B.130

133 14 35
                                    

Na Na'yı tuttuğum gibi saçına yapıştım.

-Sen nasıl bir insansın böyle ? dedim ve tüm gücümle çektim. Na Na çığlık atmaya başladı. Ben ise tüm sinirimi çıkarmak için daha da yapıştım. Dara unnie beni ayrılmak için tuttuğunda Bom'da Na Na'yı tuttu. Bir sinirle son kez çektim ve CL boşluktan yararlanıp aramıza girdi.

-Ne oluyor Ji Eun dedi Dara

-Unnie Na Na Eun Ji'nin ellerine vurmuş. Hem de sırf yere yemek döktüğü için

-Ne   dedi Jiyong yanıma gelirken ama onun kadar şaşkın biri varsa oda Na Na'ydı

-Ben öyle bir şey yapmadım

-Bak bir de yapmadım diyor. Lisa görmüş. Ben var ya seni gebertirim dedim ve bir daha saçına yapıştım. Lisa da da kavgaya karışınca o kargaşa ile Na Na'nın arka cebine yani telefonu koyduğu cebe uzandım. Telefonu alıp direk kendi cebime attım. Hayatımda ilk defa elimin böyle gizli olmasına gurur duyuyordum.

-Durun bi. Bu doğru mu ? Na Na eşyalarını hazırla. Bu evde 1 dakika daha durmuyorsun dedi Jiyong

-Şeeyyy oppa. Ben yanlış da görmüş olabilirim dediğinde hepimiz Lisa'ya döndük.

-Bana yukarıda gördüğünü dedin Lisa dedim Lisa ise kafasını eğip bana baktı.

-Unnie dinlemedin ki. Ben sana Na Na Eun Ji'ye vurdu hemde yere yemek döktüğü için sanırım dicektim. Sen sanırım dinlemeden koştun

-Ah öyle mi ? Na Na üzgünüm. Ben yanlış anladım dedim yerde dökülen saçlarına ağlayarak bakan Na Na'ya bakarak. Bana baktı.

-Yanlışlık ? Yah saçlarımın yarısı yok diye bağırdığında ne kadar sevinsem de üzgün görünmeye çalıştım

-Ama ben bir anneyim. Ne kadar panikledim. Anne olunca anlarsın. Ah o kadar saç midemi bulandırdı dedim lavaboya ilerlerken. Dara unnie Na Na'yı koltuğa oturtup sakinleştirmeye başladı. Lisa'ya göz kırpıp lavaboya girdim ve kilitledim. Telefona şifreyi girdim. Hiç mesaj ya da telefona kayıtlı biri yoktu. Sosyal medya uygulaması veya mail adresi bile yoktu. Sanki telefon yeni alınmış gibiydi. Son aramalara girdim.  Tek numara vardım telefonumu çıkarıp numaranın resmini girdim. Ah resim. Galeriye girdim. Çekilmiş 2 resim vardı. Biri Na Na'nın  diğeri ise bir adamın. Yan dönüktü ama bir maske vardı. Yüzü belli bile değildi. Adamın resmini de çektim ve son uygulamaları kapattım. Telefonu kitledim ve lavabodan çıktım. Salondan geçerken Dara unnie ve CL hala Na Na ile ilgileniyordu. Yanlarına gittim.

-Üzgünüm. Gerçekten çok üzüldüm. Gek sarılalım

-İstemiyorum dedi Na Na. Hay götüm ben çok meraklıydım sanki

-Hadi ama Na Na. Barış teklif etti dedi CL ve Na Na biraz da onun zoru ile kalktı. Sarıldık. Gizlice çıkardığım telefonu tam oturduğu yere bıraktım ve gülümsedim.

-Ben odamdayım dedim ve merdivenlere ilerledim. O sırada gülümseyerek beni izleyen Seunghyun ile göz göze geldim. Bende ona gülümsedim ve parmağımı dudakğıma götürüp sus işareti yaptığımda gülümsemesi genişledi ve kafa salladı.

-Hanbin sana fotoğraf attım. Telefonunda sadece bu iki resim vardı. Bir de numara. Onu da attım

-Bu işimi kolaylaş- ya adamın yüzü belli değil ki diye isyan etti.

-Tüh ya heyecandan düzgün poz ver de çekeyim diyemedim. Hanbim dalga mı geçiyorsun?  Telefonda bu hariç hiç bir şey yok diyorum. Ne mesaj ne numara

-Tamam ben bakacağım bir çaresine dedi kapı açılınca

-Tamam seni ararım dedim ve direk telefonu kapattım. Jiyong önce bana sonra elimdeki telefona baktı.

-Biriyle mi konuşuyorsun ?

-Kapattık

-Kimdi ?

-Sanane dedim yataktan kalkarken. Kırgın gözlerle suratıma baktı.

-Ji Eun

-Na Na'nın yanında seninle konuşmam bir şey değiştirmez. Ayrıca o yüzüğü çıkardım. Bir daha takmam. Yani yüz bulup vermeye kalkma

-Bende yenisini alırım. Hangisini beğenirsen  onu alırım. Kaç tane istersen

-Ji eğer o hatayı yapmasaydın senin verdiğin telden bir yüzüğü bile takardım

-Ne istiyorsun ? Ha ? Pişmanım görmüyor musun ? Acı çekiyorum. Keşke sana vurmasaydım. Emin ol senden daha çok canım yanıyor. Elim mi ? Dedi elini duvara sertçe vurduğunda sıçradım. Bir daha vurdu o kadar sert vuruyordu ki kalbim deli gibi çarpıyordu.

-Yapma dedim panikle ama beni dinlemedi.

-Umurumda değil. Gözlerime bile bakmıyorsun. Kırılsın gitsin. Kullanamayım bir daha. Umurumda değil dedi ve bir daha vurdu. Bütün eli kıpkırmızıydı. Acı çekmesi canımı yakıyordu. Ona doğru gittim.

-Kes şunu dedim dinlemedi. Elini bir daha vuracakken duvarla elinin arasında koydum elimi. Eli elime değdiğinde neden kızardığını anladım. O kadar sertti ki elim şuan yanıyordu.

-Ben üzgünüm. Ji E-

-Yapma demiştim. Yapma. Yakma canını dediğimde ağlayarak yere çöktü. Bende peşine

-Uyutmuyor. Bırakmıyor peşimi. O anki bakışın, hayal kırıklığın... ben ölsem bile unutamayacağım bunu ve çok pişmanım. İnan canımın nasıl yandığını bilsen. Sana vurmaktansa tüm kemiklerim kırılsın dedi yüzüme bakarak ve ben gözlerine baktım.

-Ağlama dedi hıçkırarak ve ben ağladığımı fark ettim. Bu ana kadar tek umurumda olan şey onun gözünden düşen yaşlardı.

-Sen de ağlama. Artık ağlamayalım

-Şuraya duygusal foti koyup bölümü bitiriyorum 🙄

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Şuraya duygusal foti koyup bölümü bitiriyorum 🙄

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin