"Benim bahçem yoksuldu; iki dala bir yaprak düşerdi, ağaçlarımdan. Kuşlarım ödünç alırdı, kanatlarını; işlerinden yorgun dönen arkadaşlarından."
Özdemir ASAFDoğu dün bir daha da eve uğramadı. Beni telefonla aradığında babasıyla Hakan mevzusunu konuşacağını söyleyerek gelemeyeceğini söylemeyi de ihmal etmemişti. Bugün ise üç çocuğa annelik yapmakla meşguldüm. Mert'e kalan tüm sırları anlatmak için fırsat kolluyordum.
"Omletimi bırak piç!" Feda öfkeyle bağırıp çatalını Can'ın eline batırdı.
"Aç köpek!" diye bağırdı, Can.
"Sofrada düzgün konuşun. Almayayım ikinizi de ayağımın altına." diye araya girdi, Mert.
Ben ise kahvemi yudumlayıp konuya nasıl gireceğimi kafamda toparlamaya çalışıyordum. Hoş toplasam ne olacaktı ki, anlatırken düşündüklerimin hepsi uçup gidecekti.
"Canımın içi sen niye bir şey yemiyorsun?" diye bana soru soran kişi Feda'ydı. Ona doğru bakıp gülümsedim.
"Ben hazırlarken atıştırdım, bir şeyler." dedim, gülümseyerek.
"Senin bir karın ağrın var. Ama hadi hayırlısı" dedi, Mert.
Ona dönerek ağzımı açmıştım ki, vazgeçtim. Yapamadım.
"Konuş, konuş. Hadi başlıyordun. Susma" diye söylenmeye başladı.
"Annemiz yaşıyor" dedim, bir anda.
"Siktir" diye bağırdı. "Git kendine eğlenecek başka birini bul."
Çatalını salatalığa saplayıp ağzına götürdü.
Feda ve Can ciddi olduğumu anlamışlardı. Ama Mert hala inkar aşamasındaydı.
"Faruk Yücesoy'la evlenmiş." diye devam ettim.
"Nisan yapma gülüm. Tadını kaçırıyorsun" dedi, çatalını havada sallayarak.
"Dün kendi gözlerimle gördüm" diye bağırdım ve masadan ayaklandım.
"Babam annemin o adamla ilişkisini öğrenince Faruk pisliği babamı öldürmüş. Annemi nikahına almış. Anneme o adamın bize yaptığı her şeyi anlattım, Mert. Bana inanmadı, biliyor musun? O adama inandı."
Tezgaha yaslanıp yüzümü ovuşturdum. O kadın için ağlamayacaktım.
"Annem yaşıyor ve o itin karısı. O it babamı öldürmüş ve annem buna rağmen o itin yanında. Bize yaptıklarını biliyor. Ama yine de kocasına inanıyor. Doğru mu anladım?"
Mert'in sesinde duyguya dair hiçbir şey yoktu. Çatalını sertçe masaya koydu ve ayaklandı.
"Ben öyle anneyi sikeyim. Söyle neredeler? Söyle!" Kollarımı tutup sertçe sarstı.
"Bilmiyorum. Tesadüfen karşılaştık." diye mırıldandım.
"Ben de gider o adamın şirketini götüne sokarım."
Feda, Mert'in önüne set kurdu.
"Gidersen kızın için tek umut kırıntısı bile kalmaz." dedi, Mert'i ittirerek.
"Böyle işin içine sokayım. Böyle çaresizliğin ben var ya gelmişine geçmişine yedi sülalesine gireyim!" Mert kendine vurmaya başladığında yanına koşarak ona arkasından sarıldım.
"Yapma" dedim, çaresizce. "Yapma Mert."
Sakinleşip beni bedeninden ayırdı ve bana doğru döndü.
"Doğu biliyor muymuş?" diye sordu. Soru beklediğim yerden gelmişti.
"Babasının kirli işleri yüzünden ailemizi öldürdüğünü sanıyordu. İlişkilerini o da bilmiyormuş" dedim. Ama o mutlaka ilk cümleme odaklanacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu'nun Gökyüzünde
RomanceTAMAMLANDI. +18 sahneler içerir. Uyarıldınız. Üzerime doğru koşarken kaç ömrü arkasında bırakmıştır? Sorgulamaktan korktum. Peki ben aşkımızdan kaç baharı alıp gidiyordum? Bunu da sorgulamaktan korktum. Aramızda dört metre ya kaldı ya kalmadı. Hesap...