B.56

158 20 5
                                    


-Siktir git dedim. Tamam normalde bu kadar küfür eden biri değildim. Hatta şu salonda 6 erkek varken ve hepsi bana sinirle bakarken- abim olduğunu iddia eden psikopat dışında- hiç etmezdim çünkü sarhoş olmadığım sürece bunu götüm yemezdi. Lakin şöyle bir siki durum vardı ki benim abim falan yoktu. 

-Abinin yanında bu şekilde ko-

-Banim yok yakışıklı. Madem söyleyecek bir yalan düşündün aynı zamanda biraz araştırman lazımdı dediğimde kaşları çatıldı. 

-İsmin Lee Ji Eun. 25 Ekim'de doğdun. Şuan 25 yaşındasın. Bu evde 11 yılını geçirdin. Sonra kendini ve kardeşini bir parkta buldun. Küçük kardeşin var. Aslında vardı. O öldü dimi ? Üzgünüm. Sizi uzun zamandır arıyorum. Daha önce bulmayı çok isterdim. Her şeyi yaptım. Ji Eun dediğinde yutkundum ve salona baktım. Gerçekten mobilyalar değişmiş olsa da bu ev. Tanrım. Bu saçmalıktı. Bir abim olsa bunu bilirdim. 

-Benim bir abim yok

-Beni tanımaman çok normal Ji Eun. Ben senin üvey abinim. Siz gittikte çok uzun zaman sonra buraya geldim. Tabi ki bilmiyordum hiç bir şey ama öğrendim. Öğrendikten sonra hep ikinizi aradım. Olanlar için gerçekten üzgünüm

-Benim bir abim yok

-Biliyorum senin için çok zor. İstersen biraz dinlen. Bu arada adamlarım sana biraz yıpratıcı davranmış. Bunun sorumlusu olanı kovdum. Kimse sana bu evde zarar veremez. Anladın mı ? Evine döndün ufaklık dedi. Aramızdaki mesafeyi kapatmıştı. Elini saçıma koyacağı zaman geri çekildim. Anlayışla gülümsedi ve geri çekildi. 

-Bir süre güvenliğin için evde kalmanı rica edeceğim dedi ama daha çok emir gibi gelmişti. Benim üvey abim mi vardı ? 

-O adam nerede ? dediğimde tam arkasını dönecekti ki bana döndü. Neden bu kadar anlayışlı bakıyordu ? 

-Babandan mı bahsediyorsun ? dediğinde kafa salladım. 

-Onu şuanlık görmesen daha iyi. Emin ol hazır olduğunda seni ona götüreceğim.

-Ö-ölmedi dimi ? Dedim. Ölemezdi. Onu mahvedecektim. Ölmekten beter edecektim. Ona kızacaktım da. Kardeşim için onu suçlayacaktım. Onun suçuydu. Bu kadar para içinde yüzerken onun suçuydu. 

-Ölmedi. Merak etme. 

-Ben biraz nefes almalıyım dediğimde yine anlayışla kafa salladı. Zorla ayağa kalktım. 

-Adamlar sana eşlik etsin dedi ama onu duymak istemiyordum. Kendimi zorla bulduğum kapıdan dışarı attım. Bir kaç metre yürüyüp eve baktım. Doğruydu. Bu o evdi. Büyük bahçeye baktım. Bu o bahçeydi. Şura düşüp dişimi kırdığımda 5 yaşımdaydım. Annem zaten o dişin düşeceği konusunda beni bir saat ikna etmeye çalışmıştı. Şurada ailecek yemek yemiştik. Şu ağacın altında kardeşimle beraber uyurduk. Olduğum yerde çok döndüğüm için başım dönmüştü. Ağaçlık alanın olduğu tarafa ilerledim. Koşmaya başladım. Patikadan çıktım ve ezbere bildiğim yola girdim. Oradaydı. Ağaç evimiz bile oradaydı. 8 yaşıma girdiğimde izlediğim bir filmden özenmiş ve resmi ile babama gitmiştim. Doğum günü hediyesiydi. Göz yaşlarımı tutmaya çalışırken minik merdivenlerinden çıktım. Önceden içinde oyuncak ayıcıklarım,bebeklerim vardı. Şimdi ise terk edilmiş arabalar, oyuncak silahlar vardı. Woo Tak burayı da kullanmış olmalıydı. Yere oturdum ve küçük penceresinden dışarı baktım. Gözümden düşen damlayı sildim. 

-Neden ? dedim sessizce. Neden ? Neden bizi bırakıp başka bir kadın getirmişti. Başka bir çocuk. Zaten iki tane çocuğu vardı. Neden bizi bırakmıştı ama o çocuğa yeri var mıydı ? Woo Tak benim aksime bir aile ile büyümüştü. Benim minik bebeğim anne baba ne onu bile bilmezken o benim babamı almıştı. Dizlerimi kendime çekip kafamı yasladım. Bunların hiç biri Woo Tak'ın suçu değildi. Bunlar babamın suçuydu. Woo Tak sadece bir çocuktu. Masum bir çocuk. Gelen hışırtılarla beraber kafamı kaldırdım. Pencereden bakarken gözlerimi siliyordum. Beyaz bir önlük giymişti. Gürültü yaptığını fark etmiş olacak ki etrafına bakınıyordu. Göz göze geldiğimizde gözleri korkuyla açıldı. Hızla kafasını çevirdi ve gözden kayboldu. Kimdi bu kız ? 

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin