Odadan çıktığımda bir ses duydum. O kapıya doğru ilerledim. Kilit üzerinde duruyordu. Kapıyı açtığımda bir adamla karşı karşıya geldim. Şaşkınlıkla yüzüme baktı.
-Ji- Jiyong dediğinde ona yumruğu geçirdim. Orospu çocuğu. Ensesinden tuttuğum gibi banyodan çıkardım.
-Sen.. sen neden buradasın ? dediğinde alayla güldüm.
-Sürpriz seni şerefsiz dedim ve salona doğru ilerlediğimde herkes ikimize döndü. Ensesinde elim o kadar sıkıydı ki kurtulamazdı. Jae Wook oayı süzdüğünde gözleri yorgun bir halde Youngbae'nin yanında duran Hyorin'de takıldı.
-Sürtük yaptı yapacağını dimi ? Çıkardı dimi sizi ? dedi Jae Wook bağırarak. Adamın dizin arkasına vurarak yere düşmesini sağladığımda Hyorin sakince ayağa kalktı ve bize doğru yaklaştı. Onu yerden kaldırdığında adam gibi biz de şaşkınlıkla onu izliyorduk. Bir anda adamın bölgesine tekme attığında Jae Wook iki büklüm kaldı. Güldüm. Harika. Yere düşen adamı tekrar ayağa kaldırdı.
-Bu yaptıkların içindi dedi ve ellerini adamın omzuna koydu.
-Ele başı sensin biliyorum. Gizli gizli arka planda durup kardeşinin asistanlığını yapıp onun egosunu tatmin ediyorsun ama ben iplerin senin elinde olduğunu biliyorum. Sen şeytansın Jae Wook. Ah sana bir haberim var. Evet Ji Eun yaptı. Bizi kurtardı. Tek beni değil Haru'yu da ama nasıl biliyor musun ? Kardeşin Jae Wook dedi ve elini Jae Wook'un kalbine koydu.
-Tam buradan vurdu. O simsiyah, taşlaşmış kalbinden vurdu. Gözlerimle gördüm. Kardeşinin son nefesini verdiğini gördüm, o bedenin yere düşmesini gördüm ve ne var biliyor musun ? Bu yaşıma kadar hiç bir şey beni bu kadar mutlu etmedi dediğinde Hyorin'e bakıyordum. Gözleri dolsa da ağlamıyordu.
-Yalan söylüyorsun
-Hayır. Elimde olsa. İnan birini öldürecek cesareti kendimde bulabilsem bende senin için aynısını yapardım ama eminim uzun sürmez. Cehennemde annen ve kardeşinle buluşman dediğinde gülüyordu. Jae Wook bir anda Hyorin'i itti ve çeneme dirseğini geçirip koşmaya başladı. Hedefi belliydi. Nereye gittiğini biliyordu. Hemen peşine takıldım ama bir odaya girdi ve kapıyı kilitledi.
-Jiyong. O odada Ji Eun var dedi Seunghyun. Kapıya omzumla vurduğumda içeriden bir kırılma sesi duydum. Bütün sinirle bir kere daha vurup kapıyı kırdım. Belimdeki silahı çıkardım. Ji Eun'u kaldırmıştı. Yerdeki kırık sürahiye parçasına bakıp kafamı ona çevirdim. Ji Eun'un boğazına bir cam tutuyordu.
-O silahı indir
-Onu bırak dedim ama Ji Eun'un umurunda değildi. Gözleri hala yarı kapalıydı. Seunghyunun silahı omzumdan uzanıyordu.
-Silahınızı indirin
-İndirsem bile seni öldüreceğim. Onu bırakırsan belki bu acısız olur
-Sen hiç anlamadım Jiyong. Zaten öleceğim ama Ji Eun'da geliyor. Ona cehennemde bile rahat yok dediğinde Ji Eun kahkaha attı.
-Komik çocuk. Peki tam olarak ne zaman rahat olabilirim. Sizden, şu sikik planlarınızdan, silahlardan uzak olabilirim
-Sen artık bu iştesin Ji Eun. Silahını indir yoksa hiç düşünmeden onu öldürürüm dediğinde Seunghyun ile silahlarımızı bıraktı. Yapabilecek bir şey yoktu. Zamana ihtiyacım vardı. Odaya göz gezdirdim.
-Nasıl yapalım ? Burada mı ölmek istersin yoksa bu eve bu kadar kasvet yeter mi ? Özel olarak tercihin var mı ? dedi gülerek
-Mesele seni s*ke s*ke öldürmek bence eğlenceli olur kardeşim dedi ve elini geceliğinin eteğinden soktuğunda yumruklarımı sıktım. Onu sikecektim. Jae Wook kolay kolay kurtulamayacaktı.
-Senin belanı sikeceğim diye kükredi Seunghyun.
-Öncelikle dedi Ji Eun bana baktığında, göz göze geldiğimizde alayla güldü. Benden nefret ediyordu. Benim kendimden ettiğim kadar.
-Öncelikle ne ? dedi Jae Wook.
-Bana kardeşim deme çünkü senin gibi biriyle kan bağım olsun istemiyorum ve ikincisi dedi ve Jae Wook'un kolunu ısırdığında elini hızla çekti. Yerdeki silahımı kaptım ve Eline nişan aldım. Elinden vurduğumda cam parça yere düştü ve Ji Eun ona tekme atıp zıpladı ve Jae Wook'un boynuna doladı ayağını.
-Bana dokunmak yerine beni öldürmeliydin dedi ve kafasına dirseğini geçirdiğinde ikisi de yere düştü. Seunghyun onlara doğru gitti ve Jae Wook'u tutup kaldırdı.
-Onu bir oda kapatıyorum şimdilik dedi elinden kanlar akarken onu odadan çıkardı. Yere uzanmış Ji Eun'a baktım ve elimdeki silahı bir yere attım. Ona doğru gittim ve yanına oturdum.
-Kesinlikle beyinsizmişim dediğimde kaşlarını çatıp bana baktı. Geceliğinin açılmış yerini kapattığımda alayla güldü ve bakışlarını tavana çevirdi.
-Kendini koruyamayacağını düşündüğüm için dediğimde yerde bana sırtını döndü.
-Koruyamıyorum zaten haklısın diye fısıldadığında yanına uzandım. Ona dokunmadım çünkü az önce gördüklerimden sonra bana yapabilecekleri uzun bir listeydi. Özellikle bana sinirliyken.
-Harika iş çıkardın
-Beceriksizdim, korkaktım, çaresizdim, kafayı yemek üzereydim ve kesinlikle kendimi koruyamıyorum dedi sessizce. Uzun saçlarına baktım. Onunla uyurken koluma dolanan o uzun saçlarına.
-Ben seni korurum. Her zaman
-Git Jiyong. Sen beni koruyamazsın. Sen sadece canımı yakarsın. Biliyorum çünkü daha önce yaptın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇETE
ChickLitÇok yanlış kişiye bulaşmıştım. Yanlış yerde yanlış kişiye yanlış yapmıştım. Hemde büyük bir yanlış. Tabi o kişinin çetenin lideri olduğunu bilseydim arkama bakmadan kaçardım. Yine de bunu lehime çevirebilirim,onu kullanabilirim diye düşündüm. Onun...