B.44

216 21 18
                                    

-Suga dedim arabadan iner inmez

-Arabadaki Rose mu ?

-Evet onu yolda buldum

-Peşinden giden adamları hakladık, Hoseok'u Rose'u bulması için yollamıştım. Tae arkadan dolanıyor dedi büyük binanın bahçesine girdik. Silahını çekti. Arkama ateş ettiğinde arkama baktım.

-Güzel

-Sen niye buradasın ? Lisa sana orada -

-Benimle geldi. Lisa yandan dolaş dedim ve ön kapıya ilerledim. Nöbet tutan iki adama silâhımızı doğrultuk.Kapıdan çıkan Jackson tam önüme denk geldi. Ensesinden kapıp dizine vurduğumda yere düştü ve adamlardan birini vurdum. Jackson güldü. Yongi sinirle nöbet tutan diğer adama baktı.

-Hadi ama illa konuşmam mı gerek at işte silahını diye geveledi. Jackson adama silahını atması için işaret etti. Adam silahı atar atmaz Yongi adamı vurdu.

-Pardon yanlışlıkla oldu dediğinde Jackson'a eğildim.

-O nerede ?

-Öteki tarafa gidiyor dediğinde Suga'ya baktım. İçeri koşarken o Jackson'ı kaldırdı. Binada cam kutunun içindeydi. Hareket etmiyordu. Cama nişan alıp ateş ettim. Cam patlayıp her yer su olurken ona doğru koştum.

-Ji Eun dedim hareket etmiyordu. Omuzlarından dolanan zincirlerin altına geçirdim elimi.

-Ji Eun lütfen dedim kalp masajı yaptığımda tepki vermedi. Suga Jackson'ı içeri soktu ve yere fırlattı.

-Bebeğim nolur kendine gel dedim çaresizlikle düşen göz yaşımı sildim ve arkada kahkaha atan Jackson'a döndüm.

-Seni öldüreceğim dedim onu yerden kaldırıp yumruk attığımda. Güldü.

-Yap. Onu getirmez

-Ah emin ol yavaş yavaş. Yaşadığın her ana pişman ederek öldüreceğim dedim bir yumruk daha geçirdiğimde duvara çarptı. Lisa bir adamın saçında sürükleyerek içeri girdi ve bıçağını adamın boğazına batırdı.

-Bıçak dediğimde elindeki boşta duran bıçağı bana attı. Bıçağı gözüne sokup çıkardığımda acıyla çığlık attı.

-Unnie ? Desi Lisa. Ona koşarak. Olduğum yerde kaldım.

-Unnie lütfen hayır hayır. Kendine gel. Nolur unnie. Yalvarırım diye bağırdı. O öldü.Lisa onu yan çevirdi. Öldü. O öldü. Tam Jackson'a dönüp bir yumruk attım.Duyduğum sesle Ji Eun'a döndüm. Öksürerek yere tükürüyordu.

-Tanrım. Gerçekten öteki dünyayı gördüm sandım dedi sırt üstü yatarak.

-Se-Sen dedim hala çığlık atan Jackson'ı bıraktım ve ona doğru gittim.

-Geç kaldın. Yarım saattir işkence görüyorum dediğinde onu kucakladım ve sıkı sıkı sarıldım.

-Öldün sandım diye fısıldadı.

-Zaten zor nefes alırken bu şekilde devam edersek ölücem dediğinde ondan biraz ayrılıp yüzüne baktım. Yaşıyor.

-Tamam. Artık şu zincirleri- dedi ama öksürmeye devam etti. Kilidin olduğu yere ateş ettim ve kilidi kırdım.

-Bir an sinirden bana ateş ediyorsun sandım

-Emin ol sinirden ateş etsem senden önce çok kişi var diye söylendim ve zincirleri çıkardım. Ayağa kalkmaya çalıştığında ona destek oldum. Suga Lisa'nın yanındaydı. Ona destek oluyordu. Lisa bize doğru bir adım attı sonra durdu. Kollarım Ji Eun'a dolanmıştı. Ellerimi itti ve Jackson'a doğru ilerledi. Jackson acıyla gözünü tutuyordu. Ji Eun'u tutmak istesem de beni bir daha itti.

-Sana dedim ki o ellerini kıracağım dediğinde şok olmuş bir ifadeyle ona bakıyordum. Jackson'ın kolunu tuttuğu gibi ters çevirdi. Kemiklerinin sesini duyduğumda Suga'ya baktım. Omuz silkti.

-Ayırayım mı ?

-Bence gerek yok. İşini biliyor dediğimde aynı ses bir daha geldi. Kafamı iki yana salladım. Jackson'ın durması için yalvarırken ona bir tane yumruk attı.

-Bu da beni öptüğün içindi diye bağırdı. Onu alkışladım.

-İste benim kı-Bir dakika seni öptü mü ? Dedim sinirle. Bunu yüksek sesle söylemediğini düşünmüş olmalı ki bana bakarken dudağını ısırıyordu.

-Hayır. Öyle mi dedim ?

-Yine yalan söylüyorsun. Seni öptü mü? Diye bağırdım onlara doğru giderken. Bana doğru yürümeye başladı. O herif bu sefer bitmişti. Kolalarını açıp durmamı beklediğine onu ittim. Az önce silahla kırdığım camların üzerine düştüğünde ona doğru gittim. Acıyla yüzünü buruşturdu.

-Ben bilerek yapmadım dediğimde onu kaldırmıştım bile. Sinirle bana döndü.

-Tanrı aşkına beni öldürmek mi istiyorsun?

-Aşkınızı evde yaşasanız dediğinde ikimizde Suga'ya döndük.

-Ne yani biliyor mu ? Dedi bana bakıp. Evet bilmiyorsa bile artık biliyordu. Ayrıca Lisa'da biliyordu.

-Neyi ? Dedi Lisa. Sonra ağzını kapattı.

-Hadi canım ama oppa bugün randevun vardı

-Biriyle çıkarken başkasıyla da mı çıkıyorsun? Hyung gerçekten hızlısın dedi Suga. Ji Eun ise bana sinirle bakıp kapıya ilerledi. Suga'ya dönüp susmasını işaret ettiğimde kahkaha attı. Ji Eun'u omzuma aldığımda bırakmam için bağırdı.

-Bu konu bu odadan dışarı çıkmayacak dedim Lisa'ya bakıp. Kararlı bir şekilde kafa salladı ve bizi takip etmeye başladı.

-Harika sen Taehyung'sun dimi ? Dedi Ji Eun. Arkamı döndüm.

-Evet benim dedi ve yüzündeki kanı sildi.

-Tae Jackson içeride dediğimde kafa salladı. Arabaya doğru ilerledim.

-Canım. Bacaklarım meydanda. Öküz olma da omzundan indir beni. İnsan kucağına alır. Damızlık gibi omzuna değil dediğinde onu bıraktım.

-O elbiseyi giymeseydin. Tanrım erkeklerin bakması bile şeye yeter

-Neye ? Dedi sinirle. Göz devirdim.

-Tanrı aşkına ölümden döndüm ve sen elbiseye mi takıyorsun ? Baksana bana hala sırılsıklam bir haldeyim. Nefes alabildiğim her saniye için şükretmeye başladım. Anlıyorsun dimi ? Peki neden ? Depoyu söylemeyeceğim diye. Sizin için. En azından..... en azından bana buna değdi de. En azından....Tanrım. Ölüyordum ben farkında mısın ? Dedi. Cümlenin yarısında ağlamaya başladı. Farkındaydım. Az kalsın ölecekti. Biliyordum ve yanında olmadığım için kendime kızıyordum.

-Kızlar. Tanrım Rose. Rose kaçtı. Rose nerede? Bara gitti mi ? Ona bara gitmesi  dediğinde sıkıca sarıldım.

-Üzgünüm. Üzgünüm o arabada. Rose dediğimde hıçkırdı. Daha da sıktım. Gelen araba sesleriyle ayrıldık. Seunghyun arabadan indi.

-Lanet olası telefonlarınız neden açılmıyor? Jackson'ın bütün mekanlarını gezdik. Bir konum atmak bu kadar mı zor diye bağırmaya başladı. Sonra bizi gördü.

-Bitti mi ? Dediğinde Ji Eun burnunu çekerken kafa sallıyordu.

-Oppa bi-

-Siz bana kafayi yedireceksiniz diye sözünü kesti Ji Eun'un. Bininci defa göz devirdim.

-Eve gidelim. Yoksa yine hasta olacak dedim ve ön koltukta titreyerek ne yapacağını bilmeyen Rose'a yaklaştım.

-İnebilirsin Rose dediğimde derin bir nefes aldı. Arabadan indi. Sıkıca Ji Eun'la sarıldı.

-Bir an cidden ben sürmek zorunda kalacağım sandım

-Zaten sen sürecektin Rose. Sadece birimiz zaten ölümden döndü. Bari eve sağlam gitsin

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin