B.57

161 16 9
                                    

-Hyung sadece Lisa'nın numarasını ver. Lütfen yalvarırım. Onunla konuşmam lazım hyung dedim Suga hyung'a. O ise kafasını iki yana salladı. Sinirle ofladım. 

-Bak hyung. Anlamıyorsun ama Ji Eun nuna 2 haftadır ortalıkta yok

-Belki de gitmiştir Kook. Olamaz mı ? 

-Olamaz. Bana söylerdi. En azından veda ederdi. 

-Kook depoya gittik. Eşyalarını toplamış. Belli ki nereye gittiyse kendi gitti. Lisa ne yapabilir ?

-Ona sözüm vardı. Gittiyse bile Lisa'ya haber vermeliyim. En azından onun yanında olmadığımı bilmeli. Hyung lütfen

-Kook. Geçen zamanın üzerine yeni yeni toparlanmışken bence bu -

-Sana şu numarayı ver dedim diye bağırdım. Artık karşımdakinin kim olduğu umurumda değildi. Biri omzumu tuttuğunda o kişiyi ittim. Tek ilgilendiğim numaraydı. 

-Kook sakin ol diye bağırdı Taehyung hyung. Sakin ol. Sakin ol. Gözlerimi kapattım. 

-Hyung-

 -Odaya Jungkook dedi Suga hyung. Gözlerini açıp yüzündeki hayal kırıklığına baktım. Beni korumaya çalışıyordu. O tüm grubu korumaya çalışıyordu. Biliyorum ama bir sözüm vardı. Yine de onu dinledim ve odaya ilerledim. Lisa'ya ulaşmam lazımdı. Onu bulmalıydım. Bir sözüm vardı ve tutamamıştım. Ji Eun nuna kim bilir neredeydi ? 1 hafta olduğunda meraklanıp depoya gitmiştik ama kimse yoktu. Yerdeki bisiklet dışında kişisel hiç bir eşya yoktu. Bunu üzerinden de 1 hafta geçmişti. Odanın kapısı açıldı ve Jimin içeri girdi. Bana bakıp gülümsediğinde gülümsemeden duramadım. 

-Ben geldim dedi ve yatağa oturdu. 

-Fark ettim Jimin dediğimde elindeki kağıdı gösterdi. 

-O da ne ? Yoksa-

 -Şitt bir sessiz ol. Fark edecek

-Gerçekten numaramı ? dediğimde gözleri kısılarak gülümsedi ve kafa salladı. Numarayı bana uzattı sonra geri çekildi. 

-Tae ile bunu zor aldık. Haberi yok. Bu yüzden Lisa'ya söyle sakın Jiyong hyung'a bir şey söylemesin. Bak sonra o Suga hyunga söyler. Suçu sana atarım şimdiden söyliyim

-Söz. Söz veriyorum. Jimin hyung seni seviyorum dedim ve ona sıkıca sarıldım. 

-Biliyorum. Sevilmeyecek biri değilim. Ara şunu hadi dediğinde telefonumu çıkardım ve numarayı tuşladım. 

-LİSA----

Akşam yemeğindeydik. Herkes taşındıktan sonra olduğu gibi yine Seungri ve Jin Wo oppa ortamı neşelendirmeye çalışsa da herkes yemeğine dönüktü. Göz ucuyla Jiyong oppaya baktım. Tabaktaki havuçları sinirle ayıklıyordu. Buraya geldiğimizden beri yine o sinirli, soğuk insana dönüşmüştü. Hiç birimiz şaşırmamıştık.  Bu hali onun gerçek haliydi. Telefonum çalmaya başladığında ezberimde olan numaraya baktım. 

-Kim o ? Dedi Jiyong oppa . Ona baktım sonra hemen yanında oturan Jennie ile göz göze geldik. 

-Yeni okuldan arkadaşım oppa. Ortak ödevimiz var. Ben yukarıda konuşurum

-Yemeğini ye dedi soğuk bir sesle. Kalkmak üzeri olduğum sandalyeye geri oturdum. 

-Pek aç değ-

-Tartışmaya kapalı dedi ve yemeğine döndü. Geçen gün de bu konu olmuştu. Zayıfladığım için endişeliydi. Belli etmese bile onu tanıyordum ama yiyemiyordum. Yemek yemek istemiyordum. Hiç bir şey yapmak istemiyordum. Bir kaç dakika boş boş yemeğine baktıktan sonra elindeki metal çubukları vurarak masaya bıraktı. Masada yeni yeni başlayan konuşmalar da bu hareketiyle susmuştu. 

-Kaç kere dedim bu telefonları yemek vakti sessize alın diye dedi bağırarak. Kafamı masaya çevirdim. Benim hatamdı. Unutmuştum. O bu ara görevler için gerginken hata yapmamamız gerekti. O sırada Jungkook tekrar aradığında telefonu kapattım. Jiyong oppa bana bakıyordu. 

-Lalisa dedi halbuki sadece Ji Eun unnie sinirliyken bana Lalisa derdi. Gözlerine baktım. Yorgun gözüküyordu. Yorgundu. Tüm gün evde değildi. 

-Efen-

-Arkadaş yok. Artık kimse yok. Anladın mı ? Ödevleri okulda halledin. O telefonlar bizimle konuşmak için, arkadaşlarınla dedikodu yapmak için değil dediğinde kafa salladım. Zaten o mal okulda arkadaşım falan yoktu. Bütün derslerde Rose yanımdaydı. Bana o yetiyordu. 

-Jungkook sana ulaşmaya çalıştı mı ? dediğinde daha yeni yemeğime çevirdiğim gözlerimi ona çevirdim. Anlamış mıydı ? Hayır. Lütfen hayır. Anlamamış olsun. Normal halinden bile sinirliyken bir şey bilmesini istemiyordum. 

-Hayır oppa 

-Aranızdan herhangi birine ulaşmaya çalışan oldu mu ? 

-Jiyong saçma sapan konuşma. Kim ulaşabilir ? Yeni ev, yeni şehir, yeni numaralar. Kimse bulamaz bizi dedi Seunghyun. Tuttuğum nefesi yavaşça bıraktım. 

-İsteyen yapamasa bile çalışır. Duyduğum bir şeyler var. Kook Lisa'nın numarasını istiyormuş. Onu unut Lisa. Konuşmayacaksın. Duydun mu  ? 

-Tamam oppa

-Ayrıca bu şehre gelmemizin bir amacı var. Herkes rolüne dönsün. Herkes görevini yapsın dediğinde herkes onayladı. 

-Yaşamak için çok hızlı, ölmek için çok erken diye fısıldadım diğerleri bağırırken. Jiyong oppa bir kaç saniye masaya baktı. 

-İştahımı kaçırıyorsunuz dedi ve sinirle masadan kalkıp içeri girdi. Bana o kadar laf atsa da kendi de zayıflamıştı. Ne kadar iştahımı kaçırıyorsunuz diye yalan atsa da masadaki herkes onun zaten yemeyeceğini biliyordu. 

-Oppa dedim Seunghyun'a bakarak. Bana döndü. Telefonumu kaldırdım. 

-Telefonuma bakabilir miyim ? dediğimde gülümsedi ve kafasıyla gitmemi söyledi. Heyecanla ayağa kalktım ve odama koşarken telefonumu açtım. Son arayan numaraya bastım ve telefonu kulağıma götürdüm.  Boş olan elimi de hızla atan kalbime

-Alo

-Sen kafayı mı yedin ? Beni neden arıyorsun ?

-Lisa dedi. Adımı söylemesi kalbimin on kat daha hızlanmasını sağladı. Onu özlemiştim. Sesini özlemiştim. Bana Lisa diyişini özlemiştim. 

-Ne ? 

-Lisa bir sorun var. Bak öncelikle bunu Jiyong hyunga söyleyemezsin. Anladın mı ? seni aradığımı bilmemeli

-Bence de Kook. Bence de dedim sinirle. Masada olanlardan sonra gerçekten bilmemeliydi. 

-Numaranı gizlice aldım. Ji Eun nuna

-Ne oldu ona ? dedim panikle. Kapı açıldığında telefonu hemen indirdim. Jennie hızla içeri girdiğinde telefonu kulağıma götürdüm

-Anladın mı ? dedi kaşlarım çatıldı. Duymamıştım ki

-Bir daha söyle. Ne dedin ? 

-Ji Eun nuna yok. Hiç bir yerde. Evinden eşyaları toplamış ama o asla bana gittiğini söylemeden gitmezdi. Telefonu da kapalı çalıyor. 

-Ne demek yok Kook ? 

-Jungkook mu o ? dedi Jennie. Kafa salladım

-Onu özlediğimi söyle dediğinde kaşlarım yine çatıldı .Daha ben ona onu sevdiğimi söyleyemiyordum.   Şuan konu bu değildi bile. 

- Bak çok ciddiyim. Suga Hyung onun gittiğini söylüyor ama o gitmez bana uğramadan. Bir şey olmuş olmalı ama Jiyong hyunga da diyemiyorum çünkü banane diyecek. Ne yapacağım ? 

-Ben bir yolunu düşüneceğim dedim ama bende ne yapacağımı bilmiyordum. Jennie endişe ile yüzüme baktı. 

-Ne yapacaksın ? Elimden ne gelirse yaparım 

-Senlik bir şey yok dedim çünkü yoktu. Ne yapacağımı bile bilmiyordum ki. İçeri Jisoo ve Rose'da girdi. Bir terslik olduğunu zaten aşağıda anlamışlardı.

-Ne yapacaksın peki ? 

-Yapacak fazla bir şey yok. Seunghyun oppaya söyleyeceğiz

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin