-Burada bekler misin ? Çok durmayacağım dedim ve arabadan indim. Oradalardı. Jennie ile göz göze geldiğimde söylediği şey ile bana döndü hepsi. Jin Wo'da buradaydı. Hepsine kızgındım ama hepsini deli gibi özlemiştim. Elimle ağzımı kapadım. Sevinç çığlığı atmamak için. Bir adım attım ama sanki ayaklarım donmuştu.
-Lalisa Manabon dediğimde gözlerinden akan yaşları sildi ve bana doğru koşmaya başladı. Kollarımı kocaman açtım.
-Yaa unnie dedi peşinden Jennie. Önce Lisa'ya sıkıca sarıldım. Benden ayrıldığında yüzümü avuçladı.
-Bu halin ne ? Ne kadar zayıflamışsın böyle ? dediğinde Jennie onu itti ve bana sarıldığında Ji Soo'da aramıza daldı. Gülerek onlara sarılsam da hüngür hüngür ağlıyordum. Kızlar benden ayrılınca köşede kalan Jin Wo'ya baktım. Gamzelerini ortaya çıkarak şekilde güldü ve ellerini iki yana açtığında koşarak ona sarıldım. Beni etrafında döndürdüğünde kahkaha attım. Beni bıraktı ve göz yaşlarımı sildi.
-Hey nuna. Ağlama dediğinde kafamı iki yana salladım. Hepsi etrafıma toplandı.
-İyisiniz. Tanrım çok şükür. İyisiniz. Sizi.. sizi ne kadar merak ettim biliyor musunuz ? Herkes iyi mi ? Meraktan ölecektim dedim gözlerimi silerek.
-Biz daha çok. Jungkook Suga oppada gizlice numaramı aldı. Senin kaybolduğunu söyledi. Seunghyun'a gittik. Aylardır seni arıyorduk. Hatta Seunghyun Bom unnie ile gizlice Seul'e bile gitti. Depoya ama yoktun. Hiç bir yerde dedi tek seferde Lisa. Onu sakinleştirme için elimi omzuna koydum. Deli gibi özlemiştim.
-Sorun yok. Çok da kötü değildi
-Nuna sen niye Daegu'dasın ve bizim burada olduğumuzu nereden biliyorsun ? dedi Jin Wo. Arabaya yaslandım.
- Buradayım çünkü burası benim doğduğum şehir ve abimle kalıyordum. Aslında üvey abim. Beni kaçırdı. Yani aslında kayıp falan değildim. Evdeydim. Sizin de burada olduğunuzu öğrendim çünkü.... Jiyong ile karşılaştım dedim o gün olanlar aklıma gelmişti.
-Ne ?
-Jiyong oppa bunu bize söylemedi dediğinde kaşlarımı çattım. Ekip birbirinden bir şey saklamazdı.
-Bilmiyorum. Bir kaç gün oldu
-Jiyong oppa bir kaç gündür evde durmuyor ki dedi Jennie. Neler dönüyordu bilmiyordum ama Jiyong umurumda değildi. Neden söylemediği de. Büyük ihtimalle benim adımı ağzına almak dahi istememişti.
-Silahlar neden lazım ? dedi JiSoo
-Başımda bir bela var. Aslında abim yani üvey abim tam bir pislik çıktı. Kendimi ve Hyorin için silaha ihtiyacım vardı. Suga ve Jungkook buraya geliyor. Yarın akşam burada olacaklar.
-Nasıl ? Jungkook buraya mı geliyor ? dedi Lisa sesi titreyerek. Ona baktım ve kafa salladım.
-O zamana kadar önlem için. O evden kaçtığımız anda silahları geri getireceğim dediğinde Lisa arabanın arkasından bir çanta çıkardı. Jennie'ye uzattığında Jen arabanın üzerine bıraktı çantayı ve çantayı açtı.
-Unnie üç siyah hepsinin işleyişi aynı bir tek şunun koruma k- Lisa bu benim silahım değil. Jiyong oppanın
-Nereden bilebilirdim ? dedi Lisa silaha bakarak. Arkasındaki GD yazısını gösterdi Jennie. Lisa ise göz devirdi.
-Acelem vardı anladın mı ? Öncelik silahtı ve aldım
-Bunu alırsan Jiyong oppa fark eder. Unnie bu-
-Sorun değil. İki tane de ol-
-Silahla ne işin var? dediğinde hepimiz Hanbin'e döndük. Tanrım kafayı yiyecektim.
-Unnie buraya onunla mı geldin ? dedi Lisa şaşkınlıkla. Önce Hanbin'e durumu açıklamam iyi olacaktı. Yanlış anlayabilirdi. Evet aslında doğru anlardı. Çünkü evet silah alıyordum şuan.
-Bir tek onun arabası vardı
-Kısmen senin araban o. Hani ben senin şoförün olarak çalışıy-
-Bir dakika onunla derken dedim Hanbin'in sözünü keserek.
-İşte şimdi sıçtık dediğinde Jin Wo'ya döndüm. Ne oluyordu be ? 4ü de etrafına bakmaya başlamıştı.
-Neler oluyor Jin Wo ?
-Unnie. Hanbin YG'den. O bir muhbir. Jiyong hyung'un Daegudaki habercisi. Tanrım çoktan ona ötmüştür dediğinde Hanbin'e döndüm. Sinirle ona baktım. Beni kandırmıştı. Jiyong'u ilk görüp takip ettiğimde önüme çıkmıştı, ikinci kez eve geldiğinde etrafta gözükmüyordu çünkü onu eve almıştı. Tanrım tam bir salaktım. Hanbin onlardandı. Jiyong ile çalışıyordu. Beni öpmüştü. bu da mı oyundu ? O da mı Jiyong gibi bir sahtekardı ?
-Sen bunca zamandır YG'den miydin ?
-Evet ama - dese de suratına yumruğu geçirmiştim. Sadece kafası yana eğilirken ben elimin kırıldığını düşünüyordum. Açıklamaya gerek yoktu. Beni kandırmıştı. Bende kanmıştım.
-Seni yalancı pislik dedim yüksek sesle. Lisa yanıma geldi.
-Jiyong oppaya söyledin mi bir şey ?
-Söylemese bile sen benim odama girip, silah çalıp, gecenin köründe benden habersiz evden tüyebileceğini mi düşünüyorsun Lalisa ? İyisin dedim ama sence bu kadarını yapabilir misin ? dediğinde hepimiz olduğumuz yerde kaldık. HARİKA. BÜYÜK HARFLERLE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇETE
ChickLitÇok yanlış kişiye bulaşmıştım. Yanlış yerde yanlış kişiye yanlış yapmıştım. Hemde büyük bir yanlış. Tabi o kişinin çetenin lideri olduğunu bilseydim arkama bakmadan kaçardım. Yine de bunu lehime çevirebilirim,onu kullanabilirim diye düşündüm. Onun...