5 yıl öncesinden...
Doğu Yücesoy
Babanız dünyanın bir çok yerinde sözü geçen üst düzey bir mafyaysa ve siz toy bir çocuksanız o ağır sıfatın altında ezilirsiniz. Mafyanın oğlu! Ne kadar da mide bulandırıcı bir sıfat!
Size durmadan emirler yağdırılır. Hayatınızın yönünü çizmeye çalışan ebeveynlere sahip olursunuz. Onların istediği kişiyle evlenmeli, onların istediği okullara gitmeli, onların istediği davranışlarda bulunmalısınızdır. Asla bir çocukluk yaşayamazsınız. Asla birine aşık olamazsınız. Benim kuralları ilk kez yıkışım da aşık olmamla başlamıştı.
Antika dükkanına benzeyen bu sıkıcı eve her girdiğimde içimi bir kasvet basardı. Salonda sanki gerçek bir aileymiş gibi oturan annem ve babamın yanına yaklaştım. Babam her gece altına aldığı kadınları zevkle inletirdi. Annem ise dernek toplantılarına katılır ve çok yardımsever olduğunu ispatlamaya çalışırdı. Tamamen gösteriş!
"Sizinle konuşmam gerek"
Annem elindeki çay fincanını yanındaki sehpaya bırakırken babam okuduğu gazeteden bakışlarını kaldırarak bana doğru baktı. Babamın siyah gür bıyıkları vardı ve üst dudağını tamamen yok etmeye yetiyordu. Siyah seyrek saçlarının ortasında genişçe bir keli bulunuyordu. Yüzü çok yaşlı olmasa da ufak tefek kırışıklıklara sahipti. Annem ise tam bir estetik ürünüydü. Dudakları yüzünün küçüklüğüne tezat bir şekilde kocaman şişirilmişti. Yüzünü gerdirmekten mimiklerini tamamen kaybetmişti. Saçları açık sarı renkteydi ve omuz hizasındaydı. Annem için tam bir yapma bebek diyebilirim.
"Söyle oğlum" Annem kocaman dudağının arasından ağzını yayarak konuşan ve kendini seksi sanan tuhaf bar kızları gibi konuşurdu. Hafızamda estetikten önceki konuşma tarzına ilişkin en ufak bir anım yoktu.
"Doğu" Babamın emrivaki sesi "fazla vaktim yok oyalama beni" demekti. Her zaman gür ve sert bir tonda konuşurdu. Çocukken bu sesin beni ne kadar korkuttuğunu hala çok iyi anımsıyorum.
"Ben Mert'in onayını aldım. Nisan'la evlenmek istiyorum." Sesimde en ufak bir bozulma olmadan cümlemi tamamladım.
Annem kahkahalar içinde gülmeye başlamıştı. Bu kahkaha tam bir kötü kadın kahkahasıydı. Babam tek kaşını kaldırmış içinden küfür edermiş gibi bakıyordu.
"Sen ne diyorsun hayvan herif!" Babam gürleyerek gazeteyi koltuğa fırlattığında ayağa kalkıp karşıma dikildi. Bu tepkiyi zaten bekliyordum.
"Duydunuz" dedim, dişlerimi sıkarak.
"Oğlum alt segment bir kızla evlenmene izin vereceğimize inanmıyorsun değil mi?" Annem bacak bacak üzerine atarak sırtını koltuğun arkasına yasladı.
"Bak hevestir dedim. Görmezden geldim. Sustum. Ama sen sustukça tepemize çıktın." Beni omuzlarımdan ittirdiğinde yumruklarımı sıkarak birkaç adım geriledim.
"Bir hizmetçi parçasının vasıfsız kızıyla seni evlendirecek değilim. Üstelik abisi de kapımıza bağlı bir köpek! Onunla arkadaşlığına dikkat etmeni yüz kere söyledim sana."
Faruk Yücesoy her zaman söylediği saçmalıkları yeniden tekrarlıyordu.
"Nisan'la evleneceğim" Üstüne basa basa isteğimi yeniledim.
"Bok evleneceksin. Ailesini biz öldürdük. Evlenirken bunu da söylemeyi unutma olur mu?" Sesi tehdit saçıyordu.
"Biz değil sen ve senin iğrenç mafyacılık oyunların öldürdü!" Onu boğazlamamak için kendimi zor tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu'nun Gökyüzünde
RomanceTAMAMLANDI. +18 sahneler içerir. Uyarıldınız. Üzerime doğru koşarken kaç ömrü arkasında bırakmıştır? Sorgulamaktan korktum. Peki ben aşkımızdan kaç baharı alıp gidiyordum? Bunu da sorgulamaktan korktum. Aramızda dört metre ya kaldı ya kalmadı. Hesap...