Sabah güneşin doğmasından önce uyanan Dilek, çok geçmeden beni de uyandırmıştı. Hak vermiyor değildim, sonuçta yıllardır bekleyip ilmek ilmek düşündüğü düğün günüydü bugün. O yatakta zıplayıp beni sarstıkça yastığı yüzüme bastırıp, yorganı da çekerek uyumaya devam etmeye çalışıyordum. Çünkü kendisi güzellik uykusu adı altında birçok maske yapıp saat daha dokuzda yatmışken ben onun için hazırladığım pastanın son rötüşleri için gecenin üçüne kadar kahveyle akraba olmuştum. Yorgunluktan gözümü açamıyordum ama biraz daha beni böyle sallarsa beyin sarsıntısı geçirmem de muhtemeldi. En yakın arkadaşımın düğün gününü kana bulamak istemediğimden onu nazikçe durdurup kafamı yastığın altından çıkardım.‘’Günaydın gelin hanım, biraz daha böyle zıplarsan yataktan düşüp bir yerini kıracaksın. Hastanede evet demek istemezsin değil mi tatlım?’’
Dudaklarını büzüp durdu ve yanıma oturup kollarını boynuma doladı. Yere düşmeden önce son hissettiğim yanağımdaki ıslaklık ve baskıydı.
‘’Hadi ama bugün en mutlu günüm benim ve çok işimiz var.’’ dedi en tatlı ses tonuyla. Ona nasıl kızabilirdim ki? Çocukluğumuzdan beri beraberdik, çok iyi anlaşır ve birbirimizi tamamlardık adeta. Yaşadığım onca şeyden sonra tek başıma ayrı eve çıkınca beni yalnız bırakmamak için evinden çok yanımda kalmıştı sağ olsun. Ama bu kez ben bir haftadır onun evindeydim.
Boynuma sardığı tüylü şeyin içki koktuğunu da hemen anlamıştım. İki gün önce kına gecesi ve bekarlığa veda adı altında yaptığımız eğlencenin izleri ise hala odanın içinde kendini belli ediyordu. ‘’Tamam, tamam kalktım. Bugün tamamen seninim ve eminim ki her şey harika olacak. Seni seviyorum, Ahmet’ten daha çok hem de.’’
‘’İşte benim kızım ya, aramıza o bile giremez bizim. Ne dedik biz; Kanımızın son damlasına, nefesimizin son anına kadar beraberiz.’’
Yerden kalkıp ona sıkıca sarıldım. Sanki bir parçam ölü gibiydi bugün. Onun adına çok mutlu olsam da, artık eskisi kadar birlikte olamayacağımızın düşüncesi beni mahvediyordu. Ahmet çok anlayışlı ve efendi biriydi gerçekten ama sonuçta haftanın üç günü karısını bende yatıya göndermezdi. Yine de onun için seviniyordum. Ailesinin tüm itirazlarına ve yaşanan olumsuzluklara rağmen herkesi karşısına almış, aşkını savunmuştu. İkisi bir elmanın adeta yarısı gibiydi. Marmara Üniversitesi’nin aynı bölümünden mezun olmuş mühendis bir çift olacaklardı. Onunla ayrı düştüğümüz tek zamandı üniversite. Ben ODTÜ Gıda Mühendisliği’ni, Dilek ise Marmara Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünü kazanmıştı. Okulu biter bitmez de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda bir yeri olmuştu. Ahmet ile de orada tanışmıştı zaten. Uzun süre düşman gibi davransam da, arkadaşımı ne kadar çok sevdiğini görünce kabullenmiştim onu.
Şimdilerde ise çok yakın iki dosttuk. Ona iyi davranıp, el üstünde tutacağına şüphem yoktu.
‘’Damla, ben her zaman yanında olacağım biliyorsun değil mi? Evleniyor olmam aramıza uçurumlar koymayacak. Hep görüşeceğiz ve asla seni bırakmayacağım. Söz veriyorum.’’
Sanki düşüncelerimi duymuş gibi sarf ettiği sözler yine içime işlemişti. Gözlerimde akmak için bekleyen yaşları zorla geri itip ona buruk bir gülümseme gönderdim kalbimden.
‘’Biliyorum canım, ben de her zaman burada olacağım. Seni üzen, kıran veya içinin almadığı bir şey olursa arkana bile bakma, kapım hep açık sana. Asla yargılamam, sen anlatmak istemediğin sürece soru sormam ve karşımda kim olursa olsun seni onlara vermem. Unutma tamam mı? Sen tanıdığım en güçlü insansın, seni çok seviyorum. Ömür boyu mutlu, huzurlu ve sevgi dolu yaşa güzelim.’’O da benim gibi ağlıyordu şimdi. Bunun makyaj yapılmadan önce olması iyi olmuştu. Annesi kuaförünün geldiğini söylemek için odaya dalmadan önce ayrılmıştık birbirimizden. Hatice teyze de bizi öyle görünce gözleri dolmuştu, önce kızına sonra da bana sıkıca sarıldı. Bakmaya kıyamadığı kuşunun yuvadan uçması onu derinden etkilemişti. Dilek evin tek çocuğuydu ve onun sadece kızı değil, eşi öldükten sonra yoldaşı, kardeşi, hatta annesi olmuştu. Ahmet ile çok ısrar etseler de Hatice teyze aynı evde yaşama fikrini bir türlü kabul etmemişti. Zor olacağını biliyordu ama, ‘’Ev ev üstüne olmaz kızım, elim ayağım tutuyor hem teyzen de var yanıma yoldaş, sen hayatının baharını dolu dolu yaşa. Ben babanla güzel anılar biriktirdim, sen de topla ki bir gün benim gibi onlarla yaşayabilesin.’’ Diyerek konuyu kapatmıştı daha ilk seferinde. Bir daha da kimse açmamıştı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)
Mystery / Thriller"İnsan adını yaşarmış derler ya hani, bu yüzden miydi gözümden akan yaşın hiç dinmemesi?" Bir sır... Bir miras... Bir aşk... Hayatı 14 yaşında altüst olmuş olan Damla' nın, verdiği büyük savaş sonucunda bugünlere nasıl geldiğini ve hiç beklemediği a...