle ve diğer ayağını açtım. O sırada o kapıdan biri girdi içeri. Koruma kıyafetini gördüğümde yüzüne odaklandım. Tanımadığım için direk ateş ettim. Iskaladığım da elimi Haru tuttu ve nişan aldı. 

-Ateş et diye bağırdığında - ki bağırması bile benim konuşmam gibiydi-  tetiği çektim ve adamın kafasından vurduğunda şaşkınlıkla ona döndüm. 

-Ne ? 

-Polistim. Polis akademisindeydim dediğinde ellerini açtım. 

-Tanrım bu gün daha fazla şaşırmayacağım dediğimde gülmeye çalıştım. Zaten şuan şoktaydım. Şokun zirvesindeydim. Daha bir tık ilerisi yoktu. 

-Kalkabilecek misin ? 

-Emin ol hayır. Yürüyemem dediğinde onu koltuk altından tuttum ve kaldırdım. Elini omzuma doladım. Çıkışa doğru yürüdüm. Direk önüne bakıyordu. Uzun ve dağılmış saçlarına baktım. Yükünü daha çok kendime verdiğimde ayağımdaki acıyla yüzüm buruştu. 

-Sana güvenmekte hata yapmadığımı biliyordum dediğinde gülümsemeye çalıştım. 

-Kendim için de intikam aldım dedim parmaklıklara yaklaştık

-Öğrendin mi ? Her şeyi ? dediğinde kafa salladım. Evet öğrenmiştim. İşin garibi ben bunları bilmezken Haru'nun her şeyi bilmesiydi. Ona baktım. Bana baktığında göz göze geldik. İkimizde gülümsedik. Bir tarafım onu kendime yakın hissediyordu. Hatta fazla yakın. 

-Hava karanlık dimi ? 

-Tabi ki karanlık Haru. Saat neredeyse 9 

-Ben nereden  bilebilirim ?  Tanrım şuan güneş ışığına çıksam ölürüm. 6 yıldır güneş görmedim ben Ji Eun dediğinde onu neredeyse düşünüyordum. 

-Ne ? Sen dört yıldır bu evde hapis misin ? 

-Hayır. 9 yıldır evde, 6 yıldır bu odada hapisim dediğinde ormana çıkmıştık. Ben şok ile olduğum yerde kaldığımda o gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. 

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin