Hakan'ın dizlerinde uykuya dalmak üzereyken çalınan kapı sesi gözlerimi aralamama neden oldu.
"Hadi sen uyu uykun açılmasın." Başımı eliyle nazikçe kaldırıp yüksek bir yastığı başımın altına yerleştirdi. Yastığın altına kollarımı sıkıştırıp gözlerimi tekrar yumdum.
"Nisan nerede?"
Tanıdık ses tonu yattığım yerden sıçramama neden olmuştu. Koltuktan kalkıp kapının önüne koştum.
"Oğuz senin ne işin var burada?" Şaşkınlıkla gözlerimi ovuşturdum. Gerçekten de Oğuz'du.
"Doğu abi seni hemen buradan çıkarmamı emretti."
"Hah! Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Çok istiyorsa gelsin kendisi çıkarsın." Başım çatlamak üzereydi. Alnımı sertçe ovuştururken içten içe gülüyordum. Biliyordum bunları isteyerek yapmadığını! Hayır, bilmiyordun. Biliyordum! Nisocuğum o zaman niye ağladın. Çünkü başkasıyla evlendi. Sende evlendin. Ama o sahte olduğunu biliyordu. Ben hala emin değilim nikahın sahteliğinden! Haklı tespit!
"Nisan seni götürmezsem canıma okur. Hadi gel."
Elini bana uzatmıştı.
"Gelmeyeceğim. Hatta git o abine söyle ben artık Hakan'la yaşıyorum."
"Ne? Bunu söylersem canıma okumayı bırak, direk duamı okutur." Yüzünde korktuğunu belli eden bir ifade belirdi. Elini cebine daldırıp telefonunu çıkardı ve ekranı açıp bana çevirdi.
"Küçük yaramaz şey o evden hemen çıkıyorsun. Keyfimizden sana it gibi davranmadık herhalde! Faruk hazretleri yanımdayken seninle tamamen bağımın koptuğunu ona kanıtlamak zorundaydım. Yanına gelsem gelemiyorum, beni takibe aldı. Beni çıldırtmadan çık o evden!"
Bu mesaj keyiflenmeme neden olsa da yine de evlenmişti. Yumuşamaya başlayan yüz hatlarımı tekrar sertleştirdim.
"Gerçekten evlendi mi? Şu an Emma'yla mı? Neredeler? Hemen cevap ver."
"Son dakikaydı. Ama ben yine de nikah memurunu ayarladım. Nikah yok fakat malikanede beraber yaşayacaklar. Şu an ise bir otelde balayı süitindeler. Faruk Bey'in emri böyleydi."
"Onların balayına tüküreyim. Git o abine söyle ben Hakan'la yaşıyorum." Hakan'ı geriye çekip kapıyı Oğuz'un yüzüne kapattım.
"Nisan aç şu kapıyı! Beni zor durumda bırakıyorsun?"
"Açmayacağım git." Bağırarak sesimi ona duyurmaya çalıştım.
"Lan patron arıyor. Açsana kapıyı." Hakan bana tuhaf tuhaf bakarken kapıyı açıp telefonu elinden aldım ve kulağıma götürdüm.
"Söyle Doğu Yücesoy"
"Kızım sikerim atarını da giderini de çık o evden!"
"Çıkmıyorum gel de çıkar." Kendi etrafımda neşeyle bir tur attım.
"Gelemem diyorum kızım. Gelemem. Hadi uslu bir kız ol ve evimize git."
"Sen o kadınla olduğun sürece evimize dönmeyeceğim."
Cümlem biter bitmez Emma'nın seksilik akan sesi duyuldu.
"Kocacığım hadi ama soyundum seni bekliyorum."
"Siktir!" Doğu sesli bir küfür savurduğunda gözlerime dolan yaşlara engel olamadım. Az önceki neşemden eser kalmamıştı.
"Güzelim bak düşündüğün gibi değil, tamam mı? Bana güven sadece."
"Doğu o kadın çırılçıplak seni bekliyor ve sen bana güven mi diyorsun?" Sesimin titremesine engel olamamıştım.
"Güvenmelisin. Sadece bir süre... Her şey yoluna girene kadar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu'nun Gökyüzünde
RomansaTAMAMLANDI. +18 sahneler içerir. Uyarıldınız. Üzerime doğru koşarken kaç ömrü arkasında bırakmıştır? Sorgulamaktan korktum. Peki ben aşkımızdan kaç baharı alıp gidiyordum? Bunu da sorgulamaktan korktum. Aramızda dört metre ya kaldı ya kalmadı. Hesap...